Almanya’daki yolsuzluk iddiaları
Almanya İslamcı örgütlere yönelik vergi denetimini arttırdı. Ülkede yaşanan en büyük bağış skandalı Deniz Feneri e.V. davası yarın başlıyor. Dernek yöneticileri, Almanya’da topladıkları parayı amacına uygun olarak kullanmamakla suçlanıyor.
FRANKFURT - Almanya, İslamcı örgütlere yönelik denetimlerini “vergi yasalarını ihlal ve kara para” gibi gerekçelerle sıkılaştırıyor. Ülkenin en büyük bağış skandalı olarak “literatüre” giren “Deniz Feneri e.V.” davasının, yarın başlayacak duruşmalarından Türk siyasetiyle yakından bağlantılı sonuçlar çıkabileceği belirtiliyor.
İslamcı örgütlere takip
Almanya’da yaşanan en büyük bağış skandalı Deniz Feneri e. V. davası yarın başlıyor. Savcılık iddianamesinde, Akman’ın, Zekeriya Karaman ve İsmail Karahan gibi isimlerle birlikte “kuryelik yaptığı” belirtiliyor.
Deniz Feneri adlı yardım derneği kapsamında 40 milyon Avro civarında bir para toplayıp bu tutarı amaca uygun kullanmamakla suçlanarak geçen yıl nisan ayında gözaltına alınan ve daha sonra da tutuklanan üç yönetici, Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan, yarınki duruşmada hâkim karşısına çıkacak. Dava kapsamında RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da adı geçiyor. Savcılık iddianamesinde, Akman’ın, Zekeriya Karaman ve İsmail Karahan gibi isimlerle birlikte “kuryelik yaptığı” belirtiliyor. Kuryelerin en az 18 milyon Avro’luk paranın bankalardan çekilerek Türkiye’ye gönderilmesine “aracılık ettiği” sanılıyor. Akman dün avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada iddiaları “hukuk dışı” ve “mesnetsiz” olarak değerlendirdi.
Zihniyet değişikliği
İsviçre ve Almanya’da art arda sonuçlanan Jet-Pa, Yimpaş, Kombassan gibi yolsuzluk davalarından sonra, 25 Nisan 2007’de büyük bir baskınla başlayan Deniz Feneri operasyonu, Berlin’deki zihniyet değişikliğine bir örnek olarak gösteriliyor. Yarınki duruşmada sanıkların, sadece davanın değil, Türk siyasetinin de seyrini değiştirecek açıklamalarda bulunabileceği ileri sürülüyor. Zahid Akman’ın yanı sıra bir başka yönetici ve kurye Zekeriya Karaman’ın da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresinden olması, “Deniz Feneri e.V.” davasını, “emniyeti suiistimal” veya “vergi kaçakçılığı” gibi bir dava olmaktan çıkarıyor.
16 aydır cezaevinde bulunan üç yöneticinin, yaklaşık 40 milyon Avro’yu Türkiye’ye hangi yollardan, kimler aracılığıyla ve kimlere gönderdiğini açıklığa kavuşturacak bilgiler vermesi halinde, AKP hükümeti yanıtlanması güç sorularla karşı karşıya kalabilecek.
Bu arada Viyana merkezli ve Frankfurt ile Köln’de de şubeleri bulunan “VakıfBank International AG, Wien” adlı bankanın da aynı çerçevede bazı kuşkulu para hareketlerine sahne olduğu ve izlemeye alındığı öğrenildi. Hafta içinde İslam Toplumu Milli Görüş’ün merkez ve şubelerinin, Milli Görüş bünyesinde toplanan bağışların kaydedilmediği, dolayısıyla vergi kaçırıldığı iddiasıyla basılması da Almanya’daki çemberin sıklaştırılmasıyla bağlantılı görüldü.
OSMAN ÇUTSAY / Cumhuriyet - 31.08.2008