Hükümet, TBMM Dışişleri Komisyonu’nda bekleyen, “İşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne Ek İhtiyari Protokolün” onaylanmasına ilişkin tasarıyı önümüzdeki günlerde Meclis’e getirmeye hazırlanıyor. Ancak bazı kurum temsilcileri İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, yapılacak düzenlemelerle ‘denetleme mekanizmalarının bağımsızlaştırılacağı’ yönündeki açıklamalarıyla ilgili tereddütlerini dile getiriyor. Mekanizmaların katılımcı ve demokratik süreçlerle inşa edilmemesine ilişkin eleştiriler de sürüyor.
‘ATALAY KAMUOYUNU YANILTIYOR’
Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Tekin Özdil, Alevi Enstitüsü Başkanı Cengiz Güleç ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Atalay’ın kanun tasarılarının hazırlanması sürecinde “sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alındığı” açıklamalarının doğru olmadığını savundu.
Özdil, Güleç ve Geçmez tarafından yapılan açıklamada hükümetin şu ana kadar konuyla ilgili somut, ancak diyalog ve katılımcılıktan uzak sadece iki girişimde bulunduğu belirtildi. İlkinin, hükümetin Ulusal İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı hakkında çoğunluğu sivil toplum örgütü olmayan 30 kuruluştan posta yoluyla tasarıyı gizleyerek görüş istemesi olduğu belirtilen açıklamada ikincisinin de “Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu” hakkında bazı insan hakları örgütlerinin hiçbir belge ya da tasarı olmadan hükümet temsilcileriyle görüşmeye çağırılması olduğu kaydedildi. Açıklamada, Alevi Enstitüsü, Alevi Kültür Dernekleri, Eğitim-Sen, İnsan Hakları Derneği, TİHV, KA-DER, Uçan Süpürge, Kaos GL, Roman Dernekleri Federasyonu, Tarih Vakfı, Türkiye Barış Meclisi’nin de bulunduğu 40 sivil toplum örgütünün 24 Kasım 2009’da bir basın açıklaması yaparak hükümeti bir yuvarlak masa toplantısına çağırdığı, ancak hükümetin bu talebe hala bir yanıt vermediği belirtildi.
Açıklamada hükümetin katılımcı bir program oluşturması gerektiği vurgulanırken şunlar kaydedildi: “Şeffaflık ve katılımcılık ile demokrasi ‘mümkündür.’ Aksi halde, yapılmış olan halkı ve kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar, gerek ‘açılım süreçleri’nin demokratikliği, gerekse kurulacak tüm kurumların meşruiyetine dair kuşku ve kanaatlerimizi güçlendirmektedir. Hükümet yanıltıcı ve gerçeği tam olarak yansıtmayan bu açıklamaları ile müzakere masalarında, süreçlerinde AB’yi ve temsilcilerini ikna edebilir ama bizi asla.”
Meclis’e gelecek tasarının içeriği
İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçük Düşürücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Ek Protokolü’yle uluslararası ve ulusal bağımsız kuruluşların, kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakıldığı yerlere düzenli ziyaretler yapmasına olanak veren bir sistem kurulacak. İşkenceye karşı sözleşmenin denetim organı olan işkenceye karşı komiteye bağlı önleme alt komitesi kurulacak. Komite üyeleri cezaevi ya da polis yönetimi ya da özgürlüklerinden yoksun bırakılmış kişilere yönelik muameleye ilişkin alanlarda mesleki deneyimini kanıtlamış kişiler arasından seçilecek. Komiteye seçilecek üyeler kişisel çalışma yapacak, üyeler, bağımsız ve tarafsız hizmet verecekler arasından seçilecek.
Alt-Komite üyeleri 4 yıllık bir dönem için seçilecek, komite kendi tüzüğünü hazırlayacak, kararlar üye çoğunluğunun oyuyla alınacak, toplantılar gizli yapılacak. Komite’nin görevleri ise tasarıda şöyle sıralanıyor:
“Önleme Alt-Komitesi, danışmalar üzerine, ziyaretlerin gerçekleştirilebilmesi için, gereken uygun düzenlemeleri gecikmeksizin yapabilmeleri için programını taraf ülkelere bildirecek. Ziyaretler komitenin en az iki üyesi tarafından gerçekleştirilecek. Gerektiğinde bu üyelere; Taraf Devletlerin, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin ve BM Uluslararası Suçun Önlenmesi Merkezi’nin önerileri esas alınarak hazırlanmış uzmanlar listesinin seçilen, Protokolün kapsamına giren alanlarda mesleki deneyim ve bilgisini göstermiş uzmanlar eşlik edebilecek. Komite uygun bulursa, düzenli ziyaretten sonra, kısa bir izleme ziyareti yapılmasını önerebilecek.”
GÖZALTINA ALMA ŞEKLİ DE İZLENECEK
Protokole göre, kurulan komite gözaltına alma şekli ve yerini de inceleyebilecek. Komite gözaltına alınan kişilerle ilgili her türlü gizli bilgiye de ulaşma hakkına sahip olabilecek.
Hiçbir makam ya da kamu görevlisi, doğru ya da yanlış herhangi bir bilgiyi ulusal önleme mekanizmasına iletmiş olması dolayısıyla herhangi bir kişiye ya da uygulanmasını hoş görmeyeceği gibi, bu kişi veya örgüte karşı başka şekilde taraflı davranamayacak. ANKA
**
‘Amaca denk düşen çalışma yok’
TİHV Genel Sekreteri: Söz konusu işkenceyi önleme protokolü 2005 yılında imzalanmıştı. Bunca zaman geçmiş olsa da bunun onaylanmış olması önemli. Protokol onaylandıktan sonra 1 yıl içinde sözü edilen gözaltında bulunan yada daha geniş ifadeyle özgürlüğünden alıkonulan kişilerin bulunduğu yerlerde bu seçmeli protokol gereği önleme mekanizmaları kurulmak zorunda. Yaklaşık 4-5 yıldır yürüttüğümüz faaliyetlerde bugüne kadar biz ne yazıkki kurulması zorunlu olan ulusal önleme mekanizması konusunda hazırlıklara ilişkin hiçbir bilgi edinemedik. Bütün ısrarımıza rağmen yazılı ve sözlü bir paylaşım olmadı.
Dahası Meclis'teki parlamenterler aracılığıyla verdirdiğimiz soru önergelerine verilen yanıtlarda da bu açık olarak ifade edilmedi. Ama duyumlarımız oldu. Duyumlarımız yapılanların amacına denk düşen bir hazırlığın olmadığı şeklinde.
**
‘Sonucu 1 yıl sonra göreceğiz’
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan: İşkenceyİ önleme sözleşmesi Meclis’ten geçtikten sonra bir yıl içinde bir ulusal önleme mekanizması oluşturulacak. Katılımcı olup olmadığını göreceğiz. Ulusal insan hakları kurumuyla ilgili olarak hâlâ sosyal taraflarla ortak bir toplantı yapmayan hükümetin bağımsız bir kurul oluşturup oluşturmayacağına şüpheyle yaklaşıyoruz.
Birgün- 19 Ocak 2010