İnsan hakları ve Alevilerin talepleri

İnsan hakları ve Alevilerin talepleri  Mustafa ERDOĞAN / STARİnsan hakları, her kişinin sırf insan olmak itibariyle sahip olduğu kabul edilen ahláki...

İnsan hakları ve Alevilerin talepleri
 
Mustafa ERDOĞAN / STAR

İnsan hakları, her kişinin sırf insan olmak itibariyle sahip olduğu kabul edilen ahláki haklardır. Norman Barry’nin (1944-2008) ifadesiyle, insan hakları ‘insanların bir sosyal pratiğin üyeleri veya bir ahlákî yahut hukukî ilişkinin tarafları olarak değil de insanlar olarak’ sahip oldukları evrensel ahláki haklardır.

İnsan haklarının kaynağına gelince, Chandran Kukathas’a göre, eğer insan hakları evrensel iseler, onların korudukları değerin bütün toplumların veya kültürlerin üstün saydığı bir değer olması gerekir. Hiç bir topluma yabancı olmayan temel değer ise insan hakları mücadelesinin tarihinde de önemli bir yeri bulunan vicdan özgürlüğüdür. Kukathas bir kişiden yanlış olduğunu düşündüğü şekilde davranmasını istemenin onu kendi vicdanına karşı davranmaya çağırmak gibi çok ağır bir talebi ona dayatmak olduğunu söylüyor.

Türkiye’de de Alevilerin insan hakları taleplerinin çoğu vicdan özgürlüğüyle ilgilidir. Çünkü Aleviler, her şeyden önce, devletin Aleviliği şu veya bu şekilde tanımlamaktan, kendilerine Sünniymişler veya Sünni olmak zorundaymışlar gibi muamele etmekten vazgeçmesini istemektedirler. Açıktır ki, Alevilere dönük olan Sünniler gibi inanmaları ve ibadet etmeleri beklentisi veya hatta dayatması vicdan özgürlüğüne aykırıdır. Zorunlu din dersleri de bunun için yanlıştır.

Öte yandan, bazı Alevilerin bu meseledeki tutumu daha ileri giderek, kendi inançlarının da Sünnilerinki gibi ‘devletleştirilmesi’ talebi biçimini almıştır. Özellikle kendi inançlarını İslámın bir kolu veya yorumu (‘Alevi İslámı’) olarak gören grupların tutumu böyledir. Kamu gelirlerine yaptıkları katkının karşılığı olarak, kamu mali olanaklarından aynı durumdaki Sünnilerle eşit yararlandırılma talebi olması bakımından meşru görülebilirse de, bu talep evrensel bir insan hakkı olarak nitelenemez. Esasen, insan hakları Aleviliğin devletleştirilmesini değil, tam tersine Sünniliğin de devlet kontrolünden özgürleştirilmesini gerektirir.

Başka bazı Aleviler Aleviliğin bir din veya mezhep olarak yorumlanmasına karşı çıkıyor ve Aleviliği daha ziyade bir kültürel kimlik olarak görüyorlar. Kültürel kimlik iddiasına dayalı taleplerin başka boyutları da bulunmakla beraber (bkz. Mustafa Erdoğan, İnsan Hakları: Teorisi ve Hukuku, Ankara: Orion, 2007), Kukathas’ın tanımladığı anlamda vicdan özgürlüğünün buraya da uygulanabileceği açıktır. Daha açık bir deyişle, vicdan özgürlüğüne saygı farklı kültürel kimliklere müdahale etmeyi ve onların mensuplarını hakim kültüre asimile etmeyi reddeder.

Aslında, kültürel kimlik iddiası vicdan özgürlüğüne saygıdan öte bir şeydir. İlk olarak, hakim kültürden farklı kültürel kimliklerin ‘hayırhah bir ilgisizlik’ten fazlasına -örneğin, devletçe desteklenmeye- hakları var mıdır? Başka bir ifadeyle, kültürel kimliklere ‘saygı’ o kültürün kendini serbestçe geliştirmesini güvence altına almanın ötesinde, onun mali ve kurumsal olarak desteklenmesini de gerektirir mi? Eğer öyleyse, bu gereklilik bireysel kültürel haklarla mı sınırlı olacaktır, yoksa kolektif bir hakkın gündeme gelmesi gerekir mi?

Daha pratik olarak, eğer Alevi talepleri kamu otoriteleri tarafından ciddiyetle ele alınacaksa, o zaman Aleviliğe bir din veya mezhep olarak mı, yoksa bir kültürel kimlik olarak mı muamele edilmesi gerekecektir? Eğer ‘kültürel kimlik olarak’ denecek olursa, o zaman Alevilik ne ölçüde hakim kültürden farklı bir kültürü temsil etmektedir?... Nihayet: Acaba bu karmaşıklık Alevilerin kolektif bir bütünmüş gibi görülmesinden mi kaynaklanmaktadır?...

Mustafa ERDOĞAN

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy13097 = 'merdogan' + '@';

addy13097 = addy13097 + 'stargazete' + '.' + 'com';

var addy_text13097 = 'merdogan' + '@' + 'stargazete' + '.' + 'com';

( '' );

13097 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


STAR - 13 Aralık 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku