Çalıştaydan "Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın" talebi çıktı.
Diyarbakır'da düzenlenen Mezopotamya 2. İnanç Çalıştayı'nın sonuç bildirgesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması istendi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) İnanç Komisyonu 2. Mezopotamya İnanç Çalıştayı sona erdi. İki gündür süren çalıştaya DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Aysel Tuğluk'un yanı sıra Alevi, Sünni, Yezidi, Süryani, Asuri, Ermeni, Rum, Arap, Mıhellemi gibi farklı inanç ve kültür temsilcilerinin katılımı ile sona erdi. İki gün süren çalıştay sonunda alınan ortak kararlarda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması istendi.
"DEVLET NEREDE GÜLECEĞİMİZE KARAR VEREMEZ"
Çalıştayın kapanış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, çok önemli bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirterek, "Bu meseleye nasıl çözümler bulacağımız konusunda toplantımız bize yol gösterecektir. Çok çeşitli toplumlara ev sahipliği yapan Anadolu toprakları maalesef yıllarca ihanete uğramıştır. Bu topraklarda yaşayan kardeş halklar düşmanlaştırılmaya çalışılmıştır. Kardeş dinler düşman haline getirilmiştir. Bu sistemli bir şekilde geliştirilen bir politikanın sonucudur. Bizim arayışımız bu inançları, kültürleri, reddeden, yok sayan, yok etmek isteyen ve hatta zulüm yapmak isteyenlere direnmek ve isyan etmektir. Bu değerlerin varlıkları ve hukukları için mücadele edeceğiz. Sorunlarımızı kendimiz çözeceğiz. Her inanç ve kültürün kendi inanç alanı olmalıdır. Tüm inançlar ve kültürler özgür olmalıdır. Bize ait olan şeyleri başkalarının insafına bırakamayız. Devlet benim nerede güleceğime, ağlayacağıma, başımı örtüp örtmeyeceğime ve ibadetime karışamaz. Böyle bir hakkı yoktur. Bu bir esir alma politikasıdır. Bunlar bizi biz yapan değerlerdir. Bu nedenle İnkarcı yaklaşımlar devam ediyor. İnaç sahipleri olarak bir tek yolumuz ve çaremiz var. Birlikte mücadele etmek ve sorunlara başka bir yol yok.. Bunların karşısında büyük direnişler göstermezsek hepimizi ezip geçerler. Bu kadar net bir durum var ortada. İnanç meclisi oluşturacağız. Bu topraklarda bir gün bütün dinler ve inançlar onurluca yaşayacaktır" şeklinde konuştu.
ALINAN KARARLAR
" -Türkiye gerçeğini etnik ve inançsal anlamda kabul eden demokratik bir anayasanın yapılsın
- Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması, inanç gruplarının özerk yapıya kavuşturulması ve inançların öğrenilmesinin önündeki engellerin kaldırılması
- Zorunlu din dersleri seçmeli hale getirilsin.
- Baş örtüsü yasağı, inanç ve mezhepler üzerindeki red ve inkarın sona ermesi
- Kürt sorununda yaşanan şiddetin kaynağı, devletin red ve inkar politikasındaki ısrardır. Burada bulunan tüm inanç grupları için insan yaşamı kutsaldır. Ekonomik, sosyal, kültürel değerlerimizin çatışmalı ortamda yok olmaması, bu nedenlere bağlı toplumsal dejenerasyonun önlenmesinde sorumluluk almamız gereklidir.
- TBMM'den 'Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nun bir an önce kurulmasını ve devletin arşivlerinde bulunan belgelerin bilim insanları ve sivil demokratik kurumların araştırmasına açılmasını."
Haberturk.com - İlyas AKENGİN / DİYARBAKIR (AHT) - 20 Şubat 2011 Pazar
'Diyanet İşleri Kaldırılsın'
DEMOKRATİK Toplum Kongresi (DTK) tarafından düzenlenen 2.İnanç Çalıştayı sonuç bildirgesinde, anayasal bir kurum olarak ifade edilen Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tekçi anlayışının getirdiği farklı etnik ve inançsal kimlikleri inkar eden zihniyetin temel kurumlarından biri olduğu belirtilerek, 'Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması inanç gruplarının özerk yapıya kavuşturulması ve inançların öğrenilmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerektiği'ifade edildi.
MEZOPOTAMYA MEDENİYETİNE BÜYÜK İHANET EDİLMİŞ
DTK tarafından Diyarbakır’da düzenlenen 2.İnanç Çalıştayı’ nın sonuç bildirgesi açıklandı. Diyarbakır Class otelde düzenlenen ve DTK eş Başkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’un da hazır bulunduğu çalıştayın sonuç bildirisi okunmadan Aysel Tuğluk bir konuşma yaptı. Tuğluk, bu tartışmalardan çıkan sonuçların, hiç kuşku yok ki, esas alınacağını ve bu meselelere nasıl çözümler bulanacağı konusunda kendilerine ışık tutacağını ifade ederek, “Çok çeşitli inançların, kültürlerin, ulusların yaşamına tanıklık eden Mezopotamya medeniyetine büyük ihanetler yapılmış, kardeş halklar düşman hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu son derece sistemli bir şekilde geliştirilen bir politikanın sonucudur.
İşte bizim bütün bu tür tartışmalarımız, DTK olarak arayışlarımız, inançları, dilleri, kültürleri reddeden, onları yok sayan, zülüm edenlere karşı direnmektir, isyan etmektir. Bu varlıkların tanınması ve bunların hukuklarının tanınması bağlamında mücadele etmektir. En önemlisi olarak sorunları yaşayanlar olarak, örneğin aleviler bu sorunları çözecek mekanizmaları yaratmaktır. Suniler de bu topraklarda çok acı yaşadılar. Nasıl bir çözüm bulmak gerekiyorsa onun mekanizmasının yaratılmasıdır. Aslında demokratik özerklik de budur, her inancın, her kültürün kendi sorunlarına kendi çözümlerini bulmasıdır, demokratik özerkliğin özü budur. Tüm inançlar, kültürler özgür olmalıdırlarödedi.
Tuğluk, kendilerine ait olan şeyleri başkalarının insafına bırakamayacaklarını, yani devletin nerede güleceklerine, nerede ağlayacaklarına, nerede ibadet yapılacağına, başlarını kapatıp kapatmayacağıma karışamayacağını da belirterek, “Bu bir esir alma politikasıdır. En nihayetinde insan kendi kimliğiyle vardır. Bunlar bizi biz yapan değerlerdir. Halen inkarcı yaklaşımlar ve son derece çözüm adı altında sahte yaklaşımlar devam ediyor. Halen kültürler, kimlikler, inançlar kendi sistemlerini yedek hale getirilebilir çalışmalarını yürütüyorlar, hepimiz buna şahit oluyoruz. Kürtler, ezilenler ve inanç sahipleri olarak, ötekileştirilenler olarak, tek bir yolumuz var, çaremizi var, birlikte olmak, birlikte sorunlarımıza çözüm bulmaktır. İnanın başka bir yol yok. Bunların karşısında büyük bir direniş göstermezsek hepimizin ezip geçecekler. Ben bu toplantının aslında inanç meseleleri konusunda bir hoşgörüye, bir sevgiye, güzel bir birlikteliğe vesile olacağını düşünüyorum. Bir inanç meclisinin oluşturulmasını önerdi bir kadın arkadaş, buna katılıyorum. Bu konuda akademiler açalım. Bize öğretilenlerin dışında inançları öğrenelimödedi.
SONUÇ BİLDİRGESİ, “DİYANET İŞLERİ KALDIRILSIN
Daha sonra Çalıştayın sonuç bildirgesini Pir Sultan Abdal Derneği Genel Sekreteri Kemal Bülbül açıkladı. Bülbül farklı inanç ve kültür temsilcilerinin bir araya geldiği çalıştayda, Anayasa tartışmaları ve laiklik ekseninde talepler, Demokratik özerklik ve inançların kamusal alandaki varlığı ve İnanç gruplarının toplumsal barıştaki rolü, başlıkları altında tartışma yapıldığını söyledi. Yeni anayasada hiçbir inançsal, etnik, sosyal, kültürel kimliğin övülmediği, yerilmediği bu kimliklere vurgu, övgü veya yergi yapılmaması gerektiğini belirterek, sonuç bildirgesini şöyle açıkladı:
“Mevcut anayasasının, anayasal bir kurum olarak ifade edilen Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tekçi anlayışının getirdiği farklı etnik ve inançsal kimlikleri inkar eden zihniyetin temel kurumlarından biridir. Türk-İslam Sentezini örgütleyen yapısı ve devletin din ve inançlar karşısında tarafsız olması gerektiği gerçeğinden hareketle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması inanç gruplarının özerk yapıya kavuşturulması ve inançların öğrenilmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Devletin hiçbir din ve inancı örgütlemek, finanse etmek, ibadet mekanlarını ve ibadet biçimini düzenlemek gibi bir görevi olamaz. Örgün eğitim kurumlarında okutulacak dersin tüm din ve inançları kapsaması, din ve inançları tarihi, kültürel, sosyolojik yönden inceleyen bir kültür dersinin olması ve bu dersin isteğe bağlı olması gerekir. Örgün eğitim kurumlarında okutulacak programın bilimsel, demokratik eğitim niteliğine kavuşturulması gereklidir. Baş örtüsü yasağı, inanç ve mezhepler üzerindeki ret ve inkarın son bulması gerekiyor. Demokratik özerklik projesinin çoğulcu, katılımcı bir toplumsal yapının inşasın için gereklilik olduğu belirtildi. Bu anlamda özgün ve özerk olması gereken din ve inançların siyasetin bir aracı olmaktan çıkartılıp bu tarihi yapısına tekrar kavuşturulması da özerklikle olabilir. Demokratik Özerklik projesinin bütün Türkiye'de uygulanması farklılıkları gören, gözeten ve koruyan bir proje olmasından kaynaklı olarak toplumsal barış, çoğulculuk, eşit yurttaşlık özlemine yanıt olacağı vurgulandı. Kürt Sorununda yaşanan şiddetin kaynağı, devletin ret ve inkar politikasındaki ısrardır. Burada bulunan tüm inanç grupları için insan yaşamı kutsaldır. Ekonomik, sosyal, kültürel değerlerimizin çatışmalı ortamda yok olmaması, bu nedenlere bağlı toplumsal dejenerasyonun önlenmesinde sorumluluk almamız gereklidir. Kürt Sorunun çözümü adil ve kalıcı bir barış ortamı ile mümkündür. Bu barışı gerçekleştirmek için tüm inanç grupların olarak inkarcılığa ve şiddete karşı barışı savunacağız ve bu konuda sorumluluk alacağız. Bu nedenle mevcut çatışmasızlık ortamının korunmasında devlete, hükümete, siyasal partilere ve inanç gruplarına görev düşmektedir. Her inanç değerlidir, herkes inancında özgürdür. Hiçbir inanç grubu diğer inançlar hakkında hüküm vermek, belirleme ve tanım yapmak hakkını kendinde görmemelidir. Kim kendini nasıl tanımlıyorsa esas olan ve saygı ile karşılanması gereken budur. Hiçbir inanç grubu ve devlet organı inançları tanımlamak ve hakkında hüküm vermek gibi totaliter bir hakka sahip olmamalıdır.ö
İnanç çalıştayının sonuç bildirgesinde, Süryani toplumunun kadim inançsal değerlerinden biri olan Mor Gabriel Manastırı'nın topraklarına devletin el koymak istemesinin kendilerine göre bir hak ihlalidir ve kabul edilemez olduğu vurgulanarak, Alevi dergahlarının açılması gerektiği ve bunların Alevi toplumuna geri verilmesi gerektiği vurgulandı.
Sondakika.com - Ferit ASLAN - Bayram BULUT / DİYARBAKIR - DHA - 20.02.2011