İhanet ne zaman moda oldu?

Kazım Dursun

Pir Sultan Abdal’ın idamını hazırlayan dönemin molla ve kadıların hazırladığı ölüm fermanındaki iddaname,

- Pir Sultan namaz kılmıyor,

- Ramazan da oruç tutmuyor,

- Devlet düşmanı,

- Peygamber ve zevcelerine dil uzatıyor,

- İslamın ilk dört halifesine lanet okuyor,

- Haremlik-Selamlık kuralına riayet etmiyor, kadınlı erkekli, sazlı sözlü muahabbet ediyor. Şarap içiyor.

- Şeriata aykırı söylem ve eylemler yapıyor,

- Gizli Cem ayini adı altında kadınlı erkekli, yalın ayak semah dönerek oyun oynuyorlar, bu suçlamalarla idamına karar veriliyor.

Pir´in idam fermanı şu şekilde duyurulmuş,

"Ey ahali,duyduk duymadık demeyin,

- Padişah düşmanı,

- Dinsiz,

- VATAN HAİNİ

Banaz köyünden Koca Haydar namıyla mağrur bir kişi ilkin recm edilecek sonra asılacaktır.!!! "

Bu "vatan haini" olma hali, birilerince hep kullanılan bir kozdur. Sisteme, egemenlere karşı biri direniyorsa en etkili yol, "vatan haini" yaftası boynuna asmaktır asılmadan önce Pir Sultana taşlanması için emir verilir, Mısaib’ı Ali Baba ise Pir Sultan’a bir gül atar. Bunun üzerine Pir Sultan,

"Düşmanın attığı taş bana dokunmaz,

dostun attığı gül yareler beni."

Günümüzün Ali babaları, gittikleri bölgelerde veya Akm’lere çöreklenen çakma Dede’ler biz Hz. Muhammed’in ve Hz. Ali’nin soyundanız “esas Müslüman biziz” propagandasını yaydılar. Bununla da yetinmediler. Kuran'ın ayetleri Alevi inancı ile tezat olduğu için “bu Kuran gerçek değil, gerçek kuran Mısır’dadır, Kuran’da namaz yoktur, cami yoktur. Ali namaz kılmazdı, yolumuz Ali’nin yoludur” dediler. Alevi inancında tek evlilik esas olduğu için Hz. Ali'nin dokuz kez evlendiğini inkar ettiler. Dördüncü Halife Ali, Muhammed'in kızı Fadime'den başka evlilik yapmadı ve Ömer’in Ali'nin damadı olduğunu gizlediler.

Damat Ali ve On İki İmamları Alevi inancının Pir'i ve kurucusu olduğunu söylediler. Zaman içinde Alevileri, buna inandırdılar. Bu söylemle Alevilik inancının özüne ve kalbine sapladıkları sapık tarihsel ve inançsal öykü ve yazılarla” aleviliğin geçmişini görmemeyi öğütlediler.! Bu tür kirli bilgileri kurum yöneticileri ve aydınlar, cehaletle, bilgisizlikle mücadele etmek yerine, dedesinin mezar taşıyla övünen, islam termolojişiyle doğma, hürafe, mitoloji ve efsaneyle yol-erkan yürütenlerin önünde Hint fakirleri gibi bağdaş kurup secde ettiler.

Bu ihaneti dile getirenleri gerek çatı örğütü yöneticileri, gerekse inanç kurulları kendi tutarsızlıklarını, bilgisizliklerinın üstünü kapatmak için koro halinde ‘’ÖRGÜTE ve OÇAK’larımıza SALDIRI VAR,’’ şeklinde savunma yaparak, farklı düşünenleri içi boş tüzükle disipline havale ettiler, genel kurullarda dışlayarak, bıktırarak Akm’lerden uzaklaştırdılar. Bazen bitirdikleri bu evrensel değerin kapılarına asma kilidi takalım, arkadaşlar, kapattık dükkanı diyesim geliyor…

Saygılarımla,

Kazım DURSUN