Sayın Kadir Çelik çok faydalı programlar yapıyor. Zıt kutupta olanları bir araya getirerek, vatan, millet, din ve devlet çizgisinde birleştirmeyi çok iyi beceriyor. 29 Kasım Perşembe gecesi yine öyle oldu.
Karşı tarafta sayın Rıza Zelyut ile Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı sayın Kazım Genç vardı. Sayın Genç’e soğuk bakıyordum. Sivas’taki Madımak Oteli faciasının kasıtlı provokatörü sanıyordum. Orada ölen 30 küsûr vatandaşımızla, Erzincan’ın Başbağlar köyü camiinden çıkarılarak kurşuna dizilen 33 masum insanın vebalini sayın Kazım Genç’e yüklüyordum. Stüdyoya beni götürmek için gelen kardeşim, benden sonra onu da alacağını söylüyordu. Sayın Genç Florya’da misafirmiş, birlikte almaya gittik.
Doğrusu, ne pahasına olursa olsun ona asla yumuşak davranmama kararındaydım. Efendilik etti. Bana çok nezaketli davrandı. Stüdyoya kadar konuştuk. Baktım ki hiç de kötü niyetli değil. Üstelik de müşterek çok Alevi dostlarımız var. Benim için en önemli sorun, onun Aleviliği İslâm dışı ayrı bir din olarak kabul etmiş olduğunu bilmemdi. O konuda asla müsamaha edemezdim. Benim İslâm’ın en halis kolu diye inandığım ehli sünnet yolundaki Alevi kardeşlerim aleyhinde ve onlar adına onu asla konuşturmamak kararındaydım. Meğer öyle bir iddiası yokmuş. Stüdyoya gidinceye kadar hemen her konuda anlaşmıştık. İçimden; "İnşallah yüce İslâm’ın şanına yakışır bir tartışma olur" diye dua ediyordum. Çok şükür öyle oldu.
Tartışmadaki ihtilaflı konuları birer cümle ile geçmek istiyorum. Sayın Kazım Genç, yılların programcısı ve mesleğinin kurdu sayın Kadir Çelik’e, İslâm’ı tarif etmesini söyledi. (Herkesin kendine göre bir din anlayışı var, demek istiyordu) Müdahale ettim: "İslâm, Allah(cc)’ın Kitabı ve Resulü’nün sünnetidir" dedim. Sayın Rıza Zelyut, Milli Eğitim Bakanı sayın Hüseyin Çelik’in, eğitimi Said-i Nursi’nin kitaplarına uydurduğunu söylüyordu. Hemen cevap verdim: "Serdar Arseven kardeşimle Avustralya’ya gitmiştik. Dönüşte Kuala Lumpur’da bir gece kaldık. Bankadan para bozduracaktık. Türk parasını tanımıyorlardı. Bozduramadık. Bir Turizm ve Tanıtma Bakanlığımız var. Her sene bütçeden Türkiye’yi tanıtmak için milyarlarca dolar para alır. Bugüne kadar o paralar kimlerin cebine girdi? Adamlar Saddam’ı tanıyorlar da Atatürk’ü tanımıyorlar. Said-i Nursi’nin talebeleri bugün dünyanın dört bucağında eğitim yuvaları açıyorlar. Türk milletini bütün dünyaya tanıtıyorlar. Diğer bütün cemaatler gibi onlar da İslâm’a bir irşat ordusu yetiştiriyorlar, fena mı?" dedim.
Dinimizde Alevi-Sünni ayrılığı olmadığını, İmam Azam’ın; "Son iki senem olmasaydı ben helak olmuştum" sözü ile kanıtladım. Son iki senede, 6. İmam, Caferi Sadık (ra) kendilerini irşat etmişti. Gerçek Alevilerin halis Müslümanlar olduğu bundan anlaşılmaz mı? Hasan Denek adında bir genç kardeşim, Sivas’ta bir Alevi kızına aşık olmuştu. Sünni diye ona kızı vermiyorlarmış. Kimi devreye soksalar iş olmuyormuş. "Biz ona kız vermeyiz" diyorlarmış. Gençler de son çare olarak sayın Mustafa Timisi’ye gitmişler. Timisi de, "Benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Hüseyin Üzmez’e gidin" demiş. Bana geldiler. Ben Hasan’a; "Sen önce içki içen, göğsüne cilet atan, önüne gelene aşık olan harabi bir gençtin. Benim yazıhaneme geldikten sonra dine döndün; tövbe ettin. Sünni oldun. Şimdi de git Alevi ol" dedim. Nasıl yapacağını da anlattım. Önce kendisine 12 İmamın isimlerini sıra ile ezberlettim. "Git, evlenmenize razı olmayan dedelere de ki; ‘Ben Alevi oldum.’ 12 İmamı say, ‘Bunların hangisi namaz kılmamışsa, ben de kılmayacağım.
Hangisi oruç tutmamışsa ben de tutmayacağım. Hangisi yüce İslâm’ı tam yaşamamışsa ben de aynısını yapacağım’ de" dedim. Hasan’la kızı Sivas’a gönderdim. Gitmişler. Dedeleri toplamış. Hasan benim anlattığım gibi konuşmuş. Hepsi birden; "Gızı verdik getti. Haydi sana helâl olsun" demişler. Böylece bu gençler evlendiler. Bu olayı anlattıktan sonra şu dörtlüğü okudum:
"Dağraya çekulüp seyrana durdung... Aklı ermezlerin aklını urdung... Gıldan ince de bir köprü de gurdung... Akar suyung mu var, bostancı mısıng dost dost... diyerek saz çalmakla din olur mu?" dedim.
Hemen her konuda anlaşıp kucaklaşarak ayrıldık. Zıtlıktan uygunluk, düşmanlıktan dostluk doğmuştu. Bu başarısı için sayın Kadir Çelik’i tebrik ediyorum. Eve geldim, sabaha kadar bizi uyutmadılar. Rabbime şükrederek ancak namazdan sonra birkaç saat uyuyabildim. Alevi kardeşlerimizin güzel bir sözü vardır: "Muhabbetten M.... doğar" derler. Dua, dostluk, sevgi, saygı ve en iyi dileklerimle. Konuşarak anlaşmak ne güzel!..
Hüseyin ÜZMEZ
Vakit - 01 Aralık 2007
OBJEKTİF PROGRAMININ VİDEOLARINI AŞAĞIDAKİ LİNKLERDEN İZLEYEBİLİRSİNİZ:
Fox TV Objektif Programı Kazım Genç'in Konuşması -1
Fox TV Objektif Programı Kazım Genç'in Konuşması -2