Alevi yerleşkelerine yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Malatya’nın Doğanşehir ilçesi Dedeyazı Mahallesi’ne 20 yıl önce kurulan maden ocağı kaçak faaliyetlerine devam ediyor. Yaşanan tahribat sebebiyle bir bütün olarak canlı yaşamı tehlikeye atılıyor.
Hafriyat kamyonları, çıkarılan toprak ve kayaları mahallenin içinden geçerek taşıyor. Yüksek tonajlı araçlar ve patlatılan dinamitler sebebiyle bir bütün olarak çevresel tahribat yaşanıyor. Mahalledeki kayısı ağaçları başta olmak üzere birçok bitki de durumdan zarar görüyor.
NE BİR İŞLETME RUHSATI NE DE BİR ÇED RAPORU MEVCUT DEĞİL
Bölgedeki yurttaşlar, hukuksuz madencilik faaliyetleri karşısında tüm hukuki yollara da başvurdu. Mir Serhat Madencilik Şirketi’nin çalışmasına karşılık bölgede eylem ve etkinlik yapan Malatya Çevre Platformu, konuya bir kez daha dikkat çekti. Platformun Yürütme Kurulu Üyesi Hasan Kaya, mahallenin su kaynaklarının olduğu, rüzgarın geldiği bir yönde bu faaliyetin yürütülmesinin başlı başına yanlış olduğunu ifade etti. Kaya, aynı zamanda madenin çıkartıldığı bölgedeki bir ulaşım yolunun iki mahalleyi birbirine bağladığına işaret ederek “Vatandaşlar bu yoldan diğer bölgelere geçmek istiyor ancak maden ocağı yetkilileri, insanların oradan geçmesini engelliyor. ‘Geçemezsiniz, burası bize ait’ deniliyor” aktarımında bulundu.
BOR MADENİ UĞRUNA ÇEVRE ZEHİRLENİYOR
Hasan Kaya, şirketin mevcut bir ÇED raporu alamadığına da işaret etti. Kaya, şirketin geçmişte ‘ÇED raporuna gerek yoktur’ belgesi aldığını da belirterek “Daha sonrasında mahkeme, bu ocağın durdurulması için karar verdi. Ancak bu karara rağmen çalışma devam ediyor. Köylüler ise sürekli bu duruma tepki gösteriyor” dedi.
Hasan Kaya, bölgede özellikle kayısı ağaçlarının çürüdüğüne de işaret ederek “Bütün mahalle toz toprak içerisinde kalıyor. Dinamit patlatıldığında camlar kırılıyor, evler hasar görüyor. Ocak neredeyse mahallenin içerisinde denilebilecek bir noktada. Bütün bunlar hazırlanan bilimsel raporlarda da ifade ediliyor” dedi.
FAALİYETLERİN AMACI KÜRT ALEVİ KÖYLERİNİ BOŞALTMAK!
Kaya, asıl amaçlananın bölgedeki Kürt Alevi yurttaşları göçe zorlamak olduğunu ifade ederken şu konuların altını çizdi:
“Özellikle bütün bu faaliyetler Malatya genelinde Alevilerin bulunduğu bölgelerde yapılıyor. Alevileri göçe zorlama, Alevileri asimile etme, Alevileri bu noktada dışlama politikası… Yani bu madem faaliyetlerini başka bir yerde yapma imkanları olmasına rağmen özellikle Alevi yerleşkeleri tercih ediliyor. Yani toplumsal birlikteliği dağıtma ve göçe zorlama amacı taşınıyor.
Üç beş yabancı şirket ile işbirliği halinde olan yerli şirketlerin, rantına biraz daha rant katma amacı da var. Bu şirketler genelde Amerikan, İngiliz ve Fransız şirketleri. 3 tane büyük ana şirket var. O şirketlerin buradaki temsilcileri ise Çalık Grubu gibi şirketler. Yurtdışı şirketleri dolaylı olarak yerli firmalara para verip ‘bu işi sen yürüt’ diyor. Ama arkasındaki asıl güçler, yabancı şirketler. Toplumun karşısına yerli aracı firmaları koyuyorlar. O şirketler de gelip ‘Biz burayı devletten satın aldık. Sizlere de iş istihdamı sağlayacağız. Zarar gören ev ve arazileriniz için bol miktarda para vereceğiz. Bütün kurallara uyarak faaliyet yürüteceğiz’ diyerek politika yürütüyor. Fakat bu zararların telafisi mümkün değil. İşin içerisine girdikten sonra vahşi bir şekilde çukurlar açılıyor ve telafisi mümkün olmayan bir noktada bırakıp gidiyorlar.
Madem ocağının durdurulması yönünde açılan dava netlik kazandı. Hatta Yargıtay da onadı. Ama gelin görün ki hukuksuzluk ve siyasi baskı devam ediyor. Siyasi otorite ile birlikte çalıştıkları için hukuk işlemiyor. Hukuk tanımaz bir düzen var.”
(HABER MERKEZİ)