Tarsus Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Axuçan Ocağı evlatlarından Ercan Kazım Özer, Xızır ayına dair değerlendirmelerde bulundu.
Sosyal medya üzerinden gelişi güzel, bilgiden yoksun değerlendirmelerin sıkça yapıldığını belirten Özer, bu durumun Hızır inancını özünden koparıp anlamsızlaştırdığına dikkat çekti.
“HIZIR İNANCIMIZDA YAŞAMIN TAM MERKEZİNDE YERİNİ ALIR”
Alevi inancında Hızır kavramının, Hakk kavramı gibi kült bir kavram olduğunu ifade eden Özer, şunları aktardı:
“Soyut veya somut tanımlamalar, bu anlayışı sıradanlaştırmaktan öteye geçemez. İnancımız, yaşamımızdan kopuk ve soyut değildir. Bu nedenle, kavram ve kutsallarımızı yaşamda aramak gerekir. Hızır inancımızda yaşamın tam merkezinde yerini alır. Yaşamımızda 1 yılın, 2 yarıyıldan oluştuğuna inanırız. “Aydınlık yarı” ve “karanlık yarı.” 21 Haziran’da başlayıp, 21 Aralık’ta biten “Aydınlık yarı” ve 21 Aralık’ta başlayıp, 21 Haziran’da biten “karanlık yarı.” Yine, inancımız da 40 kavramı çok büyük bir önem taşır. Kırklar Meclisi, Hakk’a göçenin 40 günden sonra dardan indirilmesi, yeni doğan çocuğun 40’ının çıkarılması vb. İşte inancımız gereği Doğa Ana 21 Aralık’tan başlayarak 40 gün süren çilesini tamamladıktan sonra, yeniden doğum başlar ve 30 Ocak akşamı 40. günün çilesi biter. 31 Ocak günü başlayan yeni yaşamın bizler için bereketli, güzelliklerle dolu geçmesini sağlayan ise Hızır’dır. Bu tarihten başlayarak ilk cemrenin düşeceği Şubat 19-20’sine denk gelen tarihteki herhangi 3 gün ki bu bazı bölgelerde 7 ve 10 gün olmak üzere oruç tutulup, 3. günün sonunda lokma niyaz paylaşıp diğer canlarla görüşülür ve akşamına da cem olunarak rızalıktan geçilir. Çünkü inancımız gereği Hakk huzuruna Rızalıksız varılmaz.”
“HIZIR; BİZ ALEVİ’LERİN KENDİLERİNİ SINADIKLARI DÖNEMDİR”
“İnancımızda; üzerinde komşu hakkı olan, gönül kırıp can inciten, Hızır’ın cemalinden de bereketinden de nasibini alamaz” diyen Özer, “Hamdullah Çelebi’nin savunmasında bahsettiği “Salad-ı daim” olmak tam da bu anlamdadır. Yani vakitlere sığdırılmış ibadet değil, yaşarken yaptığın ve yapmadığın her şeyden sorumlu olmak. Yaşamın kendisini ibadet saymak. Bu anlamıyla Hızır; biz Alevi’lerin kendilerini sınadıkları dönemdir. Hanene Hızır uğramamış, işaretini bırakmamış ise “kendini sorgula ve ben nerede hata yaptım de” demektir. İnsan-ı Kâmil olma yolunda eksiğini-noksanını ölçüp değerlendirme imkânıdır” diye belirtti.
Özer, Hızır’ı tanımlamak yerine Hızır inancını anlamak gerektiğini vurgulayarak, “Tıpkı inancımızdaki Hakk’ı tanımlamayıp, Hakk’ın ne olduğunu anlamaya çalıştığımız gibi. Hızır cümlemizin haldaşı ve yoldaşı olsun” diye sözlerini tamamladı.
Diren KESER/MERSİN