Gazi ASLAN
Yunus Emre şu dünyada
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır İlyas ola
Abu hayat içmiş gibi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Alibeyköy Cemevinde 3.sü yapılan Hızır Cemi'nden Fotoğraflar için tıklayın >>>
Hızır Anadolu’nun kendi öznelliği içinde zenginleştirerek biçimlendirdiği, insanlık tarihi kadar eski kültürel mirasın kaynaştırıldığı geçmişle geleceği anlatan ve bugün üzerinde durulması gereken çok önemli bir gelenektir.
Hızır zulme başkaldırıdır.
Abu hayat suyunu bulmak için kral tarafından görevlendirildikleri halde suyu krala götürmeyip kendileri içmişlerdir. Kral zalimdir. Halkına zulmetmektedir. Ölümsüz olduğunda da bu zulüm hiç bitmeyecektir. Hızır zulüm karşısında insanın cesaretidir. Krala karşı koyabilmektir. Zalime dur diyebilmektir.
Hızır insanlığa hizmettir.
Abu hayat suyunu kendileri içerek insanlığın hizmetine girmişlerdir. Bu halkın özlemidir. Darda kalanın umududur. Hızır yarına umutla bakmanın gelecekte sıkıntıların bitmesini umut etmenin ifadesidir.
Hızır ölümün karşıtı olan hayattır.
İnsanlığın karşısında çaresiz kaldığı tek şey olmasa da en önemlisi ölümdür. İnsan yaşadığı evrende karşılaştığı sorunları çözmek için hep mücadele içinde olmuştur. Mücadele etmekte zorundadır çünkü bu diyalektik bir zorunluluktur. İnsanlar Çok sevdikleri canlarını yitirdiklerinde acı çekerler. Ya da ölümünü kabullenmek istemezler. Bunun en açık örneği Pir Sultandır. Osmanlı Pir Sultanı defalarca asar ama halkı onu hep diriltir. Hızır çaresiz kalınan ölüm karşısında yenilgiyi kabul etmemektir. Hızır ölüme çare aramak çözüm üretmektir. Henüz dinler yokken bilinen en eski kaynak olan Gılgamış Destanındaki anlatılanlar başlangıçtır. O günden bu güne insanlığın arayışı ve mücadelesi devam etmektedir.
İslamiyet hınzırı yok etmiştir.
Gılgamış destanında anlatılanlar daha sonra oluşan kutsal kitaplara girmiştir. Hızır ve İlyas’ta bu çerçevede kurana peygamber olarak girmiştir. Bu durum Alevilerinde birçok konuda Sünniliğin etkisinde kaldıkları gibi etkilemiş bazı bölgelerde ve eserlerde Hızır-ı nebi olarak algılanmasına neden olmuştur. Bu Aleviliğin Hızır anlayışında tezat oluşturmaktadır. Şöyle ki; Alevilikteki Hızır ölümsüz olarak algılandığı halde kurandaki Hızır peygamber olarak yaşamış ve ölmüştür. Kurana göre peygamberlerde diğer insanlar gibi ölür.
Hızır Aleviliğin devriyesidir.
Alevilikte ölüm yoktur. İnsan yaşarken ölür ve görülerek kırkların ceminde yunarak yeniden doğar. Ölüm denilen Sünnilikteki bizi de etkisi altına alan terim ölüm değil hakka yürümedir. Haktan gelinmiş tekrar hakka yürünmüştür. İnsan ın tanrılaşma yolculuğu tamamlanıncaya kadar devriye devam eder. Hızır bu süreci tamamlayıp devri asa olan hak erenlerindendir.
Enel hak felsefesidir.
Hızır Aleviliğin insanda tanrıyı bilmesinin bir biçimidir. İnsanı yani Hızır’ı ve İlyas’ı tanrılaştırarak insan olarak yapamadığı tanrısal bütün değerleri onlara yüklemiştir.
Pir Sultanın dediği gibi çok keramet var İnsanda. Bu keramet her insanda var. Bu keramet düşünülen her cihanda var. Lakin bunu anlayıp içselleştirip kendi özünde bulanda, Dört kapının dördüncüsü olan hakikate ulaşandadır. Hızır işte hakikate ulaşmış hak olmuş hakla hemhal olmuş insandır. Her yerde hazır her derde çaredir.
Hızır Berekettir.
Sıkıntılı yaşayan Anadolu insanı bolluk ve bereket ister. Hızırın uğradığı yerde bolluk ve bereket olur tekneler dolup taşar. Ekinler boy verir.
Hızır mutluluktur.
Evlilik cağındaki gençler Hızır günleri su içmeden yatarlar. Hızırı rüyalarında görüp mutlu evlilikler yapmak isterler.
Başınız dik, ölüme karşı hayat, insanlığa hizmet, bereket ve mutluluk sizinle olsun.
Hızır yoldaşınız olsun.
Gazi ASLAN
Alevi Haber - 21 Şubat 2011