HİKMET BİLA
Kaç gündür Strasbourg'da yaşanan bir olay konuşuluyor. Abdullah Gül 'ün Fransa'daki sivil toplum örgütleriyle yaptığı toplantıda yaşandı olay. Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Durak Aslan talep ve beklentilerini dile getirirken, orada bulunan 'milli görüşçü' ve 'ülkücüler' tarafından engellendi:
''Susturun!'', ''Atın dışarı!''
Aslan, Alevilere karşı uygulanan ayrımcı tavırlara son verilmesini istiyordu. Bir de Sıvas'ta 35 aydının diri diri yakıldığı Madımak Oteli'nin müze yapılmasını. Çünkü bu binanın, orada hiçbir şey olmamış gibi et lokantası olarak varlığını sürdürmesi insanların insanlığına dokunuyordu.
Saldırı, Fransa'da, Avrupa'nın diğer ülkelerinde ve Türkiye'de faaliyet gösteren Alevi sivil toplum kuruluşları tarafından kınandı. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser tepkisini dile getirirken şu saptamayı yaptı: "Durak Aslan, Türk siyasetine egemen olan gerçeklerle yüzleşmekten kaçma ve sorunlara çözüm önermeden konuşma kültürüne karşı ezberi bozdu.''
***
Eser'in sözünü ettiği, 'gerçeklerle yüzleşmekten kaçma' Aleviler söz konusu olunca nedense kural haline geliyor. Milli Görüşçüsü, ülkücüsü, küreselcisi, şucusu bucusu ittifak yapabiliyor. Çünkü Alevilerden beklenen, inanç ve kültürlerini inkâr etmeleri. Sayıları milyonlarca olsa da.. köklü ve uygar bir kültürün sahibi olsalar da Alevileri yok saymak. Hatta Alevilerin kendi kendilerini yok saymalarını beklemek.
İlginç olan, 'demokratikleşme' deyince sözü kimseye bırakmayanların, insan hakları denince yanıp tutuşanların da böyle bir beklenti içinde olmaları.. başkaları söz konusu olunca yeri göğü inleten 'sivil toplum örgütleri' nin, Aleviler saldırıya uğrayınca gözlerini kaçırmaları. Siyasal partilerin suspus olmaları.
***
Neden?
Çünkü Aleviler; laik, demokratik Cumhuriyete bağlıdırlar.
Çünkü Aleviler üniter devletten yanadırlar.
Çünkü Aleviler aydın insanlardır, çağdaş insanlardır. Özgürlükçü, eşitlikçi insanlardır. Bireyin de toplumun da barış içinde kalkınmasını ve gelişmesini savunurlar. Kadın-erkek eşitliğinden yanadırlar.
Bu kadarı bile Alevilerin saldırıya uğramaları, ya da sahipsiz bırakılmaları, ya da dışlanmaları için yeterlidir herhalde. Bugünkü modaya uyup çağdışılığı özgürlük, bölücülüğü insan hakkı olarak görseydiler, herhalde sadece Strasbourg olayı bile Türkiye'deki (ve Avrupa'daki) kimi çevreleri ayağa kaldırmak için yeterdi.
***
Ama görülüyor ki Aleviler sadece inançları ve değerleriyle yine aynı Aleviler. Geçmişten farklı olan tek şey, Alevilerin artık sinmek istememeleri. Eşit yurttaşlık hakları için, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar insan hakları için seslerini yükseltmeleri...
Bu sadece Aleviler için değil, tüm Türkiye için, tüm insanlık için güzel bir gelişme.
HİKMET BİLA
07.10.2007 - Cumhuriyet