AKP'nin "Alevi açılımı"na ilişkin protesto ve tepkiler çığ gibi büyüyor. Muharrem Ayı orucu nedeniyle AKP tarafından düzenlenen iftar yemeğine ilişkin düşüncelerini aldığımız Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Turan Eser "tuzağa düşmeyiz", Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu "sünnileştirme girişimi", Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Kazım Genç "asimilasyonun parçası" olarak yorumladı.
ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul milletvekili Ufuk Uras "tektipleştirme geleneği sürüyor", EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel ise "Aleviler AKP'nin niyetini görmeli" değerlendirmesinde bulundu. Ankara'daki Bilkent Otel'de gerçekleştirilecek iftar yemeği için hazırlıklar son aşamasına gelirken, Alevi cemaatinden davet edilen 200 kişiden "olumlu" anlamda ses çıkmadı. Davetlilerin büyük çoğunluğu bu iftara katılmayacaklarını, katılanlara da "iyi gözle bakmayacaklarını", "düşkün" ilan edileceklerini açıkladı. Hatta yemeğe katılacakların "haram lokma yiyecekleri" iddia edildi.
Muharrem ayı orucu iftar yemeğin Ocak'ta gerçekleşecek. Davetiyelerde "Başbakan ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımlarıyla gerçekleştireceğimiz Muharrem Ayı orucu iftar yemeğimizi onurlandırmanızı dilerim" ifadesi ve "Düzenleme Komitesi adına Reha Çamuroğlu" imzasına yer verildi.
ABF: ŞARK KURNAZLIĞI
AKP Hükümeti'nin "Alevi Açılımı" çerçevesinde 'Muharrem iftarı' düzenlemesine tepki gösteren Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser, "Hükümetin 'açılım' diye sunduğu çalışma ahlaki ve iyi niyetli değildir. 'İftar' Alevileri çağrıştırmaz, bizlerde böyle bir kavram yoktur" dedi. Eser, hükümetin Alevi sorunlarına yanıt verebilecek bir yol benimsemediğini ifade ederek, "Aslında AKP'nin çözüm üretmesi beklenemez. Çünkü politikalarında demokratik ve hukuki bir zemin olmadığı gibi, diyalog ve şeffaflık da yok" diye konuştu. Türkiye'de egemen olan 'şark kurnazlığı politikası' yöntemlerinin AKP eliyle sürdürüldüğünü ifade eden Eser şunları kaydetti: "AKP biat politikası güderek, Alevileri kendi güdümüne sokmaya çalışıyor. Ancak Aleviler toplum olarak bu tuzağa düşmezler. AKP'nin yapması gereken, Alevilere yönelik inkâr, ihmal ve asimile politikalarına son vermek, ayrımcılığı tamamen ortadan kaldırmaktır."
HUBYAR SULTAN: TAYYİP'İ AKLAMA YEMEĞİ
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, iftar kavramının Alevi terminolojisinde bulunmadığını belirtti. Kenanoğlu, AKP'nin iftar yemeğinin Alevi açılımın-daki niyetin ipuçlarını da içinde barındırdığını da şöyle açıklıyor. "İftar kelime olarak Sünni-Şii inancın terminolojisinde yer alan bir ifadedir. Alevilerde ise buna 'oruç açımı' denilmektedir. Alevinin 'oruç açımını', 'iftar' yapmak Alevi açılımının Alevileri Sünni-leştirmek veya Şiileştirmeninde bir ön adıdır. AKP'nin yaptığı gibi görkemli sofralar da olmaz bu tür oruçta. Bu anlamda 5 yıldızlı bir otel de yapılan oruç açımı da bu için felsefesine uygun değildir. İftar yemeği neden yapılıyor. Alevilerin nazarında sabıkalı olan Tayyip Erdoğan'ı aklama yemeğidir bu. Tayyip Erdoğan Belediye Başkanlığı döneminde Alevilerin bir dergahı- cem evi olan Karacaahmet'i yıkmak istemiş, Başbakanlığı döneminde ise 'maalesef yıkamadım' diyerek aynı niyetini taşıdığını ifade eden bir sabıkalıdır. Şimdi Çamuroğlu ve onun kurdurduğu bazı dernek ve vakıflar aracılığıyla Tayyip Erdoğan'ı oruç açımlarının onur konuğu yapacak ve sözüm ona Tayip Erdoğan'ı Alevilerin nazarında aklayacaklar. Bu sözde aklama işleminden sonra da bazı Alevi Kurumlarına örtülü veya örtüsüz ödenekten paralar verilecek, Bu kurumlar güçlendirilecek ve Alevi Asimilasyonu, bu Alevi Kurumları kanalıyla hızlandırılacak. Kafalarındaki projenin bu olduğu yapmış oldukları uygulamalardan ortaya çıkmaktadır. Nitekim bir ay içerisinde AKP güdümünde yeni Alevi dernek ve Vakıfları kurulmaya başladı. Bir de Federasyon kuruldu" diye süreci ifade etti.
'KİMSE KATILMAYACAK'
Ali Kenanoğlu, Aleviliğin tarihsel duruşuna sahip olan Alevi kurumlarının, dedeleri ve aşıklarının bu durumun farkında olduğunu açıkladı. Kenanoğlu, "bu sebeple de bir çok kurum hatta Alevi kurumu olarak bildiğimiz hiçbir kurum bu davete katılmayacağını beyan etmiştir. Katılması beklenen kurumlar sonradan kurulan sahte Alevi kurum ve federasyonlarıdır. Ayrıca yolumuza hizmet veren Dedeler ve Âşıklar da bu oruç açım yemeğine katılmayacaklarını beyan etmişlerdir. Şimdi AKP ve yandaşları köylerden Alevi İnsanları taşıyarak Dedelik yapmayan böyle bir yetisi olmayan sözde ve sahte Dedelerle o salonu doldurmaya çalışmaktadır" dedi.
PSAKD: ASİMİLE EDİLMEK İSTENİYORUZ
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Avukat Kazım Genç, AKP'nin "Alevi açılımı" politikasını sert sözlerle eleştirdi. Genç, "son günlerde kamuoyunda Hükümetin Alevi açılımı olarak ortaya konulan görüşler, aslında Alevileri asimile etme anlayışının bir parçasıdır" dedi. Bugün (Perşembe) saat n.oo'de Mülkiyeliler Birli-ği'nde Alevi dedelerinin ve dernek yöneticilerinin katılımıyla bir basın toplantısı düzenleyeceklerini kaydeden Genç, "Burada hem Alevi açılımı ve hem de Muharrrem iftarı düzenlenmesiyle ilgili düşüncelerimizi geniş şekilde ifade edip kamuoyuyla paylaşacağız" diye konuştu.
YALÇINKAYA: AKP'YE BAZI ALEVİLER İNANDI
Bu arada Alevi Yazar Erdoğan Yalçınkaya, AKP'nin Alevi kökenli Milletvekili Reha Çamuroğlu'nu ve Alevi entelektüel diye nitelendirdiği Prof. Dr. İzzettin Doğan'ı şu sözlerle suçladı. "AKP'nin İslami iddiaları nedeniyle Aleviliğe de el atması, hiç de şaşırtıcı bir girişim değildir. Şaşırtıcı olan kimi Alevi entelektüellerinin, görünürde AKP'nin, gerçekte ise devletin Sünnileştirme girişimlerine payanda olmalarıdır. Gerçekten bir açılım isteniyorsa, Alevi kimliğinin gerçek biçimiyle kabul edilmesi ve bir kültür olarak gelişmesinin önünün açılması şarttır."
* * *
ÖDP GENEL BAŞKANI URAS: Tektipleştirme geleneği sürüyor
Alevi meşru kurumlarını tanımayan, onları muhatap almayan, evrensel laiklik standartlarında bir düzenlemeye gitmeyen, halkın farklı öğelerinin eşit hak ve özgürlüklerle kendini ifade etme haklarını güvenceye almayan bir yaklaşımla daha karşı karşıyayız.
Hükümetin kendine güdümlü kurum ve kişiler aracılığıyla gerçekleştirilmekte olduğu bu girişim, Türkiye'nin tektipleştirme ve farklı olanı asimile etme şeklindeki egemen siyaset geleneğinin Sünni İslamcı zihniyetle derinleştirilmesidir. Alevi işbirlikçiler aracılığıyla yeni bir Alevi asimilasyon politikası hayata geçirilmektedir. Muharrem iftarı da bunun başlangıç adımını oluşturmaktadır. Bu adımı, bugüne kadar Sünni din adamları ve din işlerinin kamusal bütçeden desteklenmesi şeklindeki anti laik uygulamanın Alevilere de yayılması, devletten maaş alan ve onun istekleri doğrultusunda Alevi toplumunun kontrolünü sağlamaya çalışacak Hızır Paşa mis-yonlu dedeler yaratılması izleyecektir.
Alevilere yönelik, laik ve demokratik açılımlara gereksinim vardır. Bunun yolu ise kamu bütçesinden dine pay ayırmak ve din propaganda aygıtı olarak çalışan Diyanet İşleri Başkanlığına son verilmesinden geçmektedir. En az bunun kadar önemli bir diğer adım ise din dersleri zorunluluğunun kaldırılması ve isteğe bağlı hale getirilmesidir.
Ayrımsız tüm ibadet mekânlarına eşit hukuki güvence sağlanması, hiçbir inanç veya mezhepten yana destekleyici ve dışlayıcı yaklaşıma girilmemesi, Alevi örgütlerinin diğer inanç örgütleriyle eşit bir konuma getirilmesidir. Bunlar da yetmez. En önemlisi Sivas Katliamı ve diğer katliamlar nedeniyle Alevilere yönelik tüm hak ihlalleri adına özür dilenmeli, Sivas katliamının yapıldığı Madımak'ın müze yapılma talebi karşılanmalıdır.
* * *
EMEP GENEL BAŞKANI TÜZEL: Aleviler AKP'nin niyetini görmeli
Bu girişimin AKP'nin, Alevi çevrelerinin saygın isimleri üzerinden bir yakınlaşma operasyonu olduğu açıktır. Kimi Alevi örgüderinin ve sözcülerinin "acaba bu vesileyle Alevilerin taleplerine hükümetin ilgisini çekebilir miyiz?" düşüncesine kapılmaları mümkün. Ancak bu tutum, din ve inanç istismarcılarının planlarına kan taşımak anlamına gelecektir.
Türkiye devleti ve bugünkü hükümeti, laik ve demokratik Cumhuriyet tanımına uygun bir yapı veya yönetim anlayışı taşımamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla Sünni mezhebinin bir devlet dini tarzında örgütlenmesinin yanı sıra Alevi toplumunun ihtiyaçlarına bir şekilde yanıt verecek düzenlemeler -cjöreuli, yara, yayın vs.- yapılması laiklikle bağdaşmayacaktır.
Gerçek laisizm, devletin ve kurumlarının inanç çevreleri karşısında tam bir tarafsızlığı, din alanına müdahale etmemesidir. AKP'nin bu hesapları ve girişimleri, Alevileri kendi politikalarına bağlamak kadar onları bölen ve birbirine düşüren bir sonuç da yaratacaktır. Alevi hareketi ve demokrasi güçleri, laisizmin gerektirdiği talepleri kararlıca savunurken AKP'nin iftar yemeği oyununu bozmalıdır.
* * *
Başbakan'a "Alevi açılımı" sorusu
DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Hükümetin Alevi açılımını" sordu. Yağız, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, cemevlerinin de camilere ve diğer ibadet mekanlarına sağlanan olanaklardan yararlandırılmasının bir sakıncası olup olmadığını öğrenmek istedi. "Hükümetinizin, Alevi kardeşlerimize yönelik olduğu ileri sürülen, ancak içeriği henüz net olarak açıklanmayan açılımı konusunda bilgi verir misiniz?" diyen Yağız, şu soruları yöneltti: "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunuz dönemde; Alevi kardeşlerimize ait Karacaahmet Sultan Dergahının yıktırılması yönündeki girişimleri, geçen süreç içinde nasıl yorumluyorsunuz? Alevi köylerine zorla cami yaptırıldığı ve din görevlisi gönderildiği yolunda Alevi kardeşlerimiz tarafından dile getirilen görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Alevi kardeşlerimizin, 'eğitim ve yardımcı kitaplardaki inanç ayrımcılığı ve farklı inançlara hakaret içeren metinlerin kaldırılması' yönündeki taleplerinin karşılanması
BİRGÜN - 10 Ocak 2008