Hayrettin Karaman : Din dersi

Din dersi Hayrettin Karaman /  YENİŞAFAKHalen din kültürü ahlak bilgisi dersini okutmakta olan bir gurup öğretmenin kaleme aldıkları...

Din dersi

Hayrettin Karaman /  YENİŞAFAK

Halen din kültürü ahlak bilgisi dersini okutmakta olan bir gurup öğretmenin kaleme aldıkları aşağıdaki yazı, ana hatlarıyla, son zamanlarda üzerinde ittifaka yakın bir birleşmenin oluştuğu görüşe de paralel düşmektedir:

“DKAB Seçmeli Olamaz!

“…Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, halkımızın büyük çoğunluğu tarafından oldukça gerekli bir ders olarak görülmekte, ebeveynlerde de çocuklarının içinde yaşadıkları toplumun dini ve ahlaki değerlerini bilmeleri gerektiği düşüncesi ağırlık kazanmaktadır. Değerler içerisinde üst sıralarda yer alan ve bir milletin kültür unsurları arasında en büyük birleştirici, kaynaştırıcı harc olarak kabul edilen dini, devletin kontrolü altında sağlıklı bir şekilde bireylere öğretmek kaçınılmaz bir görev olmaktadır. İçinde yaşadığımız toplumun büyük bir kısmının kuvvetle inandığı ve bir şekilde davranış temelinde etkilendiği, hayatına onunla yön verdiği dini inanç ve uygulamaların bilgi düzeyinde dahi olsa bu milletin bireylerine öğretilmesinin bilimsel bir gereklilik olduğu göz ardı edilmemelidir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi tarafsız bir gözle, bilgi ve öğretim düzeyinde uzman ilahiyat mezunu öğretmenlerimiz eliyle, temel bir ders olarak işlenmeye devam edilmelidir. Dünya genelinde bireylerin ve toplulukların hayatlarında bu kadar fazlaca yer alan dini olgunun, öğretim düzeyinde bile olsa gereksiz görülmesi ve azınlık bir grup tarafından yok sayılması, çocuklarımıza karşı yapılabilecek en büyük haksızlık olacaktır.

Şayet olursa; özellikle geniş halk kitlelerinin desteğini alarak iktidara gelen ya da muhalefette yer alan kimi muhafazakar siyasi partilerin seçmenlerinin ümitlerini kırarak ve adeta onları şoklayarak, özgürlük adına “seçmeli din kültürü dersi” ihdas etmeleri bağışlanacak ve unutulacak bir uygulama olmayacaktır. Demokrasinin, çoğunluğun da haklarını koruyan bir rejim olduğu muhakkaktır. Demokrasiyi benimsemiş bir çok Avrupa ülkesinde “Hristiyan din kültürü dersinin” temel (zorunlu) statüde işlendiği hepimiz tarafından iyi bilinmektedir. Avrupa'da zorunlu din öğretimi dersi yanında, dinin ibadet ve uygulamalarına dair sakramentler (ayinler) dersinin bulunduğu ve bu dersin seçmeli olduğu, ilköğretim düzeyindeki bir çok okulda ayin ve dua odası bulunduğu, hatta bir kısım derslerin papazlar tarafından işlendiği gayet iyi bilinmektedir...

Bu bağlamda biz de temel Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin öğretim düzeyinde aynen devam ettirilmesini, dersin zorunlu (temel) olma konumunun diğer temel dersler gibi sürdürülmesini, bununla birlikte isteyenin tercih edeceği yeni “İsteğe Bağlı Din Eğitimi Dersi” oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.

Bu Din Eğitimi Dersinin içeriği uzmanlık alanı olup bunun hakkında tabii ki akademik olarak bilim adamlarımız çalışmalı ve araştırmalar yapmalıdırlar. Örneğin: namazların uygulamalı kılınışı, Kur'anı okuma-anlama dersi, abdestin alınışı, namaz surelerinin ezberi, cami ziyaretleri gibi uygulamalar bu seçmeli eğitim dersinin konuları arasında yer alabilir. Böyle bir uygulama bir çok aileyi memnun edecek ve çocuklarının Milli Eğitim Bakanlığının çatısı ve denetimi altında, belli bir disiplin ve içerikle dini eğitime tabi tutulmaları güven verecektir. Böylece velilerin birçoğunun aile içinde tamamlayamadığı büyük bir ihtiyacın tamamlanmasına imkan hazırlanmış olacaktır. Ayrıca, ehil olmayan kişiler eliyle verilen yanlış dini eğitim uygulamaları da büyük bir oranda sonlandırılmış olacaktır.

Din Kültürü öğretmenleri olarak bizler diyoruz ki: şayet şu an işlenmekte olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, seçmeli hale getirilmiş olsaydı, aşağıda bir kısım örneklerini verdiğimiz sorunlar gibi daha bir çok sorun bu dersi alamamış öğrenciler tarafından nasıl çözümlenebilecekti?

Öğretmeni “Allah kimdir”diye soru sorduğunda: “O yaramazlık yapan çocukları torbasına koyup kaçıran varlıktır” diye cevap veren öğrenciye, “Allah'ın seven, bağışlayan, ikram eden, koruyan bir varlık” olduğunu,

“İslam'ın Allah inancı ile Hristiyanlığın tanrı inanışı arasında ne fark vardır?” diye soran öğretmenine: “İslam'da Allah inanışı daha kuvvetlidir çünkü İslamda 4, Hıristiyanlıkta 3 tane tanrı vardır” diyen öğrenciye, “Allah'ın bir ve en güçlü varlık olduğunu”,

“Ben Allah'a inanmıyorum çünkü ben bir Aleviyim” diyen lise öğrencisine “Aleviliğin temelinde de Allah inancının bulunduğunu”,

“Öğretmenim! Evde babam “Allah yok” demem için baskı yapıyor; siz ise O'nun varlığını anlatıyorsunuz. Şimdi ben ne yapacağım?” diye soran bir lise öğrencisine “İslam'ın özgür düşünceye ve akla değer veren , dine zorla ya da taklitle değil, araştırarak ve içten kabul ile inanmanın daha doğru bir davranış olduğunu…” kim öğretecekti? Ona öğreten bir Din Kültürü öğretmeni olmasaydı, kim öğretecekti bu yavrularımıza dinin özünün sevgi, saygı, çalışmak, kişi haklarını korumak ve güzel ahlak olduğunu...

Din Kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmenleri başta olmak üzere ilahiyat camiasını ve geniş halk kitlelerini büyük bir üzüntüye sokacak olan dersin seçmeli veya isteğe bağlı hale getirilmesi hali, inanıyoruz ki halkın temsilcilerinin sağduyulu kararı ile gerçekleşmeyecek; bununla beraber şimdiki, öğretime dayalı “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi ile beraber “isteğe bağlı din eğitimi” dersinin de ilave ders olarak ihdas edilmesine vesile olunacaktır. Bu ilave edilmesini istediğimiz “dini eğitim içerikli” yeni dersin de, “isteyenin seçeceği değil; istemeyenin seçmeyeceği” bir statüde hazırlanması gerekir. Bizler “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” esasları doğrultusunda her fırsatta söz konusu haklarımızın sözcülüğünü yapacağız...

“Türk milleti dindardır, daha da dindar olmalıdır”, “Her fert dinini öğrenmek için bir yere muhtaçtır, orası da mekteptir” diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün söylemine uygun olarak; en temel haklarımızdan biri olan dinini öğrenme, öğretme ve uygulama haklarımızın siyasi irade tarafından da dikkate alınacağına olan inancımızla beraber bütün vatandaşlarımızı konu ile ilgili hassasiyete, yetkilileri de istek ve hatırlatmalarımız konusunda olumlu bir yaklaşıma davet ediyoruz. Saygılarımızla.”

(Konuya devam edeceğim)

Hayrettin Karaman

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy35220 = 'hkaraman' + '@';

addy35220 = addy35220 + 'yenisafak' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

var addy_text35220 = 'hkaraman' + '@' + 'yenisafak' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

( '' );

35220 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


21 Ekim 2007

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku