Son iki yıldır dördüncü kez gittim Arguvan’a… Önceki gidişimden türküler kalmıştı aklımda… 5. Arguvan Türkü Festivali’ne rastlamıştı tatilim. Güzel bir tesadüftü.
2 gün boyunca türküler söylenmişti Arguvan’da.
Önceki gidişimin üzerinden ise iki ay geçti. Kulaklarımda ise ağıtlar var hala…
Gözyaşları, acı. 30 yıldır hiç değişmediğini düşündüğüm dedem Hüseyin Kızıl’ı sonsuzluğa uğurlamıştık… Evin karşısındaki tepede – ne kadar karanlık olursa olsun- göründüğünde yürüyüşünden tanırdık dedemi. Hemen sofra kurulurdu. 7 -8 yaşlarındayken nasılsa, hep öyle kaldı gözümde. Beyazlaşmış saçları, kasketi, yürürken sağa sola savrulan kolları, gülen yüzüyle.
Anneannem de kınalı ve tülbentli saçlarıyla bir orkestra şefi gibi çevirirdi kışın dört, yazları ise yaklaşık on beş kişinin yaşadığı dört odalı evi… Şimdi, ikisi de yoklar.
Hasretle, sevgiyle sarılamıyorlar çocuklarına, torunlarına, sevdiklerine. Duvardaki fotoğraflarından izliyorlar evlerini artık. Malatya’dan bindiğim Arguvan arabası Arapgir sapağına geldiğinde, yaz tatillerinde köyde geçen günlerimi düşünüyordum. Yol ayrımında aklıma Arapgirli şair Kirkor Yeteroğlu geldi. Yeteroğlu’nun sürekli gülen yüzü sıkıntımı hafifletti biraz.
Arguvan ve türküler
Arguvan’ın ortasında bütün yolların kesiştiği meydana Nâzım Hikmet adı verilmiş. İki yıl önce ise belediye meclisi kararıyla Nâzım Hikmet’in mezarının Arguvan’a getirilmesi için bir karar çıkarılmıştı. Nâzım Hikmet’in mezarını Arguvan’a getiremediler, ama adını bir meydana verdiler. Artık bir çınar ağacının altında can buluyor Nâzım’ın adı…
Aynı meydanda bulunan Atatürk büstünün kaidesinde “Ulusal Türk müziğinin kaynağı Anadolu halk ezgileridir” sözü yer alırken, hemen yan tarafında da Arguvan Âşıklar Anıtı yer alıyor. Hurşit Eren parkında ise Âşık Veysel’in, kaidesinde “Dostlar beni hatırlasın” dizesinin yeraldığı büstü bulunuyor. Yine meydanın iki yanına asılan iki pankartta ise “Türküler, sevdamız, kardeşliğimiz, barışımızdır…” ve “Arguvan’a her gelenin başımızın üstünde yeri vardır.” yazıyor. Arguvan’ın küçük bir çarşısı var. Göz açıp kapatıncaya kadar bitiyor. Caddenin iki yanına sıralanmış dükkânlardan Arguvanlı ozanların sesleri yükseliyor. Türkülerin sözlerini anlamak için ister istemez duraklıyorsunuz. Adeta yüreğinize işliyor sözler. Tüyleriniz diken diken oluyor.
Kayıtlara geçmiş yaklaşık 600 türküsü var Arguvan’ın. Türküleri kadar yorumcuları da önemli Arguvan’ın: Hacı Engüzel, Muharrem Temiz, Ali Özçelik, Süleyman Kırca, Teslim Budak, Hasan Durak, Erhan Yılmaz, Cemal Öztaş, Ali Çeliktaş, Ramazan Özer, Fatma Şahin.
Arguvan türküsünü Arguvanlıdan dinlemek, türküyü yaşamak demektir de aynı zamanda.
Arguvan’a boşuna Türkülerin Başkenti dememişler. Arguvan türkülerinin özelliği nedir, diyenlere Arguvanlı sanatçı Muharrem Temiz’in sözleriyle yanıt vermek gerekir: “Arguvan türküleri bazen sevda, hasret, ayrılık yüklüdür. Bazen de acıların, dertlerin, dile getirildiği motiflerle haykırır bizlere… Bir bakarsınız tarlada ekin biçerken “Hon türküsü” olmuş, bir bakarsınız ot biçmede, harmanda, el taşında bulgur çekerken ezgiler akıvermiş Arguvan insanının gönlünden…
Dr. Hasan Basri Kılıç’a göre “Arguvanlı türküyü yaşamın bir parçası olarak algılamıştır.”
Çünkü: “Çocuğunu türküyle uyutmuş, tarlasını türküyle sürmüş, ekinini türküyle dermiş, ekinini türküyle ekmiş, harmanını türküyle savurmuş, oğlunu türküyle evermiş, kızını türküyle gelin etmiş, askerini türküyle uğurlamış, gurbetçisini türküyle uğurlamış, mektubunu türküyle yazmış, sevdiğini türküyle övmüş, düşmanını türküyle yermiş, ölüsünü türküyle gömmüştür.” Arguvan türküleriyle ilgili daha fazla bilgiyi alıntıları da yaptığım Hüseyin Şahin ve Süleyman Özerol’un hazırladığı Arguvan Türküleri adlı kitapta bulabilirsiniz…708 sayfalık kitapta Arguvan Türküleri ve yöreyle ilgili her türlü bilgiye ulaşmanız mümkün…
Nâzım Hikmet Meydanı
15 yaşından beri İstanbul’da yaşayan 70 yaşındaki emekli işçi Battal Doğan ile doğduğundan beri Arguvan’da yaşayan 74 yaşındaki emekli çiftçi Tahsin Bayram’ı Nâzım Hikmet Meydanı’nın ortasındaki çınar ağacının altında sohbet ederken görünce, selamlayarak yaklaştım yanlarına. Tahsin amca emekli olmuş olmasına, ama evinin küçük bahçesinde domates, biber, salatalık yetiştiriyor. “Toprakla uğraşmak beni gençleştiriyor” diyor gülümseyerek. Yazları mutluluğu iki katına çıkıyor. Çünkü çocukları ve torunları da geliyor yanına, festivali de bahane ederek. Battal amca ise, Yamaç Köyündeki evine her yaz geliyor.
Tahsin ve Battal amca türkü festivaliyle kültürlerinin daha çok kişiye ulaşmasından oldukça memnun. Her festival sonrası Arguvan için kalıcı bir şeyler yapılmasını da istiyorlar. Onlara göre festivalin tek eksiği bu.
Arguvan Belediye Başkanı Mehmet Kızılay’a göre ise Arguvan’ın geleceği bir mandıraya bağlı. Kurulacak mandıra sayesinde Arguvan ve çevre köylerde üretilen süt değerlendirilecek, böylece de gelirleri artacak düşüncesinde Kızılay başkan.
Tarikçi yazar Hamza Aksüt ise Arguvan Türkü Festivalinin artık markalaşmış olduğunun altını özellikle çiziyordu.
Kültür Şehri fakat kültür evi yok…
Saatler 21.00’ı gösterdiğinde başladı Sabahat Aslan’ın sunduğu 6. Arguvan Türkü Festivali…
İlk olarak da Arguvan Belediye Başkanı Mehmet Kızılay söz aldı.
Kızılay, Arguvan’ın Türkiye’de ilk defa türkü festivali yapan bu nedenle de yörenin ekonomik seviyesini yükseltmeyi, dostluğun, barışın, acının, ayrılığın ve yaşamlarına ait her şeyin ifadesi olan türkülere sahip çıkmayı amaçlayan bir İlçe olduğunu belirterek başladı sözlerine.
Arguvan’ın kültür şehri olup kültürevi olmayan “Çıkmaz sokakta bir ilçe” olduğunun altını özellikle çizen Kızılay bunun nedenlerini ise şöyle dile getirdi: “Ezilmişlik ve sevda Türkülerinin ana yurdu olan, Sanatıyla – Sanatçısıyla – duygulu insanlarıyla yaşayan, Atatürk ilkelerine bağlı, Devletine saygılı, vergisini veren, laik, çağdaş, herkesin düşüncesine saygı duyan, hoşgörü gösteren, Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal felsefesini her zaman içinde hisseden insanların yaşadığı, devletten başka kimsenin çivi çakmadığı, herkesin lafta çok sevdiği, gidenlerin Yemen’e gitmiş gibi dönüp bakmadığı, gelenlerin de nostaljik durumlarını tatmin etmek için geldiği, dost sohbetlerinde adından sıkça bahsedilen, kısacası kimsenin bir şey vermeyip çok şey beklediği, dışarıya göç verdiği için türkülerine layık bir şekilde gelişemeyen, tren yolu geçmeyen, gece Bekçisi olmayan, nüfusu çoğalmayan, çıkmaz sokakta bir ilçedir Arguvan…”
Arguvan Belediye Başkanı Mehmet Kızılay’dan sonra söz alan Arguvan Kaymakamı Aslı Aynaoğlu Kuzulu ise türkü ve bağlamanın Arguvan’ın bir markası olduğunu ve bunun gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğini belirtti.
Son olarak Arguvan’a ilk kez gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal söz aldı.
Baykal, Arguvan’ın önemli bir kültür, sanat, duyarlılık ve türkü merkezi olduğunu belirterek “Türküler Anadolu’nun tarihidir, romanıdır, siyasetidir. Aşkı, sevgiyi içerir” dedi. Konuşmasının son bölümünde ise Arguvan’a bir kültür evinin yapılması için Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu’na gerekli çalışmaları yapması talimatını verdi.
Konuşmalar sonrası Piramit THM Topluluğu, Seval Eroğlu, Süleyman Kırca, Erensoy Akaya ve Güler Duman sahne alarak Türkiye’nin dört bir yanından gelen türkü dostlarına unutulmaz bir gece yaşattı. Aynı coşkuyu festivalin son gecesi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Semah Ekibi, Erhan Yılmaz, Ahmet Kaya, Tolga Sağ, Erdal Erzincan, Recep Ergül, Mercan Erzincan, Hıdır Göksu, Zafer Gündoğdu ve Ümit Tokcan’la tekrar yaşayan Arguvanlılar 7. Geleneksel Arguvan Türkü Festivali’ni beklemeye başladılar bile…
KADİR İNCESU
BİRGÜN - 17 Ağustos 2008