Bir topluluğun kolektif iradesi aynı zamanda bireysel iradenin de temelini açığa çıkarır. Bu aslında tuhaf bir güçtür. Felsefi kurgularda da siyasal yapılanmalarda da bu gösterge kullanılır. Topluk tüm gücünü bir bireyde ve onun tutumunda toplayabilir. Böyle bir topluluk olabilmenin iki koşulu vardır. Sorunun tam da gündemde açık bir yara olması veya inanç toplumunun bunu kendisine dayatılan bir hastalığın zinciri olarak görmesi gerek. Yoksa toplum hiçbir şekilde irade gösterip o kolektif gücünü bireye bırakmaz.
Aleviliğin çıkarsız ve sevgi yüklü felsefesi kendi içinde çelişkiler bulundursa da sistematik olarak Aleviliğin güç belirleniminde bu durumlar önemlidir. Çünkü kendisini kurtuluşa götürecek olan budur. Zayıf toplumsal ilişkiler döneminde bile, sistematiği gelenekler içinde eriyecek bir boyutla sorunlarına çözüm üretir. Alevilik, zayıf toplulukları muzaffer hale getirme gücünü barındırır içinde. Toplumsal muhalefet olarak veya dönemsel iktidar kuruluşlarında bir adım öne çıkması bundandır.
Alevilik bu nedenle kendi içindeki ve çevresindeki anti-sosyal ilişkileri reddeder. İnsani ihtiyaçlar oranında buna yön verir. Alevilik kendi içindeki özgürlükleri dışındakiler açısından da ele alır. Özgürlük Alevilik için insanlık sınırında ve memnuniyetle yaşanması gereken bir şeydir. Bu nedenle kolayca siyasal yaşamların evrensel ilişkileri içinde kapsayıcı ve uyumlu noktaları gerçekleştirir. Festivalleri ve Cem'e bağlı, kutsal olsun olmasın törenlerini insani memnuniyet, gönül rahatlığı, rızalığı ve kabulü üzerine kurar.
Dinsel devrimlerin gerçekleştiği son yüzyıllarda bu nedenle kurallı işleyişini, yargılara bırakmadan yeniden düzenleme iradesi göstermiştir. Duran ve reddeden bir toplumsal bilinç de diretmek yerine, değişim ve yenilikten yararlanmasını bilir. Dünyevi olanı, insani kabul ve kimlik üzerinden yaratıcı görür. Vahiylere bağlı güçleri reddetmesi ve o noktalardaki savunmalarla savaşması veya kendisine bulaşmasına izin vermemesi buradan kaynaklanır. Negatif kitlelerin hala savaşa durmasına bu nedenle kendi sorunları açısından olsun olmasın barış kolektifi ile yaklaşır. Barış toplumu olmasına yol açan pozitifliği insanlığın cesur gücüdür.
Aleviliğin Gücü
İçinde kurumsallaşmış azizlerine bile saltanat hakkı tanımaz. Vahiyli ilişkileri reddeder ve kutsal olan bu azizliğin korkunç biçimde insan doğasını kirlettiğini düşünür. Aleviliğe göre insan kendi efendisidir ve insanı sınırlayan varlık alanları kölelik ve kulluk ilişkisidir. Aleviliğin bu nedenle iblisi de, tanrısı da kendisinin yarattığıdır. Bu yaratıcı güç ritüel ve bilgi ile dönüştürülebilir. Aleviliğin kalbi de böyle pompalar toplumsallığı. Sevgiyi ekmeğe duyduğumuz ihtiyaç gibi görür bu kurguda. Hayal gücü, kendi küresinde tanrının ihtişamını, doğurganlığından doğadan öte değer olarak görmez. Tanrı, insan ruhunu doldurduğu oranda Tanrı dır. Tanrı, insan istemezse ve belirlemezse insanı kuşatamaz. Bu yaratıcılığı etrafında gelişen inanç dünya ile ilişkisinde onu bunalıma sokar, eğer bilgi kümesi dolu ve yaratıcı değilse. O nedenle bir Alevi önce bilgi ve Alevilik değerleri ile öne çıkar. İnanç dünyası Alevi için tapınılacak yer değil, daha çok kendini olgunlaştırdıkça bunalımdan ve kirlilikten kurtulduğu yerdir. O alan toplumsallaşmanın kolektif bilginin ve yaşama kolaylığının evreni olarak öne çıkar. İnsanın sosyalleşmesi ve kimlik edinmesi güçlenir. Bu nedenle musahiplik ve evlilik kararları vb. bu kurumun iradesiyle kararlaştırılır. Alevi toplumu hayali kötülüklerden bile kendini sakınmak için kurallar ve kastlar geliştirmiştir. Bu nedenle de bireysel olarak da, kolektif olarak da cesurdur. Demokrasi ilişkisi kurumsaldır. Dış dünyası ile vicdani ve onursal talepler çerçevesinde buluşmayı ilke sayar. İyi insan olmak ve hoşgörülü kimlik ritmi değersel olarak kutsallık kapısıdır. Dört Kapı Kırk Makam da bu öneri ile insanlığı etik iradeye çağırır.
Modern demokrasilerle çatışma kimlikleri beklentileri ölçüsünde insani yasalara oturur. Beklentilerini iradeden öte, toplumsal toplam ve kalite olarak belirler. Çünkü pratikte Alevilik bu modernite ile evrensel devrim ilişkisi kurar. Alevi kimlikler toplumsal muhalefet ilişkisinde çıkışlarını bu nedenle bireysel beklenti ve kaygılarla değil, kolektif yararlılık üstüne oturtur.
Bir Açlık Grevi
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kadıköy Şube Başkanı Feti Bölükgiray'ın, Alevilerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla açlık grevine başlaması sessiz bir çıkış olarak görülebilir. Ancak bu çıkışında modern ahlak kuralları geçerlidir. Bu kurallara ait gücünü Aleviliğin direngen ve paylaşımcı, özgürlükçü yanından alır. Bölükgiray, özelde Cemevleri ve genel olarak Alevilerin tüm sorunlarına dikkat çekmek amacıyla açlık grevine başladığını duyurması bir sınır noktası değildir. Aleviler yıllardır sivil inisiyatif formülleri geliştiriyorlar. Bunu tamamen insani ve yasal nitelikler üzerine kuruyorlar. Onun söylemiyle; Hükümet'in Cemevleri'ne yaklaşımını herkes biliyor, beklentilerimize cevap vermiyor, vermekte istemiyor. Biz Alevilerin sorunlarını görmezlikten geliyorlar. Ancak Alevilerin sırtından siyaset yapan politikacılar, bürokratlar, işadamları bizlerin sorunlarını görmezlikten gelemezler artık. Bu sözlerine eklediği acımasız bir beklentisi daha var; Şube Başkanı olarak 15 yıldır yürüttüğüm mücadele sonucunda dersimi aldım, benim dışımda ders alması gerekenlerin olduğunu düşünüyorum. Yani iktidarların demagojik ve oyalayıcı taktikleri çökmüştür diyor
Artık Aleviliğin toplumsal beklentilerinin çöktüğü ve asimilasyona açıldığı bir dönemin en katmanlı sürecidir. Siyasal yapılanma, kültürel, eğitsel ve ekonomik talepler noktasında ilerleme yerine kamplaşma ve gerileme yaşamaktadırlar. Bu nedenle Alevilik kendisine bir ses aramaktadır. Alevilerin bu tür eylem biçimlerini bu güne kadar seçmemiş olması onların siyasal iradeye karşı sadece yasal yolların katedilmesi beklentisidir. Ancak, siyaset Aleviliğe olan borcunu ödemek yerine hala inanç, kültür ve hukuksal beklentiler nesnelliğinde darbe ve kullanma yolunu yürütüyor. Aleviliğin kıyımına devam ediliyor. Aleviler her ne koşul gelişirse gelişsin büyük geçmişlerinden vazgeçip yeni kudretlere tapmazlar. Ahlaki-dinsel medeniyetleri böylesi dönemlere tepki biriktirir ve bu tepkiler hiç de nostaljik öğelerle beslenmez. O nedenle Alevilik dar, küçük otomatlara bağlanamaz. Beklentilerini tekrarlasa da, yüzleşmesi gereken odaklarla gerektiğinde yüzleşir. 15 yıldır yürüttüğü mücadeleden Bölükgiray'ın aldığı ders bütün olarak Aleviliğin aldığı derstir. Ders bazen hesaplaşmadır, önemsemek gerek. Alevilik, ayağını yasaların yorganına göre uzatıyor olsa da şimdilik, bir gün deniz bitti fikrine ulaşabilir. Aleviliğin tarihsel belirleyiciliği böyle durumlarda sistemin ihtişamlı ruhunu yerle bir edebilir.
Hasan HARMANCI
ALEVİ HABER AJANSI - 12 Haziran 2008