Alevi inancına sahip bazı öğrenci velileri, Danıştay’a başvurularında özetle diyorlar ki:
“Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, yani anayasamıza göre zorunlu olan din dersi, bizim dini ve felsefi inançlarımızla uyuşmuyor; bu derste Alevi inançları öğretilmiyor. Bu nedenle çocuklarımız bu dersten muaf tutulmalı.”
Danıştay’ın 8. Dairesi, bu başvuruyu laiklik ilkesi açısından haklı buldu.
Danıştay Sekizinci Dairesi bu kararı verirken, kısa adı AİHM olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 9 Ekim 07 tarihli kararından da yararlanmış.(x)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bir Alevi çocuk ve babasının Türkiye’deki zorunlu din dersine karşı yaptıkları başvuruyu laiklik açısından haklı görürken, kararında üç noktanın altını çizmiş:
(1)Çoğulculuk...
Devlet, okullarda din dersi verirken, çoğulculuğa uygun bir çizgi izlesin ve her isteyene kendi dini ve felsefi inancı doğrultusunda gerekeni öğretsin. Yani din dersi seçmeli olsun, isteyen alsın, istemeyen almasın.
(2)Nesnellik...
Devlet eğer seçmeli olmayan din dersinde sadece bir dini, onun da özel bir versiyonunu (örneğin İslam’ın Sünni-Hanefi inancını) öğretir ve bunu uygulamalı bir hale getirirse, nesnellikten uzaklaşır. Ya da din derslerinde sadece bir inancı, mesela Müslümanlığı ve Sünniliği öne çıkarır, över, öteki din ve mezhepleri, inançları ya da inançsızlığı küçümseyen bir ifade kullanırsa, yine nesnellikten uzaklaşır.
(3)Eleştirel bakış...
AİHM kararında, din dersi yoluyla öğrencilere dinlerle ilgili olarak eleştirel bir bakış kazandırılmasını da istiyor ve diyor ki: “Mahkeme, demokratik bir toplumun eğitimde çoğulculuğu benimsemesinin, dini konular hakkında öğrencilerin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğüne ilişkin eleştirel bir bakış oluşturmalarını sağlayabileceği kanısındadır.”
Yine AİHM demek istiyor ki:
Türkiye’deki din eğitiminde, velilerin dini ya da felsefi inançlarına yeterli saygı gösterilmiyor. Çocuklarını zorunlu din dersinden muaf tutabilmeleri için velileri, dini ya da felsefi inançlarını açıklamaya zorlamak, din ve vicdan özgürlüğü açısından doğru bir yol değil.
Uzatmak yersiz.
Hem AİHM, hem Danıştay 8. Dairesi, öyle anlaşılıyor ki, bizdeki zorunlu din dersini, içeriğini ve uygulamasını laiklik ilkesi ile demokratik çoğulcu toplum düzenine pek uygun bulmuyor ve düzeltilmesini istiyorlar.
Bu açıdan çizilen çerçeve, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelen müfredatın değiştiğine dair açıklamaları yeterlilik açısından inandırıcı kılmıyor.
Erdoğan hükümeti, din ve vicdan özgürlüğünü örneğin sadece üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kaldırılmasıyla sınırlı tutmuyorsa, o zaman AİHM Başkanı Costa’nın Milliyet’e verdiği demeçte belirttiği gibi(xx), yüksek mahkemenin kararı uyarınca din derslerinde gerekli -yasal veya anayasal- değişiklikleri yapmalıdır.
Yoksa, AKP ve hükümeti yönelik çifte standart damgası haklılık kazanır.
Başbakan Erdoğan’ın dikkatine...
—————————————-
x İsmet Berkan’la Erdal Güven’in Radikal’deki köşelerinde bu konuya ilişkin son günlerde çıkan yazıları son derece aydınlatıcı ve mevcut uygulamaya dönük eleştirel bir bakış açısına sahip.
xx AİHM Başkanı Jean-Paul Costa’nın Milliyet’e açıklamaları; Sabetay Varol’un söyleşisi, 10 Mart 08, s.17
Hasan Cemal
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy34602 = 'h.cemal' + '@';
addy34602 = addy34602 + 'milliyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
var addy_text34602 = 'h.cemal' + '@' + 'milliyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
( '' );
34602 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
MİLLİYET - 13 Mart 2008