Genco Erkal, Sivas '93 adlı oyunda gerçek bir insanlık ayıbını, yanarak yaşanmış bir tragedyayı getiriyor sahneye. Erkal, yakılan insanları ve düşünceyi en çarpıcı biçimde aktarırken hiçbir zaman slogancılığa kaçmamayı başarıyor
Dostlar Tiyatrosu 'Sivas '93'le varoluş çizgisi doğrultusunda bir tiyatro olayına daha damgasını vuruyor ve unutulmaması gereken alevli bir karabasan üzerine yürek dağlayan bir oyun sunuyor. Aslında bir oyundan da öte bir yaratı bu. Düş gücüne yer vermeyen, tümüyle gerçek belgelerle yansıtılan, tüm acılarıyla insanımıza bir kez daha anımsatılan bu yaşam dilimi gerçek bir insanlık ayıbını, yanarak yaşanmış bir tragedyayı getiriyor sahneye. Yazan ve sahneye koyan Genco Erkal. Tragedyayı derinden vurgulayan müziğin yaratıcısı Fazıl Say.
'Sivas '93', bu ozanlar kentinde, 2 Temmuz 1993'te, Pir Sultan Abdal'ı Anma Şenlikleri'ne katılanlara karşı girişilen örgütlü kıyım vahşetini kıyılanlar ile kıyanlar arasındaki insanlık uçurumunu irdeleyerek getiriyor sahneye... Bir yanda, dünyasını 'dost' ve 'aşk' kavramları üzerine kuran, "Kul olayım kalem tutan ellere..." diyen Pir Sultan Abdal'ı anma etkinliğine gelen saz ozanları, şairler, sanatçılar, yazarlar, yazın insanları; öte yandaysa, kalem tutan ellere, düşünen beyinlere, sanatçılara karşı öfkeyle bilenmiş, yaşama dost olamayan, bilinçsiz hıncını, ilk önce, "Dostun bahçesine bir hoyrat girmiş..." diyen Pir Sultan'ın heykelinden alan koşullandırılmış bir topluluk. Bunların ardında da bu gürûhu siyasal ve dinsel amaçlarına göre tahrik eden, yönlendiren, saldırganlaştıran örgütleyiciler. Ve sonunda ablukaya alınan Madımak Oteli'nin "Cahile tutsak / Zalime kurban" konuklarıyla birlikte ateşe verilmesi; 33 canın yakılarak öldürülmesi. Yerel yetkililerce "varlığı tahrik unsuru" olarak değerlendirilen Aziz Nesin'in bir "yanılgı sonucu" kurtuluşu. Goethe'nin şu sözünü özellikle vurguluyor Genco Erkal 'Sivas '93'te: "Hiçbir şey eyleme geçen cehalet kadar korkunç olamaz".
'Sivas '93', dinsel ya da milliyetçi bağnazlık temelli cehaletin tarih boyunca sergilediği yakma, yok etme eylemlerini de getiriyor akla: kendi inançlarına aykırı saydıkları yapıtları koruyan kütüphanelerin egemen güçlerce yakılmasına; Orta Çağ'da Avrupa'da Kilise adına çevirmenlerin, bilim adamlarının, aykırı düşüncedeki insanların törenlerle yakılmasına; Nazilerin kitap yakma şenliklerine; ABD'de ateş simgeli KuKluxKlan dehşetine; Vietnam savaşı sırasında, barışçıl şarkılarıyla 'gençliği isyana teşvik ve tahrik eden(!)' John Lennon'un, önce, nota ve plaklarının çöp bidonlarında törenlerle yakılmasına, sonra da sırtından vurularak öldürtülmesine; Almanya'da Türklerin yaşadıkları binaların kundaklanmasına; Türkiye'de de Kubilay, 6-7 Eylül'e, Maraş ve Çorum olaylarına, işlenen siyasal cinayetlere de bir gönderme 'Sivas '93'. Seyircisine, ürkütücü bir biçimde, dünyanın ve Türkiye'nin bir kesiminin hâlâ Orta Çağ koşullandırılmışlıklarıyla yaşadığını hatırlatıyor. "Unutmayın!" diyor. "Unutulmasın ki, Bir daha yaşanmasın".
Altıok ve Aysan'ın şiirleri
Genco Erkal'ın, eylemi doğal zaman akışıyla gelişen 'Sivas '93'ü bir tragedyanın koro bölümleri biçiminde sahneleniyor. Erkal, Madımak kıyımından kurtulanları simgeleyen bir örnek kara giysili (giysi tasarımı: Özlem Kaya) yedi oyuncu aracılığıyla (Genco Erkal, Meral Çetinkaya, Yiğit Tuncay, Nilgün Karababa, Murat Tüzün, Çağatay Mıdıkhan, Saliha Şirvan Akan) fotograflardan, ses kayıtlarından (derleyen; Şirin Öten) ve filmlerden oluşan (film yapım: Nurdan Arca) sarsıcı belgeler eşliğinde dehşeti seyirciye yaşatarak değerlendirtiyor. Madımak'ta yitirilen Metin Altıok'un, Behçet Aysan'ın, Uğur Kaynar'ın şiirlerinden alıntılar da eleştiriyi duygusal boyuta taşıyor. Sahneler, hem bir çiçeğin açılışını, hem de alevlerin yükselişini çağrıştıran bir dans düzeniyle, yas ve is karası ile karanfil ve ateş kırmızısı üzerine kurulu bir ortamda eklemleniyor. Fazıl Say'ın değişik yapıtlarından alınmış ve yerinde kullanılan müzik de yüreklerde derin izler bırakıyor. Genco Erkal, vahşet sonrası girişinde bir kara mizah anıtı gibi bir kebapçı açılmış olan Madımak Otelinde yakılan insanları ve düşünceyi en çarpıcı biçimde, ancak hiçbir zaman slogancılığa kaçmadan, anımsatıyor seyircisine. 'Sivas '93' geleneksel politik tiyatro yapısını aşan bir insanlık, özgürlük, yaşam hakkı savunusu, bir uyarı ve bir direniş çağrısı. Dinsel duyguların örgütlü güçlerce siyasal amaçlar doğrultusunda kullanılmasının trajik sonuçları üzerine bir unutturmayış türküsü.
Sahneye bırakacağınız birer kırmızı karanfille gidin 'Sivas '93'e.
Sivas '93, yarın Muammer Karaca Tiyatrosu'nda saat 20.30'da, 10 Şubat'ta saat 15.00'de, 11-12 Şubat'ta 20.30'da Kadıköy Halk Eğitim'de 15-16-17 Şubat'ta İzmir, 18-19-20 Ankara'da izlenebilir. Biletler Biletix'den alınabilir.
Hasan Anamur
RADİKAL - 9 Şubat 2008