Çeyrek yüzyıl önce bugün yaşamını yitiren sanatçı etkinliklerle anılıyor
Kültür Servisi - Türk sinemasında çığır açan yönetmen, sinema oyuncusu, senarist ve öykü yazarı Yılmaz Güney ölümünün 25. yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde bugün saat 20.00’de düzenlenecek “Çeyrek Yüzyıl Sonra: Hâlâ ‘Endişe’, Hâlâ ‘Acı’ ve Hâlâ ‘Umut’ ” başlıklı panele konuşmacı olarak Orhan Aydın, Ahmet Soner ve Zahit Atam katılıyor.
Bugün saat 21.00’de de, 1994’te Ahmet Soner’in çektiği ve Güney’in yaşamına tanıklıklardan oluşan “Adana-Paris” adlı belgesel gösterilecek. Güney’in önemli filmlerinden “Yol” 12 Eylül’de, “Arkadaş” 14 Eylül’de, “Sürü” 15 Eylül’de, “Umut” 16 Eylül’de saat 21.00’de izlenebilecek.
Memleket hasreti
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nden yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Yılmaz Güneyimizi 9 Eylül 1984 yılında yitirmiştik. O da memleket hasretiyle göçenlerdendi, Nâzım gibi, Sümeyra gibi... Aramızdan ayrılışının 25. yılında yaratılarının hâlâ güncel, hâlâ derinden etkileyici, hâlâ canlı olduğunu görüyoruz. Bu ülke coğrafyasını tüm acılığıyla, tüm yoksulluğuyla, tüm açmazlarıyla ve eşitliğe, özgürlüğe, kardeşliğe hasretle anlatan Güney, sinemamızın, memleketimizin, sanatın yüz aklarından biri olarak insanlığa seslenmeye devam ediyor. Görkemi insancılllığında, zenginliği sadeliğinde, umudu acısında saklı bir estetikle, bu ülkenin genç kuşaklarıyla mutlaka tanıştırılması, buluşturulması gereken büyük insanlığın sinemacısıdır Yılmaz Güney.”
Şerif Sezer: ‘Tehlikeli’ydi
O sadece daha adil bir dünya istiyordu. Adalet, eşitlik ve özgürlük istiyordu; o yüzden ‘tehlikeli’ydi, susturulmalıydı. Ona dünyayı dar ettiler. Onunla ilgili izlediğim bir belgeselde ‘Ben hapisten kaçtım, Türkiye’den değil, geri döneceğim’ diyordu. Bugün Türk sineması yurtdışında 30 yıldır biliniyor, tanınıyorsa bu Yılmaz Güney sayesindedir. Türk sineması ona çok şey borçlu.
Tarık Akan: Her şeyimdi
Yılmaz Güney’in yaşamına bakıldığı zaman toplumu için, ülkesi için çok şey yapmak istediği ve yaptığı görülür. Bunu sinema sanatıyla tüm dünyaya iletti. Acı tarafı, genç yaşta kaybetmemizdir. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi, bana göre Türkiye’deki çarpık sistemlerdir. Burada ülkesi için çalışan aydın insanların başına gelen olaylar aynı. Hepsini aynı sistem yüzünden kaybettik; bu çok acı. Yılmaz abi benim hocam, dostum, her şeyimdi.
Cumhuriyet - 09.09.2009