İki yıldır yazıyorum. Hacıbektaş’a sahip çıkalım diye. Kimse sahiplenmedi yada sahiplenemedi, ama hemşerim Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül öyle sahiplendi ki adeta 16 Ağustos Hacı Bektaş Veliyi anma etkinliklerine tamamen el koydu.
Herkes kürsü meselesini yeterince dillendirdi, ya protokolda kimler vardı? Hangi Alevi Kurum başkanı yada geçmişte Hacıbektaş İlçesinde Belediye Başkanlığı yapmış ve bugün hayatta olan eski Belediye Başkanları neredeydiler, Alanda kimler vardı.
Peki bunlar sayın Cumhurbaşkanının emirleriyle ve Belediye Başkanı Selmanpakoğlu’nun uygulamasıyla hayat bulduysa Aleviler ve Alevi kurumları ne yaptılar.
Bütün bunlar Alevilerin iç sorunu ve Alevi Kurum temsilcilerinin zafiyeti yada acizliği, ne derseniz deyin ama biz başka bir konuya değinelim.
16 Ağustos etkinlikleri çerçevesinde Hacıbektaş İlçesine gelen ve etkinlikler çerçevesinde birde değerlendirme yapan Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay bir konuşma yaptı ki ilginçti.
Sayın Bakanın konuşmasını iki başlık altında değerlendirmek gerekir.
Birincisi, ben dahil birçok tanıdığı Aleviler vardı sayın bakanın, bunlardan hiç mi bir şeyler duymadı acaba? Danışmanları bir şeyler hazırlarken ulemaya mı danışarak bu konuşmayı hazırladılar anlamak mümkün değil.
Konuşmasının bir bölümünde “…Günahlarını dökmeye gelenler…” diye hitabetti.
Sayın Bakan kimse Hacıbektaş’a günahlarını dökmeye gelmedi gelmezde çünkü Hacıbektaş ilçesi ve orada bulunan Pirin huzuru Günah pazarı değildir. İnsanlar Hacıbektaş’a arınmaya gelmezler, Arınmış insanlar arı halleriyle Pirin yani sizin anlayacağınız dilden söyleyeyim Hacı Bektaş Veli’nin huzuruna gelirler. Sizlerin günahı olabilir onu bilemem ama sizin günahınız varsa lütfen bir daha Hacıbektaş’a giderken günahlarınızı bir yere dökün ve pirin huzuruna öyle gidin derim.
Yaptıklarından ve yapacaklarından bahsederken ilk akla gelen Hacıbektaş’taki caminin onarılması akıllarına geldi kabul etmek isterim. Yoksa dünyanın dört bir yanından gelen Alevilere camiden bahsetmekle Alevi köylerine zorla cami yapılmasını mı hatırlatmak istediler anlayamadım.
Sayın Bakan, Berat Kandilini örnek vererek Ünlü düşünürü anma törenlerinde, berat kandili gününde Hacı Bektaş Veli'ye el bağlamaya geldik dedi. Başkalarının yapamadıklarını mı yapacağını dillendirdi acaba onu da anlayamadım.
İkinci konu ise.
Daha önce "Ertuğrul Günay susuyor mu, Susturuluyor mu?" başlıklı bir yazı yazmıştım. Her halde o yazımdan da etkilenmiş olacaklar ki daha önceleri Madımak önüne gidemezken, Madımak otelinin müze olması konusunda cesareti olmayan bakan ikinci defa Hacıbektaş’a geldiler ve konuşmalarında ilginç sözler sarfettiler.
Mecliste Milletvekillerine, AKP grup toplantılarında söyleyemediklerini Hacıbektaş’ta Cumhurbaşkanına söyledi.
Cumhurbaşkanına hitaben,
Eğitim müfredatı yeniden değerlendirilmeli,
Resmi kurumların bir kısmını yeniden düzenlemek gerekiyor,
Diyaneti yeniden düzenlemek gerekir diyorlardı.
Sanki cumhurbaşkanı bu çalışmaları yapacaktı.
Mecliste bu konuda nasıl bir çalışma yaptınız sayın Bakan? Kendi Bakanlığınızda hangi gerekçelerle böyle bir değişikliğe gerek var diye çalışma yaptınız.
Alevileri ilgilendirdiği için bu istediğiniz değişikliklerin yapılırken nelerle karşılaşılacağını, bu değişiklikleri Aleviler yada Alevi Kurum temsilcileri nasıl kabulleneceklerini zahmet edipte muhataplarıyla bir ön görüşme yada birlikte bir değerlendirme yaptınız mı da Cumhurbaşkanından bu konularla ilgili taleplerinizi dile getirme ihtiyacı hissettiniz.
Ben yanlış anladıysam sayın Bakanın konulmalarını, benim anlayacağım dilden konuşsalardı çünkü ben bir vatandaşım, üstelik Aleviyim.
Keşke deselerdi ki, sayın Cumhurbaşkanım biz böyle bir çalışma yapa(maya)cağız haberiniz olsun (nede olsa partisinin eski Genel Başkanıdır. Eski genel Başkanlara sayın eski Genel başkanım diye hitap edilmez ve sayın Genel Başkanım diye hitap edilir)
Geçmişte Muharrem ayı öncesinde Alevi açılımı diye bir proje ortaya attık ve elimize yüzümüze bulaştırdık.
Şimdi seçimler öncesi bu konuları yapamayız ama hiç olmazsa bunların ağzına ballı parmağımızı uzatalım ama seçin sonrasına kadar da o ballı parmağımızı bunlara yalatmayalım.
Bunları söylemekte de bir sakınca görmüyorum, eskiden bunlara söylediklerimizin hiç birisini yapmadık ama Aleviliği yok edebilmek için herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor diyebilirlerdi.
Aslında sayın Kültür Bakanının Alevilerin hoşuna gitsin diye söylediklerini Aleviler samimi bulmadıkları gibi bu söyledikleri de Alevilerin talepleri değildir.
Alevilerin talepleri nettir.
Eğitim müfredatı yeniden değerlendirilsin demiyorlar. Zorunlu Din dersleri kaldırılsın diyorlar.
Diyanet yeniden düzenlensin demiyorlar, Laik, Demokratik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurum olamaz o yüzden Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın diyorlar.
Yani sözün kısası, Ertuğrul Günay Hacıbektaş’da Alevilerin hoşuna gideceğini sandığı üç beş kelime laf etti ama Aleviler ve özellikle Alevi Kurumları bu sözleri kesinlikle ciddiye almadılar.
O yüzden de geçmişte yazdığım yazım yerini bulmuş oldu.
Sayın Bakan susuyormusunuz, susuturuluyormusunuz diye sormuştum. Görülen o ki susmuyor, susturulmuyor, ne emrediliyorsa öyle hareket ediyor ve onları söylüyor.
Nasıl olsa Cumhurbaşkanının adamları Seyfi Oktay’a, A.Rıza Selmanpakoğlu'na, sunuculara, yani herkese emretmek için Hacıbektaş’a gelmişlerdi.
Emir demiri keser derler ya.
Sayın Cumhurbaşkanına gelince;
“Alevisi Sünnisi hepimiz bir milletiz”
Kimse bizi bölemez, Sorunlarımız ve sıkıntılarımız vardır.
“Kendimizi başkasının yerine koyarak hareket edelim”
Cumhuriyeti birlikte kurduk” diyor.
“İncinsek de incitmeyelim” dediler.
Sayın Gül, bu söylediklerinde samimi olduğuna inanmıyorum ve kimsede inanmaz.
"İncinsekde incitmeyelim" diyerek yeni bir açılım mı yapıyor. Bunu her türlü okumak mümkündür.
Ben farklı okuyorum,
Biz yıllarca sizi incittik ve incitmeye de devam edeceğiz, sakın ola sizler bizleri incitmeyin dedi.
Bu yeni başlayan bir incitme değildi ama 16 Ağustos da 45. Ulusal ve 19 Uluslar arası Hacı Bektaş Veli anma etkinlikleri gerekçesiyle Alevileri adeta Belediye Başkanını kullanarak silindir gibi ezip geçtiğini sandı.
Sayın Cumhurbaşkanı sizin bu anlayışınızla bir yere varamayız.
Alevisi Sünnisi hepimiz bir milletiz demekle neyi kasdettiniz, sanıyorum bu konuda sizin yada birilerinin şüphesi var. Bunları devamlı söylüyoruz.
Sizin eski partinizin, hatta ondan evvelki partinizin Aleviliğe bakışını hepimiz biliyoruz. Uzunca bir konuşmanızın başından sonuna kadar incelendiğinde iki yada üç defa Alevi sözcüğünü kullandınız, Alevilikten, Alevilerin inançsal, kültürel sorunlarından bahsetmediğiniz gibi bu konuda düşüncelerini söyleyecek bir tek Aleviye söz verdirtmediniz.
Seyfi Oktay ödülü için konuştu, söyleyeceklerini söyletmediler.
A.Rıza Selmanpakoğlu, Alevi olduğu için değil Belediye Başkanı olduğu için konuştu.
Kaymakam, Vali, Kültür Bakanı ve Cumhurbaşkanı olarak sizlerde devlet adına konuştunuz. Ülkenin üçte biri Alevi diyoruz, Alevilerin önemsediği bir etkinlikte temsilcilerinin konuşturulmaması, temsil ettirilmemesi bu yılki etkinliklerin söz sahibi olarak sizi rahatsız etmedi mi, çok mu mutlu oldunuz bilemiyorum.
Şayet bu oluşumdan mutlu olarak Hacıbektaş’tan ayrıldıysanız bir Alevi vatandaş olarak, bir hemşeriniz olarak sizi bugünden seneye yapılacak etkinliklere davet etmek istiyorum. Lütfen şimdiden kabul buyurun.
Bu etkinliklerle ilgili Belediye Başkanı için söyleyeceğim tek kelime yok. Çünkü o Alevilere ve Hacıbektaşlılara yapılması gerekeni yaptı.
Alevi Örgüt temsilcileri, kafanızı kuma gömmeye devam edin.
Abbas TAN
ALEVİ HABER AJANSI - 19 Ağustos 2008