Papaz ve Hacı
12 Kasım’da Köln‘de yapılan AABF öncülüklü Güç Birliği mitingindeyim. Alan dolu ve daha binlerce insan da akın akın geliyor. Sahnede sunucunun sesini duyuyorum. ‘‘Bayrak yarışına girmeyelim. Burada kimse kimseye bir şey ispatlamak zorunda değil. Bayraklar inmeden miting başlamayacaktır.“
Almanya‘da resmi gösteri yapanların çektiği zorlukları iyi bilirim. Organizasyondan sorumlu olan kişi, üç defa „yasaklı bayrakları indirin“ diye katılımcıları sözlü olarak uyarmak zorundadır. Yasa böyle. Bayrak iner ya da inmez… Ondan sonrası onun inisiyatifinden çıkar. Çok isterse polis müdahale eder.
Neyse, önce bu yönlü resmi bir açıklama zannedip çok da oralı olmuyorum. Zaten partilerinin bayrak ve flamalarını sallayanlar da aynı umursamaz tutumda. Arayı müzik bozuyor da biraz soluklanıyoruz sunucunun „bu bayrak inecek“ ısrarından. Erken seviniyorum. Çünkü biraz sonra aynı sesin giderek kızgınlaşan versiyonu başlıyor. „Bayraklar ve flamalar insin. AABF kitlesi öne gelsin, böylelikle omuz omuza mücadeleyi yükseltelim.“
Kulaklarıma inanamıyorum. Ya sunucu çok zeki ve kelime oyunlarıyla katılımcıları „la zaten köylü takımı, ne anlar, geçeyim dalgamı“ türünden ekarte etmeye çalışıyor ya da gerçekten yön özürlü.
Hacı, bak öyle olmuyor işte! Bak sana ispatlayacağım. Hemen yanımdaki arkadaşın arkasına geçiyorum, ne ediyorum etmiyorum omuz omuza gelemiyorum onunla. Alanı dolduranlar da öyle. Onlar da başaramıyor onca uğraşa rağmen.
Güzel kardeşim, can; Biri sanki devrimci barikatlara silah taşıyor edasıyla, „bırakın geçeyim“ diyerek birinci sırayı alınca diğeri otomatikmen arkaya sallanmış oluyor.
Bak Hacı, onca uğraştan sonra çıkardığım sonucu söyleyeyim sana. Biri önde, diğeri de arkaya atılmış oluyorsa, ordan omuz omuza duruşu çıkmıyor. İstersen yanında bir arkadaşın varsa sen de dene. Olsa olsa eğer arkadaki iyi niyetliyse „göt göte“ pozisyonu çıkıyor. Ha uzun yıllar evli olanlar yasayarak öğrenmiştir. „Göt göte“nin son etabı da „git öte“dir.
Ha korkma, elime de dilime de belime de sahip çıktığım için paniklemene gerek yok. Yok da Hacı, bir gün sonra da bildiri yayınlayıp „hassasiyetlerimiz dikkate alınana kadar Devrimci Güç Birliği çalışmalarımızı askıya alıyoruz“ diye buyurmuşsun. Öncelikle, baştan sona çelişki ve yanlışlarla dolu, doğrusunu istersen ayık bir kafayla okunduğunda insani ancak gülümseten (bak kızdıran demiyorum) bu bildiriyi hazırlamak için çok zaman harcadın mı? Omuz omuza, yan yana, bayrak yarışı laflarıyla mitingde çok meşgul olduğumuz için o konulara değinmeyeceğim bir daha.
„Avrupa Alevi Hareketi demokratik bir kuruluştur. Bulunduğu bütün ülkelerde resmi olarak tanınan, ciddiye alınan, önemsenen bir örgüttün hiç bir illegal örgütle ilişkilendirilmesine Müsaade etmeyiz, edemeyiz. Bizim her yerde muhatabımız legal, demokratik kurumlar oldu olmaya da devam edecektir.“
Ya Hacı, kendin söylemişsin zaten. Sen de örgütsün onlar da. Sen de legalsin onlar da. Sen de Ankara’dan ötesin onlar da. Ha madem onlar illegaldi, peki neden oturup güçbirliği yaptın?
Devam edeyim; onları illegal görüyorsan, orda ne işin var? Kendi vakıfları dışında tüm örgütleri illegal gören ve sen bu möhüm satırları yazarken siyasi partilerden, gazete ve sendikalardan sonra 400 demokratik kitle örgütünü „illegal“ ilan ederek kapatan Erdoğan senden daha keskin bir „illegalite“ düşmanı. Biat edeceksem ona ederim. Bari muhtar zirvesine çağırır bakarsın.
Sana da önerim, kendi dışında herkesi illegal görüyorsan geriye ortak çalışabileceğin aynı mantıklı Erdoğan’ın DİTİB’i ve son günlerin moda kulübü Osmanen Germania (eğer bu satırlar yazılırken yasaklanmamışsa) kalıyor. E vallahi elde ancak bunlar var, başka da yeni tükendi. Kusurum varsa affola.
Ha bak, sırf bu veda bildirisinde atıfta bulunduğun için yazıyorum Hacı, yanlış anlama. Hani demişsin ya, „Yahudi Papaz’a benzemeyelim’’. Hacı, öyle bir papaz yok ve hi. Olmadı. Yahudilerde Haham bilirim, Kohen vs. bilirim de papaz duymadım. Cahilliğime bağışla can.
Düşünüyorum da, Hitler faşizmine atıfta bulunarak „önce komünistleri aldılar…“ diye başlayan alıntının sahibini, yani Alman Evangelik papaz Emil Gustav Friedrich Martin Niemöller’i kastediyorsan yanılıyorsun Hacı. O Yahudi değil ve hayatı boyunca antisemittik kişiliğini korumuştur. Alıntısında Yahudilerle ilgili bir atıf da yoktur. Nerden çıkardın bu Yahudi papazı meselesini anlayamadım. Bak orijinal lakırdı şöyle:
„Als die Nazis die Kommunisten holten, habe ich geschwiegen; ich war ja kein Kommunist.
Als sie die Sozialdemokraten einsperrten, habe ich geschwiegen; ich war ja kein Sozialdemokrat.
Als sie die Gewerkschafter holten, habe ich geschwiegen; ich war ja kein Gewerkschafter.
Als sie mich holten, gab es keinen mehr, der protestieren konnte.“
Bak komünistler, sosyal demokrat ve sendikacılar var bu sözlerde. Ama asıl kurban Yahudiler ve Romanlar’dan tek laf yok. Olamaz da zaten. Çünkü bu zat bu görüşünü (bakıyorum yine yanlış sulara kürek salmışsın) kanlı Hitler faşizmi ve yaşanan savaş sırasında söylememiştir. Bunu söylemek için büyük bir ihtimalle senin baban ya da amcanın Gastarbeiter olarak Almanya’ya gelip çalıştığı, Almanya’nın kalkınarak yeniden güçlü bir ülke olduğu 1974 yılını beklemiştir. Zaten o yıllarda da ne komünist kalmıştı ne de Yahudiler. Ne legali, ne de illegali. Olmayan bir şey üzerine konuşmanın da kimseye zararı yoktu ne de olsa.
Hacı, ek bilgi vereyim sana. Senin dediğin bu papaz var ya, gençliğinde askeri okula başlıyor. Denizci subayı oluyor, sayısız savaşa katılıyor, onlarca yük ve sivil yolcu gemisi batırıyor. Çok beğenmiş olacaklar ki onur madalyası takıyorlar çelik göğsüne ve o da aktif bir Nasyonalist olduğunu her fırsatta ıspatlıyor. Almanya’da 20. yüzyılın ilk çeyreğinde gelişen sosyalist harekete karşı mücadele ediyor ve ayaklanmanın kanla bastırılmasında görev alıyor. Ailesinin tümü evangelik rahib ya da rahibe olduğundan o da askeri-papaz oluyor. Sonra Hitler’le kilisenin konum ve yetkisi konusunda fikir ayrılığı yaşıyor ve daha kristallnacht yaşanmadan 1937 yılında gözaltına alınıyor. Yani faşizmin „cicim ayları“nda. Gözaltındayken 2. Dünya Savası başlıyor ve bu arkadaş savaşa katılmak için Hitler’den izin istiyor. Hitler de „şimdilik bele hacı“ deyip hadi yine kontrolümde olacağın Toplama Kampı’na git diyor.
Savaş bittikten sonra da biraz solcu, insan hakları savunucusu ve savaş karşıtı oluyor. Tabi iş işten geçtikten sonra.
Bak nerden nereye getirdin beni. Ama aslında farkında olmadan doğru bir çağrışım yaptın. Sen de „bu bayraklı“, „bu aşırı“, „bu illegal“ deyip herkesi „arka sıraya“ al, imanlarını gevret; bu arada kanlı diktatör her türlü katliamı gerçekleştirsin; sen de 30 sene sonra çık (tabi şansın yaver gider de kurtulursan) tatlı su balığı olarak özeleştirini ver. Papaz gibi yap Hacı! Ne de olsa o bolluk ve refah düzeninde süzgeç beyinli olduğumuz için unutmuş oluruz, seni ellerimiz patlayana kadar zılgıtlar eşliğinde alkışlarız.
TUNCAY DOĞAN
Köln, 14 Kasım 2016