Toplumsal olarak bir beyin travması ve psikolojik travma içinde bulunduğumuzu kabul etmez isek te maalesef durumumuz budur.
Evet bu ahval üzere olarak hepimize günaydın demek ve bol oksijenli bol saksı kutusu ( beynimizi ) olmayan hamallığını boşuna yapmayacağımız beyinler taşıma umudu ile selamlar diliyorum.
Yazımı sakın kişiselleştirmeyin çünkü bu psikolojiye kendimiz isteyerek birazda izlenen tedbir ve politikaların dayatması sonucunda düştüğümüz ve bu durumu da içselleştirerek
"AMAN BOŞ VER..” anlayışının hakim olması sonucu biz istedik ve yapıyoruz.
Dayatma Hakimiyeti ile bayağılaştığımız için (öz eleştiri, kendimde dahil olmak üzere ) hayatın gerçeklerinden yüzleşme korkusu, baskı , eziyet, horlanma, dışlanma korkusu ile yaşamaktan ise Lunpen bol bol fenomenlik yaparak, kalça bacak paylaşarak, veya beğeni
yaparak,kendi gerçeğimizden kurtulacağımızı ve hayatın bu şekilde daha rahat ve güzel olacağını maalesef kendimizi kandırarak kabul edip yaşıyoruz veya yaşadığımızı sanıyoruz...
Genel de Dünyada, özelde de Ülkemizde içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel, bilimsel yaraları görmezden gelmek, acılarımız ve yokluklarımızı kendi iç karanlıklarımıza gömerek yaşamak ve tüm bunlara rağmen yaşamak zorunda olduğumuz içinde, vurdum duymaz, aman sendeci olmak, diğer yandan da
Demokrat, aydın, Dindar, vatan sever olduğumuzu da unutmadan sus pus veya Yalaka olmayı isteyerek yapmıyor muyuz..?
Ölmekten, red edilmek, horlanmak, katledilmek , içeri tıkılmaktan ise, bana ( hak etmediğimiz ) bedava gelirler ,üçlü- Beşli mali destekler makamlar sağlanarak yaşamak daha cazip gelmekte ve bununla beraber kendimizden sonrakiler nasıl olacak nasıl bir gelecek bırakacağız veya bırakmalıyım düşünce baskısı altında olmadan günü kurtarmak ve günü doya doya, baldır bacak,kalça, göğüs şow fotolarını beğeniler yaparak ve TV ler önününde , salakça saçma sapan programlar izleyerek vakit öldürmek daha rahat ve sorumsuz olmak ( başımıza bela açmadığı için ) zaman geçirmek ooohhhh ne ala İstanbul.. Dünya bize güzel..
Tüm bunlara rağmen, kaç kişimiz gerek sosyal medyada gerek, sitelerde ve gerekse görsel alanlarda sorumluluk bilinci ile hareket ederek yazılanları okuyor, takip ediyor, sorguluyor ve eleştiriyoruz.
Durun ben bir tahminde bulunayım.
Sosyal medya takipçilerinin % 0.001 i dersem yalan mı olur..?
Evlerde pandemi dönemlerinde kös kös oturarak TV başlarında saçma sapan dizi ve Program izleyenlere gelince bu Vatandaşlarımızın kaçta kaçı seçici olabiliyor sizce.
Ben burada bir tahminde bulunmaktan imtina ediyorum..!
Bir toplumu, bir kültürü, bir Devleti yok etmek için artık eskisi gibi silaha kılıca yada içten çürütmek için para harcamaya satın almaya gerek yok, Koy karşılarına TV ve Bilgisayarı eğitimden uzaklaştır, Bilgisayar oyunları, saçma sapan TV programları ve bol bol fenomen kalça salça fotoları tamam işte .
Ne demişti Sayın Profesörlerden biri “ BİZ TOPLUMDAKİ CAHİLLERİN FERASETİNE GÜVENİYORUZ “ Cehalet derken elbette Hiç okuma yazmasi olmayan okul görmeyen dir .
Ancak
( Sorgulamayan, Koyun gibi yaşayan Muhtaçlığı ve beklentiyi kendilerine şiar edinen her kesim için geçerli kavramdır )sadece bunlar değil aynı zamanda sürüsü yani daha açık bir ifade ile “ bizim onlara çobanlık yapabileceğimiz davar sürüsüne ihtiyacımız var demek istenilen tamda budur.
Sevgili gençlik , tüm okurlar ve ülkem insanları, fikriniz zikriniz ne olursa olsun, inancınız diliniz ne olursa olsun lütfen okuyun ve sorgulayın..
Aşk ile kalın ama Bikini ile olmayın…!!!