Deneklere, çocuklarının din eğitimini nereden almalarını tercih edecekleri soruldu, 'aile' diyenler yüzde 44.2, 'Kuran kursları' diyenler yüzde 26.1 çıktı. Soruya 'okul' karşılığını verenlerin oranı yüzde 19.7 iken, okullar arasında imam hatip liselerini tercih edenlerin oranı yüzde 5.9 düzeyinde kaldı
Gündelik yaşamda Din, Laiklik ve Türban - 6
Milliyet için KONDA tarafından yapılan araştırmada, siyaset başta olmak üzere her düzeyde şiddetli tartışmalara yol açan, dava konusu olup AİHM'ye kadar giden din ve ahlak eğitimi de incelendi. Deneklerin, din eğitimini ne kadar öncelikli gördüklerini, nerede verilmesi istediklerini ortaya çıkaracak sorular yöneltildi.
Çocuklarının din eğitimini nereden almalarını tercih edecekleri sorusuna, "aile" diyenler yüzde 44.2, "Kuran kursları" diyenler yüzde 26.1, "okul" karşılığını verenler yüzde 19.7 oranında bulunuyor. Bu konuda imam hatip okullarını tercih edenlerin oranı yüzde 5.9 düzeyinde.
Din eğitimi ilk tercih
Hepsi ücretsiz olsa, kızlarını yaz tatilinde hangi eğitime göndermeyi tercih edecekleri sorulduğunda, kızı için kuran kursunu tercih edenler yüzde 46.6, yabancı dil kursunu tercih edenler yüzde 24.7 oranıyla ilk iki sırada. Daha sonra yüzde 11.6 oranıyla yaz okulu, yüzde 10.8 oranıyla biçki dikiş kursu, yüzde 6.3 oranıyla spor okulu tercih ediliyor.
Hepsi ücretsiz olsa, oğlunu yaz tatilinde hangi eğitime göndermeyi tercih edecekleri sorulduğunda, kızları için olan tercihleriyle benzer olarak kuran kursunu tercih edenler yüzde 39.3, yabancı dil kursunu tercih edenler yüzde 21.8 oranıyla ilk iki sırada. Daha sonra yüzde 14 oranıyla spor okulu, yüzde 13.8 oranıyla çıraklık meslek eğitimine, yüzde 11.1 oranıyla yaz okulu tercih ediliyor.
İlk tercih 'gelenek ve göreneklere bağlılık'
Aileler için öncelikler
Aileler için öncelikleri belirlemek amacıyla deneklere seçenekler okundu ve iki yanıt istendi. Ailesi ve kendisi için hangi özellikleri tercih edeceği sorulduğunda, "gelenek, göreneklere bağlılık" yüzde 55.4, "dini değerlere bağlılık" yüzde 51.6, "çevrenin itibarı, saygısı" yüzde 48.4'le en çok tercih edilenler olarak öne çıktı. "İş hayatında başarı" yüzde 18.1, "modern, çağdaş aile olmak" yüzde 17.6 oranlarıyla gerilerde söylenirken, "maddi servet" yüzde 5.4 oranıyla en az söylenen oldu.
'Dürüstlük' ilk, 'namuslu olmak' ikinci sırada
Kızları için öncelikler
"İyi bir anne baba kızlarına en çok hangi iki meziyeti kazandırmalıdır?" sorusunda, "dürüstlük" (yüzde 48) ve "namuslu olma" (yüzde 47.1) söylendi. Daha sonra, "dini vecibelerini yerine getirme" (yüzde 31.8), "vatana, millete bağlılık" (yüzde 19.6), "çalışkanlık" (yüzde 14.9), "hakkını arayabilme" (yüzde 14.9) yanıtları geldi.
Türban farkı böyle belirlendi
Deneklere, 'Siz veya eşiniz sokağa çıkarken başını örtüyor mu?' diye sorulup seçenekler sunuldu, yüzde 16.2'si 'türban' cevabını seçti. Örtüsüne 'başörtüsü' veya 'yemeni' diyenlerle 'türban' diyenlerin diğer konularla ilgili yanıtları incelenip farklara bakıldı, türbanın daha çok siyasi tercihe dayandığı görüldü
Pazartesi gününden beri sonuçları yayımlanan araştırmamızla ilgili en sık dillendirilen eleştirilerden biri; türbanı, başörtüsünden, yemeniden farklı bir örtünme biçimi olarak ele almamız ve türbanın siyasi bir simge olduğuna, farklı bir yaşam tarzına işaret ettiğine dair değerlendirmemiz oldu.
KONDA olarak bu noktada öncelikle, ne şekilde örtündüklerini deneklerin kendilerinin belirttiklerini tekrar vurgulama ihtiyacı duyuyoruz. Deneklere "Siz veya eşiniz sokağa çıkarken başını örtüyor mu?" sorusu sorulduktan sonra seçenekler sunuldu ve deneklerin yüzde 16.2'si "türban" cevabını kendileri seçti.
Türkiye insanı değişiyor
Türban kullananlardaki artış ve farklı siyasi meselelere bakışları ise bizce toplumumuzun değişme dinamikleri ile ilgili önemli bir damara işaret ediyor. Bu değişimi korkmadan ve ezberlerimize sığınmadan anlamaya çalışmamız, tek bir araştırmayla toplum yapısıyla ilgili kesin sonuçlara varılabileceği yanılgısına düşmememiz, aksine, toplumdaki değişimi anlamamıza nasıl bir katkısı olabileceğini tartışmamız gerekiyor.
Böylelikle, araştırma bulguları üzerinden vardığımız birkaç tespitle bulguları daha geniş bir çerçeveye oturtabilir, yarın yayımlanacak olan değerlendirmemizde olduğu gibi, siyaset açısından ne ifade ettiğini anlamaya çalışabiliriz.
Kaldı ki, Türkiye insanı değişmekte, hem sorunlarımızın karakteri eski tanımlarından çıkarak çok katmanlı, çok boyutlu, çok unsurlu karmaşık hale gelmektedir. Bu tip araştırmaların bu çok boyutlu karmaşıklığı, bir bulguyla, bir cümleyle tanımlamaya yetmeyeceği açıktır.
Türban siyasi bir tercih
İlk olarak, türbanın tanımıyla ilgili, kimin hangi örtünme şekline başörtüsü, hangisine türban dediği veya demeye hakkı olduğu ile ilgili tartışmaları bir kenara bıraktığımızda, kendi örtünme biçimine başörtüsü veya yemeni adını vermeyi tercih edenlerle, türban adını vermeyi tercih edenleri incelediğimizde, farklı karakterlere sahip oldukları görülüyor. Deneklerin yaşı azaldıkça, eğitimi arttıkça ve geliri arttıkça başörtüsü kullananlarının azaldığı, buna karşılık örtünmeyenlerin ise arttığı görülüyor. Halbuki, tüm yaş, eğitim ve gelir gruplarında türban kullananların oranı birbirine oldukça yakın kalıyor.
Benzer şekilde, üniversitede türban yasağı, üniversite eğitimi ile örtünme arasındaki tercih, türbanın laiklik karşıtlığının simgesi olup olmadığı ve devlet memuru kadınların kapanması gibi siyasi konuların her birinde başörtüsü kullananlarla türban kullananlar arasında yüzde 5'le yüzde 18 arasında değişen oranlarda farklı görüş belirtenler var. Bu farkların işaret ettiği en önemli ayrılık ise baş örtüsü daha çok gelenekselliğe dayanırken, türbanın siyasi bir tercihe dayanmasıdır.
Tehlike olarak görmek gerekmiyor
Bu siyasi dayanağı illa tehlike olarak görmek gerekmiyor. Aksine, belli bir dünya görüşünün, kimlik talebinin siyasi hayatta yer bulması, bundan önceki yorumlarımızda da belirttiğimiz gibi, ülkemiz siyasi hayatını zenginleştirecektir.
Önemli olan, toplumdaki değişimin sayısız göstergesinden biri olan türbanı, temsil ettiği siyasileşmeyi, muhafazakârlık kavramının günümüzde ne ifade ettiğini, neye işaret ettiğini doğru anlamak, tüm örtünme biçimlerine aynı değeri atfederek geçiştirmemek, türbanla simgeleşen kimlik taleplerinin, şu ankinden farklı bir siyaset hayatı öneren bu dayanağın demokrasiyle nasıl, ne şekilde örtüşebileceğini, demokratik bir toplum olmamıza nasıl bir katkı sağlayabileceğini anlamaktır.
DÜZELTME
5 Aralık Çarşamba günü yayımlanan bölümde "Örtünmeye göre ibadet alışkanlıkları" grafiğinde, cuma namazına gidenler, kendisi başörtüsü, türban, çarşaf ve peçe kullanan kadınların değil, eşi bu şekillerde örtünen erkeklerin alışkanlıkları ile ilgili oranları belirtmektedir. Düzeltir, özür dileriz.
MİLLİYET - 8 Aralık 2007