Türban Türkiye'de önemli tartışma konusu olmaya devam ediyor. Toplumun 14.9'unun "Türban kullananlar bu örtüyle siyasi eğilimlerini gösteriyor", yüzde 4.6'sının "Siyasi kimliklerini gösteriyor" diye düşünmesi, bunun ana nedeni olarak ortaya çıkıyor
Gündelik yaşamda din, laiklik ve türban - 2
TARHAN ERDEM
ÖZGÜRLÜK VE LAİKLİK
Bu ülkede yaşayanların önemli bir çoğunluğu namaz kılmakta ve oruç tutmaktadır. Hiçbir araştırmada bu ibadetin engellendiğini gösteren bulgu görülmemiştir. Sadece bu bile, ülkemizdeki inanç özgürlüğünün, namaz kılanların ve oruç tutanların ibadet özgürlüğü olarak anlaşılmaması gerektiğini göstermektedir. Türkiye için ibadet özgürlüğü, Sünni mezhebine bağlı olanlara özgürlük sağlamak değil, bu inancın dışındakilere ve ateistlere ayrımcılık yapılmasının önlenmesidir, Sünni olmayanların ya da Sünni olup da ibadetini eksik bırakanların baskı duygusuna kapılmamalarını sağlamaktır.
Bu özgürlükle laikliği birlikte düşünmeliyiz. Laiklik, Sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşmasında söylediği gibi, insanların inançlarının gereği gibi yaşamaları değil, toplum yaşamına inançların etkili olmamasıdır. Laik toplumda, toplumsal kurallar düzenlenir ve uygulanırken inançlar belirleyici değildir. Halkımızın yaşadığı uzun deneylerin kazanımı laiklik anlayışını tanımlamıştır. Bu tanıma göre laik devlet, bazı özgürlüklere güvence verecek kurallar geliştirmek yerine, bir inanca sahip olanların diğerlerine baskısını önlemeli, sınırlamalıdır.
Laiklik ve inanç özgürlüğü içinde bulunduğumuz yeni anayasa tartışmalarının en önemli konu başlığı olacaktır.
Bu konuyu, siyasal hayatımıza hakim önyargılara ve ezberlere hapsetmemeliyiz.
Bu araştırma bulguları bence, halkımızın bu konuda da soğukkanlılıkla gerçekten özgürlükçü tarafta bulunduğunu göstermektedir. Siyaset adamlarımız, bağnaz ve sesi yüksek çıkan azınlıkla birlik olmak yerine, çoğunluğun akılcı tarafında olmalıdırlar.
Ne zamandır başlarını örtüyorlar?
Milliyet için 41 il, 171 ilçedeki 298 mahalle ve köyde 2 bin 639'u kadın, 2 bin 650'si erkek olmak üzere toplam 5289 kişiyle görüşülerek yapılan araştırma, yaş ve örtünme ilişkisi, örtünme nedenleri, üniversite ve türban konularında önemli veriler ortaya koyuyor. "Ne zamandan beridir örtünüyorsunuz?" sorusunun yanıtı da dünkü yayımladığımız bölümde bir başka şekilde belirtildiği gibi, başını örtmede evliliğin önemli etkenler arasında bulunduğunu ortaya okuyor.
Araştırmaya göre, başını örtenlerin yüzde 59.9'u evlenmeden önceden beri başını örttüğünü söylerken, yüzde 13.2'si evlendikten sonra yüzde 1.8'i yaşadığı çevre değişince, yüzde 25'i ise "yaşı kemale erince" başını örtmeye başladığını söylüyor.
Başörtüsü kullananların yüzde 60.9'u, türban kullananların yüzde 58.2'si evlenmeden önceden beri başını örttüğünü söylüyor. Evlendikten sonra başını örtmeye başlama en yüksek oranda baş örtüsü kullananlarda (yüzde 14.6), yaşadığı çevre değişince başını örtme en yüksek oranda türban kullananlar arasında (yüzde 2) görülüyor.
Niçin örtüyorlar?
Başlarını örtme gerekçeleri sorulduğunda, dini inançları gereği örtünme yüzde 73, gelenek ve göreneklere uyma nedeniyle örtünme yüzde 13.7'lik oranla ilk iki sırada söylenen gerekçeler olarak ortaya çıkıyor. Daha sonra başını örtme gerekçesi olarak sırasıyla alışkanlık (yüzde 4.6), bulundukları çevreye uymak (yüzde 3.1), aile büyüklerinin isteği (yüzde 2.9) ve eşinin isteği (yüzde 2.7) söyleniyor. Sonuçlar 2003 araştırmasıyla kıyaslandığında, her iki araştırmada da gerekçelendirme aynı. Denekler "dini inançları gereği ve gelenek-göreneklere uyarak" örtündüklerini söylüyor.
Araştırma, örtünme biçimiyle örtünme gerekçeleri arasındaki ilişki bakımından da önemli sonuçlar ortaya koyuyor. Örtünme biçimlerine göre örtünme gerekçelerine bakıldığında, başörtüsü kullananların yüzde 72.7'si dini inanç, yüzde 14.5 gelenek görenekleri dolayısıyla örtündüklerini söylüyor. Türban kullananlarda ise dini inanç gerekçesi tüm gruplar içinde en yüksek oranda (yüzde 89) çıkarken, gelenek görenek gerekçesi yüzde 4.8 oranında söyleniyor.
Başörtüsü, yemeni kullananlarda gelenek ve göreneklere uyma arzusu önemli bir yer tutarken, türban kullananların ve çarşaf-peçe kullananların çok önemli bir kısmı dini inançlarını gerekçe olarak gösteriyor. Bu bölümde öne çıkan bir başka nokta, örtünmede "eş" faktörü. Üniversite mezunları arasında bunun yüksek oranda çıkması daha da dikkat çekici.
Örtünme gerekçelerine denekleri eğitim kümelerine ayırarak bakıldığında, lise altı eğitimli kadınlarda örtünme gerekçesi (başını örtenlerin oranı yüzde 75) dini inanç ve gelenekler iken, üniversite mezunu kadınlarda örtünme gerekçesi din ve eşinin isteği. Üniversite mezunu kadınlarda (örtünme oranı yüzde 27) yüzde 10 dolayında eşinin isteği ile örtünme ilginç bir bulgu olarak görünüyor.
Başörtüsü yerine neden türban?
"Başörtüsü yerine neden türban?" sorusuna verilen yanıtlar, iki önemli noktayı öne çıkarıyor. İlki, azımsanmayacak oranda bir kesimin, "türbanın siyasi eğilimi gösterdiğine" inanması. İkincisi, az bir kesimde de olsa türbanın "namus göstergesi" ve "kendini koruma" aracı olarak görülmesi.
Türban kullananların başörtüsü yerine neden türbanı tercih ettikleri sorulduğunda, tüm deneklerin yüzde 68'i "İslamın emrine uyduklarını", yüzde 14.9'ü "siyasi eğilimlerini gösterdiklerini" söylüyor. Türban gerekçesi olarak daha sonra sırasıyla "çevreyle uyum" (yüzde 7.4), "kimliklerini göstermek" (yüzde 4.6), "namuslu olduklarını göstermek" (yüzde 3.1) ve "kendini korumak" (yüzde 2.1) söyleniyor.
"Başörtüsünden farklı olarak türban takmanın anlamı" üzerine cevaplara bakıldığında, İslam'ın emri olarak örtünmelerinin yanı sıra siyasi eğilimlerini gösterdikleri kanısı da oldukça yaygın.
Örtünme biçimi ve "neden özel olarak türban" gerekçelendirmelerine eğitim kümeleri üzerinden bakıldığında, türban kullananların tüm gruplarda en yüksek oranda İslam'ın emrine uyduklarını vurgulamaları dikkat çekici. Örtünmeyenlerde ise türban kullananların siyasi eğilimlerini gösterdikleri algısı önemli yer tutuyor. "Niçin örtünüyorlar?" ve "Neyi göstermiş oluyorlar?" sorularının cevaplarına beraberce bakıldığında, başörtüsü kullananlar, dini kurallara uymak kadar diğer nedenleri de çeşitli oranlarda söylüyorlar. Türban kullananların çok önemli bir kısmı İslamın emri gerekçesini söylerken gelenek göreneklere uymak gerekçesini ise hemen hemen hiç söylemiyor.
Devlet memurlarına örtünme
'Memur isterse başını örtebilmeli' diyenlerin oranı arttı
Araştırmayla örtünme ve devlet (resmi) dairelerinde çalışanların durumuna bakış konusunda çok önemli bir değişim olduğu ortaya kondu. Devlet dairelerindeki kadınların başlarını örtüp örtmemeleri konusunda deneklerin yüzde 19.4'ü "tümünün başı açık olsun" fikrinde iken, yüzde 68.9'u "İsteyen başını örtebilsin", yüzde 5.8'i "Tümünün başı kapalı olsun" dedi.
Buna göre, devlet memuru kadınların başlarının tümünün açık olması fikrinde, 2003 araştırmasına göre ciddi oranda azalma var. "Devlet memuru kadınların tümünün başı açık olmalıdır" diyenler 2003 araştırmasında yüzde 37.4 iken, 2007 araştırmasında azımsanmayacak oranda düşmüş durumda. Dikkat çekici bir nokta, yüzde 5.8 oranındaki bir kesimin devlet memuru kadınların tümünün başının kapalı olması gerektiğini söylemesi oldu. Türban kullananların yüzde 10'u, çarşaf kullananların yüzde 19'u tüm memurların başının kapalı olmasından yana görüş belirtti. Başını örtmeyenlerin yarıya yakını da memurlardan isteyenlerin başını örtebileceğini söyledi.
Önemli bir ayrıntı daha: Din ile ilişkisi yoğunlaştıkça devlet memurlarının başının kapalı olması fikri artıyor ve koyu dindarların (sofu) yüzde 14.9'u, dindarların yüzde 6'sı "Tüm memurların başı kapalı olsun" diyor.
Üniversitede türban yasağı
Araştırmada, hem siyasette hem de toplum genelinde sert tartışma ve gerilim yaratan konulardan üniversitelerdeki türban yasağı da ele alındı. Bu konuda en önemli bulgu, yasağa bakışın fazla değişmediği oldu. Üniversitelerdeki türban yasağının konusundaki kanaatleri sorulduğunda, deneklerin yüzde 78'i yasağın kaldırılması, yüzde 22'si yasağın devamı gerektiğini söylüyor. 2003 araştırmasıyla kıyaslandığında, üniversitelerde türban yasağı konusunda, kamuoyu kanaatinde çok önemli değişiklik olmadığı söylenebilir. 2003 araştırmasında "Türban yasağı kaldırılsın" diyenler yüzde 75.5 iken şimdi yüzde 78, yasak sürdürülsün diyenler yüzde 24.5 iken şimdi yüzde 22 oranında.
Başını örtme haline göre, türban yasağı konusundaki kanaatlerin dağılımına bakıldığında, örtmeyenlerin yüzde 55.9'u, başörtüsü kullananların yüzde 85.5'i, türban kullananların yüzde 94.3'ü, çarşaf kullananların yüzde 93.2'si yasağın kaldırılması gerektiği kanaatini taşıyor.
Doğal olarak en yüksek oranda türban kullananlar olmak üzere başını örtenlerin büyük kısmı yasağın kalkmasından yana görünüyor. Aynı şekilde dindarlık açısından kendilerini konumlandırışlarına göre de dindarlığa doğru ilerledikçe, yasağın kaldırılması fikrinde olanlar yükseliyor.
Üniversiteye gidebilmek için türbanını çıkarmayıp eğitimini bırakacağını söyleyenler yüzde 26.1 oranında. Aynı soru 18-19 Ağustos 2007 tarihli cumhurbaşkanlığı araştırmasında da sorulmuş ve yüzde 23.4'ü türbanı için üniversite eğitiminden vazgeçebileceğini söylemişti. Araştırmaların hata payları içinde bakıldığında aynı sonuca geliniyor.
Başörtüsü kullananların yüzde 58.5'i, türban kullananların yüzde 40.6'sı, çarşaf kullananların yüzde 19.4'ü, üniversiteye devam edebilmek için türbanın çıkarılmasını onaylıyor. Tersten bir bakışla, eğitimini örtünmesi için feda etmeye en yatkın olanlar çarşaf ve peçe kullananlar. Türban kullananların yüzde 45.4'ü de türbanını çıkarmayıp üniversite eğitimini feda edebileceğini söylüyor.
Türban laiklik ilişkisine bakış
Son dört yılda görüşlerde fazla değişikliğin olmadığı bir başka konu da türban ve laiklik ilişkisine bakış. Toplumun yüzde 16.7'si türbanı laiklik karşıtlığının simgesi olarak görüyor. Türbanı laiklik karşıtlığının simgesi olarak görmeyenlerin oranı da yüzde 68.4 çıkıyor. Bu konuda toplumun genel kanaatinde 2003 araştırmasından bu tarafa çok önemli bir değişim gözlenmiyor. 2003 araştırmasında türbanı laiklik karşıtlığının simgesi olarak görenler yüzde 19.2 iken bugün yüzde 16.7, laiklik karşıtlığının simgesi olarak görmeyenler yüzde 70 iken bugün bu oran yüzde 68.4.
Başını örtmeyenlerin üçte biri (yüzde 33.9) türbanı laiklik karşıtlığının simgesi olarak görürken, başörtüsü kullananların onda biri (yüzde 10.6), türban kullananların yirmide biri (yüzde 5) bu fikre katılıyor.
Dini inanç seviyesine göre bakıldığında, inançlıların yüzde 25.8'i, dindarların yüzde 10'u, sofuların yüzde 8.2'si türbanı laiklik karşıtlığının simgesi olarak görmüyor. Kendini dini inancına göre konumlandırışı açısından da bakıldığında, dindarlık arttıkça türbanı siyasi simge olarak görme eğilimi azalıyor.
MİLLİYET - 4 Aralık 2007