EMRE AKÖZ
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit'in, intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar'ın Ankara Kocatepe Camii'ndeki cenaze törenine katılması, dün basının birinci sayfasındaydı.
Olay ilginçti. Çünkü iddialara göre Ali Tatar, Uğur Yiğit'e suikast yapmayı planlayan bir grubun üyesiydi.
Cenaze törenine GK İkinci Başkan Yardımcısı Org. Bilgin Balanlı ve GK'da görevli Hava Korg. Abidin Ünal da dahil, çok sayıda amiral ve general katılması beni hiç şaşırtmadı.
Çünkü "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışı askeriyede çok güçlü.
Vahim olaylara rağmen, kamuoyu önüne çıktıklarında, sanki her şey normal akışında gidiyormuş gibi davranıyorlar.
* * *
Derken yıllar geçiyor. Yorgan gidiyor, kavga bitiyor. Anılar yazılıyor, söyleşiler yapılıyor. Öğreniyoruz ki bize "birlik" pozu kesen taraflar, meğer gırtlak gırtlağa gelmiş.
Hele GK Başkanı Org. İlker Başbuğ'un, Trabzon'da Oruç Reis Firkateyni'nden malum mesajları vermesinden sonra, bu görüntü gayet normal değil mi?
Beni asıl ilgilendiren, Ali Tatar'ın cenaze törenlerindeki bir başka yön oldu. Evet, "törenler". Yani çoğul.
Alevi olan Tatar'a iki ayrı tören yapıldı. İlk tören İstanbul'da, Karacaahmet Cemevi'ndeydi. Ankara'daki ise ikinci törendi.
Gelelim dikkatimi çeken konuya:
Ali Tatar'ın acılı eşi Nilüfer Tatar, gözyaşları içinde feryadı figan ederken, sadece savcıyı suçlamakla kalmadı, çok ilginç başka şeyler de söyledi. Okuyalım:
"Hiçbirinde gerçek belge yok. Askeriyeye komplo kuruyorlar. 10 yıldır bu komployu hazırlamışlar. Adamlarını içeriye yerleştirmişler. Dayanamadı, kabullenemedi içeri alınmayı. Alevi subayların üzerine oynuyorlar. 29 subay içeride boş yere yatıyor. Alevi subaylar içeride hep. Alevi subayları yok etmek istiyorlar."
* * *
Affedin. Bilmiyordum. Atlamışım. O tutuklu subayların çoğunluğu Alevi mi hakikaten?
Eğer öyleyse, çok acayip bir durumla karşı karşıyayız: Deniz Kuvvetleri içinde yuvalanmış olan Ergenekon şebekesi, Alevi subayları kullanmaya çalışıyor demek ki.
Buradaki "siyasi/dini" mekanizma şöyle işliyor herhalde:
Alevi inancı, kendini Sünni karşıtlığı içinde var ediyor. Yani Sünnilik, Aleviliğin 'kurucu ötekisi', 'kurucu hasmı'.
Bu sebeple Alevilerin çoğunluğu, "Sünniliğin temsilcisi" olarak gördüğü AKP'den rahatsızlık duyuyor. Hatta nefret edenler var.
Dolayısıyla AKP'yi hükümetten indirecek girişimlere olumlu gözle bakıyorlar.
Perde arkasında darbe heveslisi Ergenekoncuların olduğu cumhuriyet mitinglerine bazısı bu yüzden omuz vermişti.
Ciddi suikast planlarına, yakalanan onca silaha ve patlayıcıya rağmen, Ergenekon şebekesini yarım ağız eleştirip... Tüm kötülüklerin anası olarak hükümeti gösteren Alevi derneklerini de unutmayalım.
"Ergenekon Davası, Sünni AKP'ye yarayacak" analizini yapanlar, darbecileri yermekten kaçınıyor.
* * *
Özetle: İçinden çıktıkları bu siyasi/dini ortam, bazı Alevi subayları, entrikalara açık hale getirmiş olabilir. Ergenekon'un beyin takımı da bu potansiyelden yararlanıyordur.
Bir soru: Solun, Ergenekon şebekesine karşı niye tavır almadığı merak ediliyor. Cevabı aramaya, Sol ile Alevi kesim arasındaki bazı iç içe geçmelerden başlasak nasıl olur?
SABAH - 23 Aralık 2009