Gençlerimiz birer av, polisimiz de avcı mıdır?

GENÇLERİMİZ BİRER AV, POLİSİMİZ DE AVCI MIDIR?Fehmi SALIKŞu insanoğlu, öylesine zor bir denklem ki içinde bulunduğumuz zaman süresi,...

GENÇLERİMİZ BİRER AV, POLİSİMİZ DE AVCI MIDIR?

Fehmi SALIK

Şu insanoğlu, öylesine zor bir denklem ki içinde bulunduğumuz zaman süresi, onu çözmek için yetmiyor.

Dünyanın oluşumundan, insanın ‘hayvanlık’tan kurtuluşundan bu yana, onun belleğine kazınan bilinmeyenlerin çokluğu, bu denklemin dengesini bozuyor; gittikçe karmaşık bir duruma sokuyor onu; bu nedenle de insanoğlunun belleği kapalı bir kutu, çıkmaz bir sokak özelliğini koruyor sürekli. Zaman zaman tanık oluyoruz: İnsan’ diye tanımlanan kimi yaratıkların, kafataslarının içindekiler, ‘beyin’ olma özelliğinden çok, birkaç gramlık ‘et parçası’ndan öte, başka da bir anlam taşımıyor. Kimilerini ayakta tutan, yönlendiren bu et parçası; düşünce üretmek, yorum yapmak, yargılamak, sorgulamak yerine; bir ‘nakliye’, bir ‘teslimiyet’ aygıtı gibi görev yapıyor sadece. Ne verdilerse alıyor; ne istedilerse veriyor; ne buyurdularsa ‘olur’ diyor.

Bu tür beyin sahipliler, yeri geldiğinde daha da ileri gidiyorlar; ‘kraldan çok kralcı’ kesiliyorlar.

İnsan, şöyle bir yargıya varıyor o zaman:

Henüz baharına adımını yeni atmış bulunan, açmamış bir tomurcuk görünümünde olan, gözbebeklerinde ışıl ışıl aydınlığın şavkı yansıyan, yalım gibi parlayan delikanlıları, gözünü kırpmadan, elleri titremeden, göğsünün altında herhangi bir kaşıntı duymadan öldürebilen bir varlığı, hangi kalem, hangi dil, hangi beyin tanımlayabilir?

Bu nasıl bir görev anlayışıdır ki efendilerinin saltanatı uğruna bu genç fidanları, acımasızca tırpanlayıp biçebiliyor?

Bu nasıl bir gözdür ki bu denli ‘hain’ bir bakışı oluşturabiliyor?

Bu nasıl bir yürektir ki bir başkasının yüreğinin atışını durdurduğunda, yaptığından zevk alabiliyor?

Bu nasıl kokuşmuş bir beyindir ki nice genç beyinleri sopayla, copla, kurşunla, insanlığa sığmaz değişik tür işkencelerle parçalayıp öldürebiliyor?

Asıl sorumuza geliyoruz şimdi:

Gençlerimiz birer av, polisimiz de insafsız birer avcı mıdır günümüzde?

Metin Göktepe dövülerek öldürüldü.

Engin Çeber işkencede öldürüldü.

Baran Tursun, bir arkadaşıyla arabasında giderken direksiyon başında öldürüldü.

Çağdaş Gemik, o da bir arkadaşıyla motosiklette, yine polisin kurşunuyla dünyasını değiştirdi.

Evet bunlar, henüz açmadık birer tomurcuktular.

Gelecek için düşleri vardı bunların.

Bunlar gelecek için birer umuttular.

Ama siz polis efendiler, o düşleri böldünüz; o umutları yok ettiniz.

Sen Çağdaş Gemik’i öldüren polis efendi; şöyle savunuyorsun kendini:

Ayağım kaydı, tabanca patladı; Çağdaş’ın yere düştüğünü gördüm. Yanına vardığımda kafasından kanlar geliyordu; elimle bastırıp ambulansı beklemeye başladım.”

İyi biliyorum ki bu kurmaca savunmana kendin de inanmıyorsun.

Baran Tursun’un babası da sana ve seni yönlendirenlere sesleniyor şimdi:

Hep ayağınız kayınca başkaları ölüyor. Bir kez olsun, kurşun size gelmiyor. Niye kendiniz ölmüyorsunuz hiç? Yoksa sizi yetiştirenler ‘Bir gün cinayet işlerseniz böyle mi söyleyin’ diyorlar?

Hadi bakalım yanıt verin bu sorulara şimdi.

Yeter artık; bırakın şu başkası adına yaptığınız avcılığı.

Şunu hiç unutmayın: Sizi av üstüne sürenler, yeri geldiğinde avcılığınızı elinizden alıp, sizi bu kez onlar av olarak kullanacaklardır.

Tarih, bunun örnekleriyle doludur.

Ama sizin ‘tarih’ten haberiniz yok ki…

Fehmi SALIK

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy93196 = 'fehmisalik' + '@';

addy93196 = addy93196 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text93196 = 'fehmisalik' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

93196 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


Alevihaber.com - 3 Kasım 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku