Gazi Katliamı lanetlendi

Gazi Katliamı lanetlendi Gazi ve Ümraniye katliamları 13. yıl dönümlerinde Gazi Mahallesi’nde binlerce kişi tarafından protesto edildi...

Gazi Katliamı lanetlendi

Gazi ve Ümraniye katliamları 13. yıl dönümlerinde Gazi Mahallesi’nde binlerce kişi tarafından protesto edildi

12 Mart 1995 yılında 22 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan Gazi ve Ümraniye katliamlarının yıl dönümü nedeniyle anma etkinlikleri düzenlendi. Her 12 Mart’ta olduğu gibi bu yıl da anma için bir araya gelen binlerce kişi taleplerini açtıkları pankartlara ve attıkları sloganlara yansıttı.

Anmalarda katliamların sorumlularının cezalandırılması istendi. Etkinlikler sabah erken saatlerde başladı. Anma etkinliğinin ilk durağı Alibeyköy Çırçır Mahallesi’nde bulunan katliamda yaşamını yitirenlerin mezarları oldu. Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin mezarlarına karanfillerin bırakıldı. Katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri buradan Gazi Mahallesi’ne geldi. Eski Karakol Durağı’nda katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları adına açıklamada bulanan Mahmut Engin, katliamı kınayan bir konuşma yaparak sorumluların cezalandırılmasını istedi.

‘Unutmadık unutmayacağız’

Daha sonra burada toplanan binlerce kişi Gazi Cemevi’ne kadar yürüyüş düzenledi. Cemevi önünde düzenlenen açıklamaya DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in yanı sıra çok sayıda siyasi parti, kitle örgütü ve dergi çevresi katıldı. Katliamları lanetleyen esnaf, kepenklerini kapatarak anmaya destek verdi. Katliamda taranan kahvenin kapısına ise siyah bir bayrak asılarak, karanfiller bırakıldı.

Cemevi önünde ortak basın açıklamasını okuyan Sevinç Sönmez, katliamı yapanları unutmadıklarını ve unutmayacaklarını vurguladı. Daha sonra katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları kısa konuşmalar yaptı.

Katliamlarla anılan ülke

DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel Türkiye’nin katliamlarla anılan bir ülke haline getirildiğine vurgu yaptı. Çetelerin ortaya çıkarılmadığı sürece bu katliamların devam edeceğine dikkat çeken Tuncel, “Türkiye demokratikleşmediği sürece bu katliamlar devam edecek” dedi. Açıklamanın ardından katliamda yaşamlarını yitirenlerin mezarlarına kadar yürünerek mezarlara kırmızı karanfil bıraktı. Öte yandan Gazi olaylarının yıldönümü nedeniyle Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC) ise ayrı bir yürüyüş düzenledi.

Nasıl olmuştu

12 Mart 1995’te Gazi mahallesindeki 3 kahvehaneye silahlı saldırı düzenlenmiş, bir kişi ölmüş, 5 kişi de yaralanmıştı. Saldırıları protesto edenlerle polis arasında çatışma çıkmış, 3 gün süren olaylar Ümraniye’ye de sıçramıştı. Olaylarda toplam 22 kişi ölmüş, 20 polis hakkında dava açılmıştı. Polisler Adem Albayrak ve Mehmet Gündoğan toplam 4 yıl 32 ay hapis cezasına çarptırılmış, diğer polisler beraat etmişti. Aileler, suçluların cezasız kaldığı iddiasıyla AİHM’e başvurmuş, Türkiye toplam 510 bin Avro tazminat ödemeye mahkum etmişti. (İstanbul/EVRENSEL)

Katliam Meclis’te

Bu arada, DTP, “İstanbul Gazi mahallesinde, 1995 yılında meydana gelen olayların araştırılması ve olayın başlamasına neden olanların arkasındaki güçlerin ortaya çıkartılması” amacıyla Meclis araştırması açılmasını istedi. DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan önergenin gerekçesinde, 12 Mart 1995’de Gazi Mahallesi’nde yaşanan olaylarda 22 kişinin öldüğü belirtilerek, aradan geçen 13 yıla rağmen bu olayların hala aydınlatılamadığa dikkat çekildi.

EVRENSEL - 13 Mart 2008

AİHM kararı uygulansın, dosya tekrar açılsın   
 
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği bundan 13 yıl önceki Gazi-Ümraniye katliamlarındaki provokasyonu hatırlatarak, AİHM kararının uygulanmasını ve Gazi dava dosyasının yeniden açılmasını istedi.

İstanbul Gazi Mahallesi'nde, 13 yıl önce, 12-13 Mart 1995 tarihlerinde daha önce Kahramanmaraş’ta, Çorum’da, Balgat’ta, Piyangotepe’de Sivas-Madımak’ta yaşatılan katliamların bir benzerinin daha, herkesin gözü önünde bizzat devletin güvenlik güçleri tarafından yapıldığını belirten Pir Sultan Abdal Kültür Derneği genel başkanı Kazım Genç, Gazi ve Ümraniye katliamlarının planlı, programlı ve toplumu birbirine düşürmek amacı ile gerçekleştirilmiş provokasyon ağırlıklı kanlı eylemler olduğunun altını çizdi.

"Göstermelik yargılamanın dışında, bu güne değin, Gazi ve Ümraniye olaylarının arkasındaki gerçek sorumlulara yönelik hiçbir soruşturmanın yapılmamış olması; olaylar sırasında Susurluk uzantılarının görüntü ve fotoğraflarla görsel ve yazılı basına yansıması, Gazi olaylarının arkasındaki gerçeği kamuoyuna olduğu gibi, bizlere tekrar göstermekte ve ileri sürdüğümüz tezleri, tartışmaya yer vermeyecek şekilde doğrulamaktadır" diyen Genç, bu iki katliamın faillerinin tarafsız bir yargılama ile mahkûmiyetleri konusunda devletin objektif davranmadığını öne sürdü.

Katliamların yapıldığı yer İstanbul, Gazi-Ümraniye olmasına rağmen, davanın İstanbul’dan 1.200 km. uzaktaki Trabzon ilinde görüşülmesi ve dava sonrasında ancak iki polisin çok az cezalar almaları ve cezaların ertelenerek hiç ceza verilmemiş sonucunun yaratılmış olmasını, devletin bu işin içinde olduğunun kanıtı olarak gören Kazım Genç sözlerini şöyle sürdürdü, "Gazi olaylarının arkasındaki gerçek sorumlulara yönelik hiçbir soruşturmanın yapılmamış olması düşündürücüdür. Susurluk uzantılarının fotoğraflarla basın kanalı ile kamuoyuna yansıması, Gazi olaylarının arkasındaki gerçeğin bir parçasının fotoğrafı olduğu açıktır. Devlet güvenlik gerekçesiyle görevlilerinin katliamları yapmasına göz yumar ve katliam sanıklarını korursa, yaratılmış olan kaos ortamında güvenliği korunacak bir devletin kalmayacağını da bilmek durumunda. Bu nedenle; yasalarımızda, katliam sanıklarını korumaya yönelik düzenlemelerin ayıklanması ve katliam sanıklarının zamanaşımından yararlandırılmadan hak ettikleri cezalar ile cezalandırılmalarının hukuki zemini yaratılarak, adalet sağlanmalı".

Gazi dosyasının AİHM'nin vermiş olduğu karar doğrultusunda yeniden açılması gerektiğini savunan Kazım Genç, katliamın arkasındaki güçlerin ve dönemin İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’nün yargılanmalarının yolunun açılması gerektiğini ifade etti.

BİRGÜN - 13 Mart 2008

‘Gazi olayları araştırılsın’   
 
DTP Milletvekili Diyarbakır Milletvekili Gülten Kışanak, Gazi olaylarının araştırılması talebiyle bugün bir araştırma komisyonu kurulması önergesi vereceklerini kaydederken, Gazi Katliamı ve 12 Mart darbesinin Türkiye'yi geriye götürdüğünü belirten DTP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş da, Türkiye tarihinde darbe ve katliam gibi karanlık olayların birbirini izlediğini belirterek, "Ne zaman hak ve özgürlük talepleri yükselse, ya darbe ya da karanlık olaylarla , katliamlarla toplumsal muhalefetin bastırılmaya çalışıldığını görüyoruz" dedi.

1971 askeri darbesini toplumsal muhalefete karşı yapılmış bir darbe olarak niteleyen Demirtaş, o dönem farklı bölgelerde, değişik isimle yapılan toplumsal eylemlikleri hatırlatarak, "Gelişen sol sosyalist hareket egemenleri ürkütüyordu. Bu yüzden darbe yapıldı" dedi. Demirtaş, demokrasinin gelişmemesinin nedeninin darbeler olduğunu kaydederek, "12 Mart 12 Eylül'ü tetikledi. 12 Eylül'ün ruhu ise 28 Şubat post-modern darbesinde canlı tutulmaya çalışıldı" dedi. Demirtaş darbe, muhtıra ve siyaset alanına müdahalelerin Türkiye'yi geriye götürdüğüne işaret ederek, darbelerin milliyetçiliği körüklediğine, bir arada yaşamı zayıflattığına dikkat çekti.

Gazi Katliamı'na da değinen Demirtaş, katliamın arkasındaki güçlerin Susurluk skandalıyla ortaya çıktığını, ancak dava sürecinde faillerin korunduğunu söyledi.

Demirtaş, "Maraş, Çorum, Sivas aydınlatılmış olsaydı belki de Gazi Katliamı yaşanmayacaktı. Gazi katliamı ve Susurluk aydınlatılmadığı için, Şemdinli yaşandı. Şemdinli karartılınca ardından Hrant Dink öldürüldü, Danıştay saldırısı yaşandı" dedi. Demirtaş bu tür olayların aydınlatılması ve Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi çağrısında bulundu.
 
BİRGÜN - 13 Mart 2008

Karanfillerle andılar

12 Mart Gazi olaylarını protesto eden yaklaşık 3 bin kişi eski Karakol Durağı’ndan sloganlar eşliğinde Gazi Cemevi’ne doğru yürüyüşe geçti. Cemevi önünde yapılan basın açıklamalarının ardından grup Gazi Mezarlığı’na giderek burada yaşamını yitirenlerin mezarına karanfiller bıraktı.

Gaziosmanpaşa ve Ümraniye'de, 12 ve 15 Mart 1995 tarihleri arasında 17 kişinin hayatını kaybetmesi ve çok sayıda kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayların yıldönümünde polis mahalleye yığınak yaptı. Gazi Mahallesi'nin tüm giriş çıkışlarına arama noktası kuran polis ekipleri, araçları tek tek inceledi, sürücülerin üzerlerini arayarak kimlik kontrolü yaptı. İsmet Paşa Caddesi'nde işyerleri bulunan vatandaşların dükkanlarını açmadıkları ve kepenklerin kapalı olduğu gözlendi.

‘DARBECİLER HALKA HESAP VERECEK’

Darbe Karşıtı Platform, 12 Mart askeri darbesiyle Gazi ve Ümraniye katliamlarını protesto etti, sorumluların cezalandırılmasını istedi. Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde yapılan eyleme, Emek Partisi, Demokratik Toplum Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Platformu ve Mimarlar Odası üyeleri de destek verdi. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının fotoğraflarının bulunduğu pankartların açıldığı eylemde, “Darbeciler halka hesap verecek”, “faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı. Eylemde bir konuşma yapan Devrimci 78’liler Federasyonu Genel Başkanı Ruşen Sümbüloğlu, 12 Mart 1971’de yapılan askeri darbenin, emperyalistlerin ve yerli egemen güçlerin isteği doğrultusunda gerçekleştiğini ifade etti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kazım Genç de, 12-13 Mart 1995'te İstanbul Gazi ve Ümraniye mahallelerinde yaşananları lanetlediğini belirterek, “Katliamların arkasında bizzat devletin güvenlik güçleri var. Sorumlular açığa çıkartılmalı ve yargılanmalı” dedi.

* * *

‘12 Mart'ın sonuçlarını yaşamayı sürdürüyoruz’

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, 12 Mart'ın, Türkiye tarihinde 2 kara olayın yıldönümü olduğunu hatırlatarak, hem 12 Mart darbesinin hem de 12 Mart Gazi Mahallesi Katliamı'nın demokratikleşme sürecini sekteye uğratan, insan haklarını ayaklar altına alan dönüm noktaları olduğunu söyledi. 12 Mart darbesinin başta işçi sınıfı olmak üzere ülkenin emekçilerini, solcularını, aydınlarını, demokratlarını ezdiğini, işkencelerden geçirip cezaevlerine tıktığını belirten Görgün, 12 Mart ile ilk adımları atılan antidemokratik sistemin 12 Eylül Askeri Darbesi ile kurumlaştırıldığını vurguladı. Görgün, 37 yıl sonra bile, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkının 12 Mart'ın ve 12 Eylül'ün olumsuz sonuçlarını yaşamaya devam ettiğinin altını çizerek, "37 yıl sonra hala baskılar, işkenceler sürüyor. Faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, temel insan hakları ihlalleri devam ediyor" dedi. 12 Mart 1995’te yaşanan İstanbul Gazi Mahallesi olaylarında ise onlarca insanın katledildiğini, sorumluların cezalandırılmadığını söyleyen Görgün, bu nedenle toplumsal vicdanın kanamaya sürdüğünü belirtti.

ZEYNEP KURAY / BİRGÜN - 13 Mart 2008

Basında Aleviler Haberleri

Can Dündar: Aleviler tarih yazıyor!
Hilal Nesin’e sistematik saldırı
Alevi Kadınların ilk ve tek dergisi PELGÜZAR