Gazeteci Attila Taş: Alevileri kim asimile ediyor?

Gazeteci Attila Taş, Alevinet.com'da yazdığı "Alevileri kim asimile ediyor?" başlıklı yazısında, Alevileri sadece devletin değil, Alevi kurumlarının, bazı dedelerin de asimile et

Gazeteci Attila Taş, “Alevileri kim asimile ediyor?” başlığıyla bir yazı yazdı.

Taş, “Sistemin Aleviliği yok etmek konusunda kararlı ve tutarlı ısrarı yüzyıllardır hiç aksamadı. Yok etmeyi çağın zorunluluğundan fiili durum olan inancın kendisini, Aleviliği yok etmeye evirip, kendine benzeştirmeye çalışarak yani asimile ederek yapmaya sıvandı. Zorunlu din dersleri bunun en önemli enstrümanlarından biri idi. Bu nedenle asimilasyona itirazının da en önemli figürü oldu” dedi.

“Asimilasyon. Bu sözcük alelade bir sözcük değil elbette; son derece zararlı, ölümcül bir virüsten bahsediyoruz toplumsal yapılar için!” diyen Taş, “Asimilasyon deyip duruyoruz, devlet mi sadece, Alevileri kim asimile ediyor?” diye sordu ve örneklendirerek anlattı.

İşte Gazeteci Attila Taş’ın Alevinet.com’da yayınlanan yazısının tamamı:

“Yeni eğitim öğretim yılının başlamasına günler kala kimi Alevi kurumlarının zorunlu din derslerine itirazlarını konu edinen haberler yer aldı Alevi medyasında.

Devletin, ulusal medyanın ve görünen o ki birkaç kurum haricinde Alevi kurumlarının büyük çoğunluğunun da artık umursamadığı zorunlu din dersi itirazlarının nedeni asimilasyon kaygısı! (Bugünkü umursayamama ya da teslim olma durumu sadece devletin tutumu değil, Alevi kurumlarının geçmiş yıllardaki eylem tarzlarının da bir sonucudur; ancak bu başka bir yazının konusu.)

“ASİMİLASYON: ZARARLI, ÖLÜMCÜL BİR VİRÜS”

Asimilasyon. Bu sözcük alelade bir sözcük değil elbette; son derece zararlı, ölümcül bir virüsten bahsediyoruz toplumsal yapılar için! Yerli yerinde ve bilinçli kullanıcının elinde nükleer güce eşit bir tahribatı var kültür üzerinde. Bu gücü nedeniyle karşıtlarının da kararlı ve tahammülsüz olması; nereden gelirse gelsin dik durabilmesi gerekir, yoksa yıkım kaçınılmazdır. Ciddiyet ister.

Henüz birkaç gün önce bir cemevi başkanı zorunlu din dersleri çerçevesinde bu asimilasyon kaygısını dile getiren bir basın açıklaması yaparak, “din derslerinde çocuklarımız asimile ediliyor” endişesini dile getirdi.

Haklı mı, şüphesiz; yapılan hukuka aykırı mı, kesinlikle; bu bir insanlık suçu mu, tartışmasız!

Burada duralım ve kaseti başa saralım: Asimile ediliyoruz!

Basın açıklamasıyla asimile ediliyoruz diyerek tepkisini dile getiren başkanın başında olduğu asimilasyon karşıtı kurumun işleyişine bu ciddiyet ve kararlılığın elzemine atıf yaparak çevirelim kameramızı:

Örnek olarak cenaze erkanına* bakalım. (ki Yol’da bu isimde bir erkan yok; ancak birçok cemevi bu tabiri kullanıyor!) Sırtını canlara dönen, takke ve cüppe giyimiyle imamdan bozma bir zatın öncülüğünde insanların cemal cemale değil safa dizildiği, yarı Arapça yarı Türkçe tekbirlerle mümin, ahiret, cehennem, kıyamet, melek, sırat köprüsü gibi Alevi erkanında yeri olmayan sözcüklerden dem vurulup, ellerin göğe açıldığı, ölmenin olmadığı Alevilik’te “her canlı mutlaka ölümü tadacaktır” denilerek Yol’un ve Pirlerin öldürüldüğü, kadının alanın içine alınmadığı, sürekli tövbe dilenilen, araya da Alevi olduğu belli olsun diye 12 İmam ve Hz. Ali sözcüklerinin serpiştirildiği ne Aleviliğe ne de başka bir inanca ait olan tuhaf bir tören bu. (Bu ve benzeri yersiz, yurtsuz uygulama birçok cemevinde yapılıyor.)

“DEVLET Mİ SADECE, ALEVİLERİ ASİMİLE EDİYOR?”

Asimilasyon deyip duruyoruz, devlet mi sadece, Alevileri kim asimile ediyor?

Bu cenaze töreninin yanı sıra genel olarak Alevi kurumlarına ve kurumların geneldeki uygulamalarına çevirelim bir de kameramızı:

Felsefesinin temeli olan aklı ve bilimi hurafelere kurban ederek Aleviliği şekilden ibaret, kuru gerici, ortodoks bir inanç haline getiren; gülbenk yerine dua, can yerine mümin-mümine, canlar yerine cemaat örneğinde olduğu gibi kendi inanç dilini öldüren; cemde kadın erkeği ayıran; Arapçayı inancın anadili yapan; imsakiye ile oruç açan; cemde kadına başörtüsü dayatan; ramazanda bayramında cem yapan;  iftar yemeği veren; canlara el açtıran; daha 10 yaşına gelmemiş kız çocuklarına semahta ‘etek giy’ baskısı yapan; Aleviliği Şii misyonerlerin bastırdığı kitaplarla çocuklara öğreten bi dolu cemevi var.

Soralım tekrar, Alevileri kim asimile ediyor?

Uzayıp giden daha birçok içler acısı örnek var ortada; bir de bunları umursamayan ya da siyaseten sesini çıkarmayan ama dışarıya da “bizi asimile ediyorlar” diye sızlanıp duran dedeler ve Alevi kurumları!

Haydi elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin bu soruya; sadece devlet mi!

Gerçekten, Alevileri kim asimile ediyor?

*Cenaze: Ölü, ölmüş kimse demektir. Oysa Alevilikte ölmek yoktur, bu nedenle cenaze sözcüğü kullanılamaz. Cenaze erkanı sözcüğü de bu anlamda Yol’da bir karşılığı olmayan devşirme bir tabirdir. Israrla kullanılması niyet göstergesidir. Yol’daki karşılığı Hakk’a uğurlama erkanıdır.”

PİRHA/ İSTANBUL

Alevi Kurumlarından Haberleri

Osmanlı’dan bu yana en büyük Alevi kırımının adı; Dersim 38!
Avusturya devleti 'Aleviliği' tanıdı !
Bir 'Alevi Dede'si düşünün...
Müslüm Doğan'ın Aleviler içindeki karşılığı Çin'de devrilen bir çuval pirinç kadardır!
Alevi kadınlar mutfaktan çıkıp devrim yaptı