Felsefe Grubu, Eğitim Bakanlığı’nın felsefe grubu ders programlarını değiştirme girişimini, ‘bilim dışı boş bir çaba’ olarak değerlendirildi
Felsefeciler Derneği tarafından düzenlenen Felsefe Grubu Ders Programları Çalıştayı’nın Sonuç Bildirgesi’nde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın felsefe ders programlarını değiştirme girişimi, “antidemokratik, antipedagojik ve bilim dışı boş bir çaba” olarak nitelendirildi.
Dernek tarafından 20-21 Eylül günleri Ankara’da düzenlenen ve Talim Terbiye Kurulu’nun hazırladığı program taslaklarının, alanın uzmanı akademisyen ve eğitimciler tarafından incelendiği Felsefe Grubu Ders Programları Çalıştayı’nın Sonuç Bildirgesi yayınlandı. Programların felsefe öğretmenlerinin, üniversitelerin ilgili bölümlerinden uzmanların, eğitimle ilgili örgütlerin, veli ve öğrencilerin görüşleri alınmadan, program komisyonlarında yer alan akademisyenlerin görev yaptığı Kayseri Erciyes Üniversitesi bünyesinde yürütüldüğü belirtilen bildirgede, söz konusu üniversitede felsefe bölümü olmadığına ve program komisyonlarında felsefe, mantık, bilgi kuramı, psikoloji dersi konularında uzman akademisyenlerin yer almadığına dikkat çekildi.
Felsefe dinin emrine veriliyor
“Programlar uygulanabilirliği dikkatle hesaplanmamış, dili özensiz, imla yanlışlarıyla dolu, öğretmenleri ve öğrencileri kırtasiyecilikle uğraştıran, öğrencilerin düzeyini ilköğretim yaş grubuna indiren bir yapıdadır” denilen bildirgede, programda yoğun bir biçimde dinsel ön kabullerin bulunduğu ve programın felsefeyi dinin emrine sokan bir mantıkta hazırlandığı belirtildi. Bildirgede, “Programda 1980’lerdeki Türk-İslam sentezi modelinin ilkel bir versiyonu da göze çarpmaktadır. Ders programının temelinde olduğu iddia edilen yapılandırmacı eğitim yaklaşımı, bu haliyle felsefe dersinin muğlaklaştırılması, ortadan kaldırılması, din dersine dönüştürülmesinin aracı durumundadır” görüşüne yer verildi.
İçi boşaltılıyor
Bildirgede, Felsefe Öğretimi Programı’nda kaynakça seçiminin bilimsel ölçütlere uymadığı ve ideolojik olduğu vurgulanırken, felsefe metinlerinin ilkelden olmadığı dile getirildi. Felsefe programında filozofların ve felsefe metinlerinin yer almamasının dikkat çekici olduğu kaydedilen bildirgede, felsefe dersinin temel kazanımı olması gereken temellendirme ve gerekçeli düşünmenin programda yer almadığı ve felsefi bir dilden uzak olan bu programla felsefe dersinin içeriğinin boşaltıldığı ifade edildi. Felsefe öğretim programı taslağının bireyin özgürce olanaklarını ortaya çıkarmaya yönelik olmaktan, çok kişiyi dinsel kabullerle bezenmiş bir hedefe yöneltmeyi amaçlamadığı belirtilen bildirgede, programın bu haliyle kabul edilemez olduğuna dikkat çekildi. Psikoloji öğretim programı taslağının, psikolojinin pozitif-deneysel bir bilim olma özelliğini ortadan kaldırdığı kaydedilen bildirgede, psikoloji dersinin temel amacının psikoloji bilimini tanıtmak olduğu, hazırlanan programın ise popüler kişisel gelişim kitaplarını taklit ettiği, ancak onların düzeyine bile ulaşamadığı vurgulandı. Bildirgede, çok sayıda bilgi hatasının bulunduğu psikoloji dersi program taslağında psikoloji bilimini mutluluk aracı haline getirmek gibi amaçlara yer verilmesi, “bilimsellikten uzak garip bir yaklaşım” olarak değerlendirildi.
Tek tip insan yetiştirme
Sosyoloji öğretim programının, sosyolojinin bilim kimliğini ve metodolojisini tahrip ettiği belirtilen bildirgede, programda sosyolojiye “otoriteye bağlı, verili koşulları sorgusuz kabullenen tek tip insan yetiştirme” gibi yeni bir misyon yüklendiği ve “milli sosyoloji” vurgusunun öne çıktığı ifade edildi. Çelişkiler içeren, anlamsız ve saçma uygulama örneklerinin çokça kullanıldığı aktarılan bildirgede, diğer ders programlarda görüldüğü gibi, dinsel yönlendirmelerin sosyoloji programında bulunduğuna dikkat çekildi. Mantık dersi programının nedensiz ve sistemsiz olarak kısaltıldığı, kullanılan örneklerin örtük mesajlar içerdiği belirtilen bildirgede, programda mantığın toplumsal ve bireysel işlevleriyle ilgili anlamlı bağlar kurulamadığı dile getirildi.
Bildirgede, “Sonuç olarak, Felsefe Grubu Ders Programlarını değiştirme girişiminin, konunun uzmanlarının yer almadığı; öğretmen, öğrenci ve velilerin katılmadığı, ihtiyaçların belirlenmediği, toplumsal gerçekliğimize uygunluğunun düşünülmediği, antidemokratik, antipedagojik ve bilim dışı boş bir çaba olarak görüldüğü söylenebilir” denildi.
Ankara/EVRENSEL - 27 Eylül 2008