Fatih YAŞLI : Liberal zihniyetle hesaplaşma

Fatih YAŞLI : Liberal zihniyetle hesaplaşma   Ergenekon operasyonu, üzerinde düşünülmesi ve cevaplanması gereken çok sayıda...

Fatih YAŞLI : Liberal zihniyetle hesaplaşma
 
Ergenekon operasyonu, üzerinde düşünülmesi ve cevaplanması gereken çok sayıda soruyu barındırıyor.
 
Liberal zihniyetin, toplumsal yaşayışın hızla muhafazakârlaştırılmasına, dinselleştirilmesine herhangi bir itirazı bulunmuyor

"Kızıl Elma Hoşaf Oldu". Ergenekon operasyonunun ardından kimi çevrelerin içine girdiği halet-i ruhiyeyi herhalde en iyi Taraf gazetesinin bu manşeti anlatıyor olmalı.

Susurluk'tan bu yana adları faili meçhullerle, Jitem'le, Hrant Dink cinayetiyle, Danıştay suikastı ile ve benzeri karanlık olaylarla anılan ve birbirleriyle ilişkili oldukları aşikâr bir toplama nihayet dokunulabilmiş olmasına kuşkusuz sevinmek gerekiyor. Ancak, operasyonu, diğer politik gelişmelerden ve Türkiye'nin şu an içerisinde bulunduğu politik konjonktürden soyutlayarak değerlendirip, derin devletin tasfiyesi ya da demokratikleşme yönünde bir adım olarak görmek/göstermek liberal bir kurnazlıktan başka bir anlam taşımıyor.

Uzunca bir süredir, vesayetçi-bürokratik rejimi dönüştürüp etkisizleştirmek hedefiyle "muhafazakâr demokratlar"la bir tür ittifak içerisinde olan sol ve sağ liberaller, kıymeti kendinden menkul bir demokrasi nosyonunun meşruiyetini sağlamak adına ellerinden geleni yapıyor ve başarılı da oluyorlar. Ergenekon operasyonunu sevinç çığlıklarıyla kutlayanların, Hrant Dink'in avukatının suikastla ilgili istihbari bilgilerle ilgili olarak görevini yapmadığını iddia ettiği üst düzey emniyet görevlisinden ve bu görevlinin ilişkili olduğu cemaatten tek satır bile bahsetmemeleri üzerine düşünmek gerekmiyor mu? Ergenekon operasyonunu gerçekleştirenlerin söz konusu cemaatle olan bağlantılarının ve bu operasyonla boşaltılan alanı kimlerin dolduracağı meselesinin hiç gündeme getirilmemesini sorgulamak gerekmiyor mu?

Faşist niteliği haiz bir örgütlenmenin, dinci niteliği haiz bir başka örgütlenme lehine çökertildiğini kesinlikle bilinçli bir şekilde görmezden gelen bu liberal zihniyetle artık hesaplaşmak zorundayız.

Çünkü söz konusu zihniyet, vesayetçi-bürokratik rejimi demokratikleştireceği iddia edilen AKP iktidarının neoliberal yıkım politikalarıyla halkı giderek yoksullaştırdığını, sosyal devlet adına elde avuçta kalan ne varsa planlı programlı bir şekilde tasfiye ettiğini, bir tür sadaka devleti yarattığını ve bunun da demokrasinin önündeki en büyük engel olduğunu ısrarla görmezden geliyor.

Çünkü söz konusu zihniyetin, kamusal varlıkların sermayeye peşkeş çekilmesine ve eğitim, sağlık, sosyal güvenlik de dahil hayatın bütün alanlarının piyasanın insafına terk edilmesine herhangi bir itirazı bulunmuyor, dolayısıyla ekonominin siyasal karar alma mekanizmalarının dışına taşınmasına da. Oysa siyasetin alanının daraltılıp, ekonominin teknokratların insafına terk edilmesi ile demokrasi arasında, eğer demokrasiyi halkın belli periyodlarla sandığa gidip oy vermesi olarak görmüyorsanız, ters orantılı bir ilişki bulunuyor.

Çünkü söz konusu zihniyetin toplumsal yaşayışın hızla muhafazakârlaştırılmasına, dinselleştirilmesine ve cemaat ilişkilerinin toplumsal yaşayışın esas belirleyicisi haline gelişine herhangi bir itirazı yok. Tıpkı, liderleri ABD'de bir çiftlikte ikamet etmekte olan bir cemaatin devlet içinde kadrolaşmasına, sivil toplumu ele geçirmesine, dershaneleriyle, yurtlarıyla, evleriyle, gazeteleri ve televizyonlarıyla muazzam bir ağ yaratmış olmasına, emperyalizmle ilişkilerine, Büyük Ortadoğu Projesi'nde oynadığı role herhangi bir itirazı olmadığı gibi.

Sağdan soldan

Türban söz konusu olduğunda, meseleyi bir özgürlük ve insan hakları ihlali gibi gösterip, kadınların kamusal alana çıkarken neden başlarını örtmek zorunda olduklarını sorgulamayan bir zihniyetten söz ediyoruz. Dinin kadının özgürleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri olduğunu unutmamızı isteyen bir zihniyetten söz ediyoruz. Küçücük yaşta başı kapatılan kızların hak ve özgürlükleri konusunda tek satır yazmayan, türbanın ve dinselleştirmenin sömürüyü ve yoksulluğu nasıl katlanılır hale getirdiğini görmemizi istemeyen bir zihniyetten söz ediyoruz.

Yeni YÖK başkanı, "üniversiteler paralı olsun" dediğinde, bunu "ezber bozmak" adına ve "sol"dan meşrulaştırmaya çalışanların da bu zihniyetin hegemonik tahakkümü altında, benzer bir dille konuşuyor oluşları ise en trajik olanı. Üniversitelerin içinde bulunduğu durumu, kamusal olan her şeyin son 30 yıldaki tasfiyesi ile ilişkilendirmeyip, "zenginler burs versin yoksullar da okusun" şeklinde Kemal Unakıtan tarzı çözümler üretmek trajik değilse başka ne olabilir ki? Soldan konuşmanın, solcu olmanın, kamusal olanı, yoksullar lehine olanı, ezilenler lehine olanı savunmak anlamına geldiğini, sadece kimlikleri savunarak solda durulamayacağını ezberledik biz zamanında; bozmanın ve bozulanın içeriği umursanmaksızın fetişleştirilen ezber bozmak, trajik değilse başka ne olabilir ki?

Ömer Laçiner, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yazdığı yazıda, "Türkiye'de burjuva demokratik devrimi tamamlandı" demişti. Böylesi bir payeyi AKP'ye isnat etmenin ve böylesi bir tamamlanmışlıktan söz etmenin başlı başına bir sorun oluşu bir yana, madem ki tamamlanmış bir devrim vardır ortada, vesayetçi-bürokratik rejim çözündürülmüştür, o halde, eleştirel düşüncenin bugünkü görevi, "yeni iktidar"ı, yeni iktidar aygıtını ve ondan kaynaklanan bütün tahakküm biçimlerini karşısına almak, onla hesaplaşmaktır. "Entelektüel namus"un gerektirdiği tam da budur çünkü. İktidarın ideolojik hegemonyasına hizmet eden liberal zihniyet, bu hesaplaşmanın başlangıç noktası olarak görülebilir. Ve belki de bu hesaplaşmada en büyük yardımı bize en eski ezberlerimiz, eşitlikçilik, özgürlükçülük, kamuculuk ve aydınlanmacılık gibi en eski ezberlerimiz edecektir.

FATİH YAŞLI: Araş. gör., Ankara Üni.
3 Şubat 2008 - RADİKAL 2

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku