Adnan Oktar tarafından kaleme alanan evrim karşıtı kitapların sayısının 268 olduğu ileri sürülüyor. 'Yaratılış Atlası', Avrupa'nın pek çok ülkesinde dağıtıldı.
AKPM kararında ciddi uyarılar var: Dikkatli olmazsak, Avrupa Konseyi'nin özünü oluşturan değerler, yaratılışçı köktendincilerin doğrudan tehdidine maruz kalacaktır
Yaratılışcılık, insan hakları açısından tehdit halini alabilir. Toplumlarımız ve demokrasilerimizin geleceği için evrimin bilimsel bir teori olarak öğretilmesi şarttır
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin 'Eğitimde Yaratılışçılığın Tehlikeleri' başlıklı 1580 sayılı kararı şöyle:
1. Bu raporun amacı bir inancı sorgulamak veya onunla savaşmak değildir -inanç özgürlüğü hakkı bunun yapılmasına izin vermez. Amaç, bir inancı bilim gibi göstermeye çalışan bazı eğilimlere karşı uyarıda bulunmaktır. İnanç ile bilimi birbirinden ayırmak gerekir. Bu, bir antagonizm meselesi değildir. Bilim ve inanç bir arada var olabilmelidir. Bu, inanç ve bilimi karşı karşıya getirme meselesi de değildir, ancak inancın bilime karşı gelmesini önlemek gerekir.
2. Bazı insanlara göre yaratılış, bir dini inanç konusu olarak, hayata bir anlam verir. Ancak Parlamenterler Meclisi, yaratılışçı fikirlerin eğitim sistemlerimiz içinde yayılmasının olası zararlı etkileri ve demokrasimiz açısından sonuçları nedeniyle endişe duymaktadır. Eğer dikkatli olmazsak yaratılışçılık, Avrupa Konseyi'nin ana kaygılarından biri olan insan hakları açısından tehdit halini alabilir.
3. Türlerin doğal seleksiyon yoluyla evrimleşmesinin inkârından doğan yaratılışçılık, uzun süre boyunca neredeyse sadece Amerikalılara özgü bir fenomendi. Bugünse yaratılışçı fikirler Avrupa'ya sızmaya başladı ve yayılışları Avrupa Konseyi üyesi birçok ülkeyi olumsuz etkiler hale geldi.
4. Çoğu Hıristiyan veya Müslüman olan günümüz yaratılışçılarının birinci hedefi, eğitim. yaratılışçılar fikirlerinin okulların bilim müfredatına eklenmesini sağlamaya kararlılar. Ancak yaratılışçılık bir bilimsel disiplin olduğu iddiasında bulunamaz.
5. yaratılışçılar bazı bilgilerin bilimsel karakterini sorguluyor ve evrim teorisinin de diğerleri gibi, bir yorumdan öteye gitmediğini iddia ediyorlar. Bilim adamlarını, evrim teorisini bilimsel açıdan geçerli kılmaya yetecek kadar kanıt gösterememekle suçluyorlar. Buna karşın kendi iddialarının bilimselliğini savunuyorlar. Bunların hiçbiri objektif analize dayanabilir görüşler değildir.
6. Doğa, evrim, başlangıcımız ve evrendeki yerimize dair yerleşik bilgilere meydan okur nitelikteki düşünce modlarının büyümesine tanıklık etmekteyiz.
7. Çocuklarımızın kafasında kanaat, inanç ve ideallerle ilgili olan şeyler ile bilimle ilgili olan şeyler arasında ciddi bir karışıklık yaratılmasına dair gerçek bir risk bulunmaktadır. 'Her şey eşittir' tutumu ne kadar çekici ve hoşgörülü de görünse tehlikelidir.
8. yaratılışçılığın kendi içinde çelişen birçok yönü vardır. yaratılışçılığın en son ve en rafine versiyonu olan 'akıllı tasarım' fikri, bir dereceye kadar evrimi reddetmez. Ancak daha incelikli bir yolla akıllı tasarım, kendi yaklaşımını bilimsel gibi sunmaya çalışmaktadır ki tehlike burada yatmaktadır.
9. Meclis, bilimin temel önem taşıdığında her zaman ısrar etmiştir. Yaşam ve çalışma koşullarında kayda değer gelişmeleri mümkün kılmış olan bilim ekonomik, teknolojik ve sosyal gelişmede de oldukça önemli bir unsurdur. Evrim teorisinin ilahi vahiylerle hiçbir ilgisi yoktur, bu teori gerçeklere dayanarak inşa edilmiştir.
10. yaratılışçılık katı bilimsel kurallara dayandığını iddia eder. Oysa gerçekte yaratılışçılar üç farklı yöntem kullanır: tümüyle dogmatik savlar; bilimsel alıntıların çarpıtılarak kullanılması, bunların bazen göz alıcı fotoğraflarla sunulması; ve çoğunluğu bu konularda uzman olmayan ancak az çok tanınan bilim adamlarının desteği. yaratılışçılar bu yollarla uzman olmayanların ilgisini çekmeye çalışırlar ve bu kişilerin zihinlerine şüphe ve karmaşa tohumları ekerler.
11. Evrim, sadece insanların ve halkların evrimi gibi basite indirgenebilecek bir konu değildir. Evrim teorisinin yadsınması, toplumlarımızın gelişimi açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Tıbbi araştırmalarda AIDS gibi bulaşıcı hastalıklarla etkin şekilde mücadele etmek amacıyla sağlanan ilerlemeler, evrimin her ilkesi reddedildiği takdirde, imkânsız olacaktır. Evrim mekanizmaları anlaşılmazsa, biyoçeşitlilikteki belirgin azalmanın ve iklim değişikliğinin getirdiği risklerin de tam olarak bilincine varılamaz.
12. Modern dünyamız, önemli bir kısmı bilim ve teknolojideki gelişmelerden oluşan, uzun bir tarihe dayalıdır. Ancak bilimsel yaklaşımın hâlâ çok iyi anlaşılamamış olması, her türlü köktendincilik ve aşırılıkçılığın gelişmesini teşvik edebilir. Bilimin topyekûn reddi, hiç şüphesiz insan hakları ve sivil haklara yönelik en ciddi tehditlerden biridir.
13. Evrim teorisine karşı savaş, çoğunlukla aşırı sağ siyasi hareketlerle yakın bir ittifak içinde bulunan aşırı dinci hareketlerden kaynaklanmaktadır. yaratılışçı hareketlerin gerçek bir siyasi gücü vardır. Birçok olayda ortaya çıktığı üzere esasen yaratılışçılık savunucularından bazıları, demokrasinin yerine teokrasi getirmek istemektedir.
14. Ana tektanrılı dinlerin tüm lider temsilcileri çok daha ılımlı bir tutum benimsemiştir. Örneğin Papa Benediktus XVI, öncülü Jean-Paul II'nin yaptığı gibi, bugün bilimlerin insanlığın evrimindeki rolünü övmekte ve evrim teorisinin 'sadece bir varsayım olmakla kalmadığını' kabul etmektedir.
15. Bu nedenle toplumlarımız ve demokrasilerimizin geleceği açısından, evrimle ilgili tüm olayların bir temel bilimsel teori olarak öğretilmesi şarttır. Bu nedenle, diğer tüm teoriler gibi bilimsel araştırmalara karşı ayakta durabildiği sürece, başta bilimsel olmak üzere tüm eğitim müfredatında merkezi bir konumda yer almalıdır. Dirençli bakterilerin ortaya çıkmasını teşvik eden antibiyotiklerin reçetelerinin yazılmasından, böcek ilaçlarının aşırı kullanımı nedeniyle mutasyona uğrayan böcekler üzerinde bu ilaçların etkisini yitirmesine varıncaya kadar, evrim her yerde mevcuttur.
16. Avrupa Konseyi kültür ve din üzerinde eğitim verilmesinin önemini vurgulamıştır. İfade ve kişisel inanç özgürlükleri adına, yaratılışfikirleri de diğer her türlü teolojik pozisyon gibi kültürel ve dini eğitime bir katkı olarak sunulabilirler, ancak bilimsel saygınlık talep edemezler.
17. Bilim, entelektüel çabada yerini başka bir şeyin dolduramayacağı eğitim sağlar. Bir şeyin 'neden öyle olduğunu' açıklamaya değil, ne şekilde çalıştığını anlamaya çalışır.
18. yaratılışçıların giderek artan etkisi araştırıldığında, yaratılışçılık ile evrim arasındaki münakaşanın entelektüel tartışma sınırlarının çok ötesine gittiği görülmüştür. Eğer dikkatli olmazsak Avrupa Konseyi'nin özünü oluşturan değerler, yaratılışçı köktendincilerin doğrudan tehdidine maruz kalacaktır. Çok geç olmadan tepki göstermek, Konsey parlamenterlerinin görevlerinin bir parçasıdır.
19. Parlamento Meclisi bu nedenle üye ülkeleri, özellikle eğitim makamlarını aşağıdakileri yapmaya çağırmaktadır:
19.1. Bilimsel bilgileri savunmak ve teşvik etmek; 19.2. objektif bilimsel bilgilerin yanı sıra bilimin temelleri, tarihi, epistemolojisi ve yöntemlerinin de öğretilmesini güçlendirmek; 19.3. bilimi daha anlaşılır, daha çekici ve günümüz dünyasının gerçeklerine daha yakın kılmak; 19.4. yaratılışçılığın evrim teorisiyle eşit seviyede bir bilimsel disiplin gibi öğretilmesine karşı çıkmak ve genel olarak yaratılışçı fikirlerin din haricinde herhangi bir disiplinin parçasıymış gibi sunulmasına direnç göstermek; 19.5. evrimin okul müfredatlarında temel bir bilimsel teori olarak öğretilmesini teşvik etmek.
20. Meclis, Haziran 2006'da Avcrupa Konseyi'nin 27 Bilim Akademisi'nin evrimin öğretilmesine dair bir deklarasyonu imzalamasından memnuniyet duyar ve diğer akademileri de bu deklarasyonu imzalamaya çağırır.
AKP'li Tekelioğlu: Bu Konsey'in işi değil
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) önergeler 10 parlamenterin imzası ile verilebiliyor. Başkanlık Divanı'nın uygun bulması durumunda önerge ilgili komisyona havale ediliyor. yaratılışçılık teorisiyle ilgili bu önerge Kültür Bilim ve Eğitim Komisyonu'nda ele alındı. Önce bir raportör tayin edildi. Raportör süresi içinde raporunu hazırlamadığı için ikinci bir raportör görevlendirildi. Komisyonda önerge birkaç kez görüşüldü ve kabul edildi. Haziran ayında Genel Kurul'a geldi. Genel Kurul, raporu Komisyon'a geri gönderdi. Ancak Komisyon'da rapor bir kez daha kabul edildi.
Geçen yasama döneminde Türk milletvekilleri TBMM'deki cumhurbaşkanı seçimi ve Anayasa değişikliği çalışmaları nedeniyle Komisyon toplantılarına katılamadı. 4 Ekim'de yapılan Genel Kurul'a Türk milletvekilleri katıldı ancak konuyla ilgili konuşma yapmadı.
AKPM üyesi AKP İzmir Milletvekili Mehmet Sayım Tekelioğlu, Genel Kurul'dan önce bir komisyon toplantısı yapıldığını ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Strasbourg'da oluşu nedeniyle bu toplantıya katılamadıklarını söyledi. Tekelioğlu, "Genel Kurul'daki görüşmelerine katıldım ve böyle bir karar çıktı" dedi. Cumhurbaşkanı Gül'ün programı ile çakışır gerekçesiyle Genel Kurul'da konuşmak için de söz talep etmediklerini belirten Tekelioğlu, oylamada bulunmadığını söyledi. Tekelioğlu şöyle konuştu:
"Oylamaya katılsaydım da ret verecektim. Bana göre bu Avrupa Konseyi'nin konusu değil. Çünkü Avrupa Konseyi daha çok insan hakları, demokrasi gibi konularla ilgilenir. Ben başından beri bu konunun bir rapor haline getirilmesine de itiraz ettim. Avrupa Konseyi'nde zaten Hıristiyan Demokratlar şiddetle muhalefet ettiler. İnsanların inançları ile problemli bir rapor. Yaratıcılık, kimisi buna inanıyor. İnandıkları için bunu bir tehlike olarak sunmak inancıma göre doğru değil. Ama asıl, böyle bir konunun Avrupa Konseyi'nin işi olmadığı gerekçesiyle karşı çıkıyorum."
RADİKAL - 07/10/2007