Eşit Yurttaşlık Hakkına Dair Alevi Talepleri İçin Çözüm Önerisi -II

Eşit Yurttaşlık Hakkına Dair Alevi Talepleri İçin Çözüm Önerisi -IINamık Kemal KAYAEŞİTYURTTAŞLIK HAKKINA DAİRALEVİ TALEPLERİ...

Eşit Yurttaşlık Hakkına Dair Alevi Talepleri İçin Çözüm Önerisi -II

Namık Kemal KAYA

EŞİT
YURTTAŞLIK HAKKINA DAİR
ALEVİ TALEPLERİ İÇİN
ÇÖZÜM ÖNERİSİ -II

3) Hacı Bektaş Veli Dergahı gerçek sahiplerine teslim edilmelidir Talebi

Alevilere karşı Yavuz Sultan Selim ile başlayan baskılar Osmanlı imparatorluğunun her döneminde devam etmiştir.

Kimilerine göre İslamiyet’in özü olan Alevi - Bektaşi inancı, her nedense Hacı Bektaş Dergahı’nda olduğu gibi, hiçbir dergahının kuruluşundan itibaren camiye ve minareye ihtiyaç duymamıştır. Ancak II. Mahmut, 1826 yılında Alevilerin Serçeşmesi (Tüm Dergahların ve Alevi Bektaşi inancının bağlı bulunduğu ana dergah ve inanç yeri) olan Hacı Bektaş Dergahına minareli cami inşa ederek,  inançsal anlamda en büyük işgali gerçekleştirmiştir.  Bu işgal, hala bir utanç abidesi gibi olduğu yerde durmaktadır.

Cumhuriyetin ilanından sonra Buna karşılık, Alevi Dergahları Cumhuriyetin ilanından sonra 30 Kasım 1925 tarihinde 677 sayılı Kanun ile <<Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması>> kapsamında kapatılır.  Dolayısıyla çıkartılan bu kanunla Dergahlar kapatılır ve Alevi – Bektaşi inancı yasaklanır. Kimi dergahlar Vakıflara devredilir kimisi de kaderine terk edilir. Hacı Bektaş Dergahı Kültür Bakanlığına devredilmiş ve hala aynı statü devam etmektedir.

Bu Konuda Çözüm Şu Olmalıdır;

Hacı Bektaş Dergahı gerçek sahiplerine, Alevi – Bektaşi Kurumlarına teslim edilmelidir. Postnişin, Dede Veliyettin ULUSOY ‘dur.

Bu güne kadar yeterli derecede hizmet almayan Hacı Bektaş İlçesi, gerek yurt içinden ve gerekse yurt dışından gelecek ziyaretçileri karşılamak üzere, makro düzeyde yeniden planlanmalı ve bu konuya istinaden gerekli ekonomik destek sağlanmalıdır.

Buna bağlı olarak ilçede Hacı Bektaş Veli ismi ile Alevi Bektaşi Felsefesini anlatan bir Üniversite kurulmalı ve desteklenmelidir.

4) Alevi Köylerine yapılan camilerden vazgeçilmesi talebi

Aleviliğe ve Alevilere yönelik, XVI. Yüzyılda Yavuz Sultan Selim tarafından oluşturulan politikalar ve uygulamaları, kendisinden sonra gelen Osmanlı Padişahlarının değişmez mirası olarak kalmıştır. Bu Miras, Cumhuriyet tarihinde de devletin ve bazı hükümetlerin programlarında önceliğini korumuştur.

II. Mahmut’un 1826 yılında Alevilerin Serçeşmesi olan Hacı Bektaş Dergahına minareli cami inşa ederek,  inançsal anlamda en büyük işgali gerçekleştirmesi,  bir başlangıç olmuş ve o tarihten itibaren yeni bir asimilasyon politikası geliştirilmiştir. Serçeşme’de uygulanan cami yapılarak asimile etme politikası aynı şekilde,  Alevi köylerine zorla ve baskıyla yapılan camilere dönüşmüştür. 

Bu baskıcı politika Cumhuriyet tarihinde de aynı amaçla baskı, sindirme ve hizmet götürme taahhüdü karşılığında, Alevi Köylerine hala Cami yapılmaktadır. Bu camileri yönetmek üzere Sünni İslam anlayışını yaymak için devletin maaşlı görevlileri gönderilmektedir.

Anayasanın 5. Maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri; <<Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.>> şeklinde tanımlanmaktadır.

Yine Anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez üç maddesinden biri olan,  2. Maddesinde <<Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.>>

Ve Yine  Anayasanın 10. Maddesi olan, <<Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun  önünde eşittir.>>

Bu Konuda Çözüm Şu Olmalıdır;

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasanın 5. Maddesindeki temel amaç ve görevleri doğrultusunda davranarak yine anayasanın 2. ve 10. maddelerindeki ilkeleri baz alarak, Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığı ile sürdürdüğü bu politikalarından derhal vazgeçmelidir.

5) Devletin, Alevilere karşı uyguladığı asimilasyoncu politikalarından vazgeçmesi Talebi

XVI. Yüzyıldan itibaren Alevilere karşı sürdürülen asimilasyon politikaları cumhuriyet döneminde de devam etmektedir. Bu amaçla Alevilere yönelik, Devlet denetiminde gerek yazılı yayın organları yolu ile ve gerekse sözlü söylemler ile aleyhte kampanyalar devam etmektedir.

Devlet, Aleviler adına Alevilik inancını tanımlamaktadır. Onu tanımlarken küçümseyici ve aşağılayıcı tutumunu sürdürmektedir. Buna paralel olarak Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığı ile Aleviler ve Alevilik adına fetvalar vermektedir.

Bazı üniversitelerde güdümlü kürsüler kurarak ve bu kürsüleri finanse ederek Aleviliğe yönelik, bilinçli bir asimilasyon çabası içindedir. Bu asimilasyonun tek hedefi Alevilik inancını Sünni İslam anlayışının içinde eriterek yok etmektir.

Bu Konuda Çözüm Şu Olmalıdır;

Devlet bu uygulamalarından derhal vazgeçmelidir. Aleviler adına Aleviliği tanımlamaktan vazgeçmeli, anayasanın 10. maddesinde yazılı olan <<Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun  önünde eşittir.>> ilkelerini benimseyen bir anlayışı toplumun diğer kesimlerine de yayarak eşit yurttaşlık insan hakkına saygılı davranmalıdır.

Aleviliği asimile etmeye yönelik bazı Üniversitelerde kendi güdümünde açtığı ve finanse ettiği kürsüleri derhal kapatmalıdır. Bu imkan Hacı Bektaş ilçesinde, Hacı Bektaş Veli ismi ile kurulacak olan ve Alevi Bektaşi Felsefesini anlatan Üniversiteye verilmelidir.

Namık Kemal KAYA
Alevihaber.com - 1 Aralık 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku