Alevilerin önemli ziyaret merkezlerinden Koyun Baba Türbesi’nin yemekhanesinin mescide dönüştürülmesine yapılan itiraz, mahkeme tarafından reddedildi. Alevi örgütleri Anayasa Mahkemesi’ne gidecek.
Çorum’un Osmancık ilçesinde bulunan Koyun Baba Türbesi’nin yemekhanesi 2015 yılında müftülük tarafından mescide çevrilip imam atandı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şubesi, türbenin kendilerine devredilmesi için 2013, 2014 ve 2015’te birçok kez Tokat’taki Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ve Çorum Valiliği’ne başvuruda bulunarak hukuk mücadelesi başlattı. En son itirazları Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilen Alevi örgütleri, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacak.
BirGün Gazetesi yazarlarından Turan Eser, ‘Alevilerin Koyun Babası’ başlığıyla bir yazı kaleme alarak Alevi inancının tarihi açısından önemli bir yere sahip olan Koyun Baba’yı ve türbesini anlattı.
Eser, kaleme aldığı yazısında, Horasan’da doğmuş olan Koyun Baba’nın soyunun Hz. Ali’ye dayanmakta olduğunu, Koyun Baba’nın hayatının büyük bir kısmını Osmancık’ta Hak meydanında cem olup, talipleri ve etrafındaki abdalları eğitmekle geçirdiğini aktardı.
Yaşamını yitirdiğinde ise mezarının olduğu yerin ‘Koyun Baba’ türbesi haline getirildiğini, türbeye daha sonra devlet tarafından el konulduğunu belirtti. Eser yazısında, türbenin asıl sahibi olan Alevilerin yıllardır türbeyi geri alabilmek için nasıl mücadele verdiğinden de bahsetti.
Turan Eser’in yazısı şöyle:
“Bir adı Seyit Ali’dir. Bir adı da Koyunlu Baba. Bektaşidir, Alevidir ve yolun ehli velidir.
Çobandı ve yanında koyunları, kuzuları ve bir de köpeği vardı. Sadece koyun yetiştirmedi, doğa ile baş başa sürdürdüğü hayatında nefsini eğitti, kendisini yetiştirdi. Yol ehli olup halkının dertleriyle hemhal olup, çare arardı Koyun Baba.
Hem çobandı, hem gerçek veli. Hacı Bektaş Veli yolundaydı.
Hak meydanında cem olup, talipleri ve etrafındaki abdalları eğitti. Bugün onun adına kurulmuş türbesi ve kimliğini inkar eden devlet aklının kuşatması ve işgali altında.
Adına “Adalet” kavramı koyan AKP, “Herkesin inancına saygı duymak” ilkesine karşı, adaletsizce yaklaşmakta ve Osmancık’taki tek Alevi dergâhına tahammül etmeyip, ona da el koydu.
Osmancık’ın nüfusu 43 bin 183. Alevilerin ve Sünniler yaşadığı bu kasabada 6 bin civarında Alevi yaşıyor.
Bu ilçe 139 camiye ve Alevilerin Cemevi bildiği ama kendilerine iade edilmeyen bir de Koyun Baba Türbesi’ne sahip.
Diyanet İşleri Başkanlığı önce buraya bir imam atadı, ardından burayı ele geçirip 140’cı camiye çevirdi.
6 Bin Alevi, asırladır kendilerine ait olan Dergaha sahip olamadı. Çünkü, Çorum Osmancık’ta bulunan Koyunbaba Türbesi de, diğer Alevi dergâhları gibi, Osmanlı tarafından işgal edilmişti. Aleviler yıllardır, “Hacı Bektaşi Veli’nin fukaralarına ait” diye anılan bu mekânda, cem oldular, muhabbet edip semah döndüler.
Aleviler Osmanlı’dan beri süregelen işgal son bulsun istediler.
Bu nedenle Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şubesi, 2013 ile 2015 yılları arasından Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Çorum Valiliği’ne birkaç kez başvuru yaptı ve Koyunbaba Dergâhı-Türbesi’nin asli sahibi olan Alevilere devrini talep ettiler.
Birçok siyasal İslamcı cemaat ve tarikatın kamu mülklerini devralmasına göz yuman Diyanet “Tekke ve Zaviyeler Kanunu”nu gerekçe gösterip Alevilere, “Koyun Baba bir mezhebe değil, millete mal olmuş bir isimdir, talep milletçe dayanışma ve bütünleşme ilkelerine aykırıdır” diyerek “olmaz” dedi. Yargı, hukukun evrensel ilkelerinde tarif edilmiş “inanç özgürlüğünü” ve “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, “Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir” yönünde verdiği kararları tanımak yerine Diyanet’in mezhepçi kararına uyarak, Alevilerin aleyhine karar verdi.
Asıl gerekçe, çok inançlı ve çok kültürlü bu topraklarda, ötekileştirilen ve sistematik ayrımcılığa maruz bırakılan Alevi gerçeğinin tanınmamasıdır.
Kanunları diledikleri gibi keyfi kullanan zihniyet, düne kadar Cumhuriyet’in temel yasalarından Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu değiştirmek için Alevileri kullanmak isterken, bugünde, bu kanunu Alevilerin taleplerine karşı kalkan gibi kullanıyor. Oysa Tekke ve Zaviyeler Kanu’nu, Sünni/Hanefi mezhebinin aksine, Aleviler aleyhine kullanılmıştır. Egemen mezhebe mensup olan cemaatlere/tarikatlara ait mekânlar bir bir geri açılırken, Alevilere bu haklar verilmemiştir.
Koyun Baba Türbesi Alevilerindir.
Yüzlerce Alevi-Bektaşi dergâhından biri olan Koyunbaba Türbesi, Alevilerin inanç merkezidir. Çorumlu Aleviler “Halkımızın inanç ve ibadetlerinin yerine getirilmesi, bakım ve temizliğini yapmak” için, 2013 ile 2015 yılları arasında defalarca Tokat’taki Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ve Çorum Valiliği’ne başvurarak dergâhın iadesini talep ettiler.
Çünkü Aleviler, bu mekânda, kendi inançlarını yaşamak, kendileri hakkında üretilmiş iftiraları ve nefret söylemini boşa çıkarmak, Sünni yurttaşlara Aleviliği anlatmak ve tanıtmak istiyorlardı. Devlet ise Sünni çoğunluğun yaşadığı Osmancık’ta, savunmasız konumda olan 6 bin Aleviye, dışlama ve ötekileştirme politikasını sinsice uygulamayı tercih etti.
Alevilerin dilekçeleri dikkate alınmadı ve cevaplanmadı. Aleviler ısrar edip, beşinci dilekçeyi yazdılar. İlk dilekçe 2013, son dilekçenin tarihi ise 18 Haziran 2015’tir. Valilik, 4 yıl sonra 18 Ağustos 2017 tarihinde “Koyunbaba Türbesi mescittir ve mescide de imam atanmıştır” diyerek, devrinin mümkün olmadığını bildirmişti.
İlginç olan; dilekçelere cevap verilmeyen süre içinde, 2014’te düzenlenen bir dilekçeye istinaden Koyunbaba Dergâhı’nın Osmancık Müftülüğü’ne devredilmişti. Yani 2013 tarihli Alevi dilekçesine 2017’de olumsuz cevap verenler, 2014 tarihli Sünni dilekçeyi, 2014’te olumlu cevaplamıştı.
Özetle, AKP’nin “Alevi Açılımı”ndan cemevi yerine “Koyunbaba Camisi” çıktı!
Aleviler iade beklerken, dergâh camiye çevrilip imam atandı. Orası artık cami, Sünniler namaz kılıyor, kuran kurslarına gidiyorlar. Dergâhı camiye çevirmek, sadece bir inanç özgürlüğü ihlali değil, aynı zamanda toplumsal barışın yok edilmesiydi. Ama aldırmadılar. Kamu gücüyle ideolojik ve mezhepçi işgalden bir behis görmediler. Çünkü bu karar ile inkar edilen Aleviliktir! Farklı kimliklerin toplumsal barış içinde bir arada yaşamasıydı.
Diyanet Laiklik, İnanç Özgürlüğü Hukuku İçin Değil, Siyasal İslamcılık Lehine Çalışan Kurumdur.
Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) karara ilişkin, “milletçe dayanışma ve bütünleşme ilkelerine de uygun düşmemektedir” diye savunma yapıyor. Alevilere ait dergâha el koymak, 139 caminin olduğu ilçede, tek Alevi-Bektaşi dergâhına tahammül göstermemek, ‘milletçe dayanışma ve bütünleşme’ değil, toplumsal kutuplaştırmanın ve Aleviliği inkarın adıdır. Bu nedenle de DİB’in savunması hukuki değil, ideolojiktir.
Alevilik bu ülkenin gerçeğidir ve yok sayılamaz. İnançların, ibadet yerlerinin ve kutsal değerlerin ne olup olmadığına, karar vermek ya da belirlemek, devletin görevleri arasında değildir. DİB gibi laiklik karşıtı bir kurumun hiç değildir.
Bu dava karşısında, devlet ve yargı, laiklik ilkesi gereği tarafsız kalmamıştır. Yargı ve DİB mezhepçi karar vermiştir. Tüm resmi belgelere, kaynaklara ve Koyunbaba Dergâhı hakkında yazılmış tüm kitaplara göre, bu mekân Alevi-Bektaşi dergâhıdır. Aksini iddia eden ya da gösteren tek bir delil yoktur. Yüz yıllarca cem yapılan ve Alevi-Bektaşi erkânlarının sürdürüldüğü bu tarihi, kutsal ve kültürel mekân, DİB’den alınıp asli sahibi Alevilere verilmelidir.
DİB, Sünni/Hanefi mezhebinin örgütüdür. Alevi inancına dair bu kurumdan görüş sorulması ya da bu kurumun tanım yapma hakkı, hukuka, laikliğe ve ahlaka aykırıdır.
Koyunbaba Dergâhı, Alevi-Bektaşi toplumunun haklı ve meşru hakkıdır ve bu hukuki talep yargı tarafından kabul edilmelidir. Yargı güçlü ve çoğunluk olanın değil, haklı ve meşru olanın lehine karar vermek zorundadır.
Aleviler mescit yapılan türbe için Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor
Aleviler Koyun Baba Türbesi’nin mescide dönüştürülmesine yaptıkları itirazda yukarıda bahseldiği gibi, mahkeme tarafından reddedildi. Şimdi Alevi kurumları, laiklik, inanç özgürlüğü, eşit yurttaşlık hakkı için, tekçiliği ve devlet mezhepçiliğini dayatan karara itiraz etmek için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaktır.
Koyun Baba kendisini yetiştirmiş, halkın eğitimine ve dertlerine çare yardımcı olmaya adamış bir hoşgörü örneğidir.
Ama onun hoşgörüsünü sürdürmeye çalışan Osmancık’lı Aleviler, kendilerini, inançları, kutsal mekanlarını hoş görmeyen mezhepçi bir rejim ve mezhepçi bir Diyanet aklıyla karşı karşıyalar.
Aleviler eşit hak, eşit yurttaşlık ve eşit haklar istiyor. Çorumlu Aleviler haklı olarak; “Bu davada hepimiz gerçekten öz kardeş miyiz yoksa üvey kardeş miyiz bu soruya cevap bulunacaktır” diyor!”
(HABER MERKEZİ)