Erime

Binali İpek

"Insan hakları ile insandır "

Bunu hiç bir devlet organizasyon vs.dir, verdiği haklar olarak görmek büyük yanılgıdır.

"Hak verilmez alınır "

Bunun için her daim mücadele azmi, duruş kararlılık esastır.

Örgütlenme bunun için gereklidir..!

Avrupa Merkezli Alevi hareketinin güçlü görünmesinin en temel koşulları git gide ortadan kalkıyor nedenmi..?

Bochum, da Onbinlerce insanı 3 gün içinde bir araya getirebilen Heumarkt'ta (Köln) yüzbinleri bulan kitlesel demokratik çıkış

Kendilerini yönetici odalarına kapatan, Büro projeleri ile bürokratik davranışları ile kağıt üzerinde rakamsal övünmlere dönüştü. Demokratik güçlü çıkışların alanlara akan yüzbinlerin, heycan, istem, tepki protesto hakkını Alevi hareketine olan güvenleri törpülendi.

Biz zaten her hakkımızı almışız masalı ile adeta uyutuldu.

Sanki sorun sadece Avrupa daki hemen her toplumun bürokratik kaide kuralları yerine getirdiğinde rahatlıkla elde edebileceği demokratik insani hakların verilmesi ile sınırlı anlayışı geliştirildi.

Oysa Avrupa ve dünyadaki Alevilerin ana örgütlenme sebebi Anayurdunda doğru zeminlerde tüm demokratik haklarınıda elde etme mücadelesi olduğu adeta unutuldu.

"Bize ne Ülkeden, oradakiler yapsın "

zihniyetine teslim edildi.

Demokratîk mücadele alanlardan odalara, binalara adeta haps edildi.

Üç beş silik görüntü ile bunun gereksizdir, alanlara çıkmaya gerek yoktur, burda biz zaten meşru hakların sahibiyiz mesajı endirek topluma şırınga edildi.

Avrupa'da doğmuş büyümüş dil ve Avrupa kültürünün entegrasyon adı altında, asimilasyonuna maruz kalan mücadeleyi bürokrasi ile eşdeğer gören, Alevilerin Ülkede tarihsel ve güncel yaşadıklarından bihaber söylem ve kişilikler geliştirildi.

Kağıt üzerinde alınan, uygulama hakkı neredeyse çok ihtiyaç duyulmayan

bak bizi Alevi olarak tanıyorlar, belediyede Alevi, hastahanede Alevi bak adımız var, Hızır da tatil yapmak hakkımız var, bürokratik becerileri yeterlilik olarak sunuldu.

Bu hakların resmi olarak elde edilmesi elbette gerekli bürokratik başarıdır.

Sorun bunlar ile birlikte uyku moduna geçmekte kaynaklanmaktadır.

Geçtiğimiz aylarda AVRUPA parlementosu önünde (Strasbourgê, Fransa ) Avrupa çapında bir protesto mitinginde 80 ile 150 kişi arasında olduğu söylenen küçük bir kitle ile AVRUPA Alevi hareketinin geldiği mücadele anlayışı görsel olarak sergilendi.

Bu bile Ülkemizdeki ezilen halka ve Alevilere zulm eden Zalimlerin iktidarına karşı olan vurdumduymaz yönetici profilini görmek isteyenler için yeterince açık resim olarak tarihe geçti.

"Baştır gövdeyi götüren

Ayak menzile yetiren

Türlü maslahat bitiren

İki ele nazar eyle"

(Şah Hatayi)

[Daimi]

Şimdilerde Alevilerin kanı canı üzerinde yine Ülkede yeni entrikalar dönmekte olduğu, son eş zamanlı saldırılar ile gün gibi geliyorum demektir.

Dünyadaki gelişmeler Ülkede iktidara antidemokratik alan yaratmakta,Avrupalı iktidarlar siyasetçiler, kimse kendi çıkarlarını bir kenarda tutarak, vay Alevilerin başına bu geldi, geliyor diyeceklerini beklemesin.

Üstelik Cüppeli Ahmet, in bile rahatsız olduğu, vahabi işid propagandasının Suriye ve Arabistan, dan getirilen hocalara bizzat DİYANET eli camiilerde ile yapıldığını, burda radîkal sorunlar yaratabilecek uyarısı olduğunu 8 ile 10 milyon Suriyeli, Afgan, Tacik, mülteci nüfusun taban oluşturduğu iddiasını.. Unutmayın..!!

"Kurt dumanlı havayı sever "

Günü kurtarmak adına orda burda fotoğraf vermek yerine, gidilen yolun kurgulanan mantığın, Alevilerin mücadelesine ne kadar uzak düştüğünü, bunu örtmenin kimseye faydası olmadığını anlamak zorundayız.!

Gerek Ülkede gerek, Avrupa'da Kendi mücadele dinamiklerini törpüleyen, rahat koltuklarında, ona buna ahkam kesilen sürecin, Alevi mücadelesini umursamadan, orda durmasının bedelini Aleviler olarak herkesi olumsuz bir şekilde etkiliyeceğini bellidir.

Ülkede seçimler yaklaştıkça ortaya çıkan gidişata, Alevilerin bakmalarını diliyorum.

Avrupa'da Aleviler hangi önlemleri almalıdır.?

Tedbirler neler olabilir, artan insan hakları ihlalleri, Alevilere dönük saldırgan tehlikeli gidişatın boyutu nerelere evrilebilir.?

Bunu düşünmek, yaşama geçirmek tedbirler oluşturmak için etiket ve koltukları için riskli gördüklerine saldıran , ötekiliyen, karalayan kafalardan icazet bekleyenlerin hareket etmesini beklemekte en büyük yanılgı olacaktır.!

Kurumsal davranıyorum diyerek kurumların içini boşaltanları güdükleştirenleri yücelten, sırtını okşayanlar, faydacı küçük hesapları için davrananlar

Sahibinin sesi olarak, bu eleştiri ve tespitleri alamayacağını, aksine biz ve bizim gibi düşünen eleştirenlere yine sosyal medyada neden böyle söylüyor diyerek, karapropaganda korosuna devam edeceklerdir.

Kendi içinde bile tüzük, kaide kural emek bilmeden, hedefine koyduklarını elindeki bürokratik fırsatları düşmanca kullananların provokasyon geliştirebilenlerin Alevilerin mücadelesini anlamalarını beklemek, her halde aşırı iyi niyet olur.

Alevilerin mücadele dinamikleri emekçileri, koltuk ve makam kaygısı ile hareket etmezler.!

Egemene biat etmez, haksızlıklara her yer ve zeminde karşı durubilecek cesaret ve erdem ile hareket ederler.!

Söz ve davranışları duruşları açık şeffaf nettir..!

Entrikacı koltuk muhalefeti yapmazlar.!

Sosyalistleri, Kürtleri dövdürenler, Sarı Öküzü kurda satanlar, Düzenin Siyasal yapılarına kuyruk sallayanlar sıra kendilerine geldikçe ne dediğimizi belki anlayacaklardır.

Ama bunun ne onlara, nede onları bugün gözünde büyütenlere güce tapanlara hiç bir faydası olmayacaktır.

Aleviler Ülkede ve Dünyadaki örgütlenmelerin umutlarına özgür ve özgün geleceklerine bariyer oluşturan renkleri sararmış yönetici vs etkin noktalara yerleşen, yetersiz ama kibirli kindar kişiliklerin layık olduğu yerlerde durmaları sağlamalıdır.

Aksi halde bu davranışları, politikaları takip eden vs. sorunları sümen altına süpüren anlayışı ile egemen güçlerin hesapları ile birlikte bir ağır yük oluşturmaktadır.

Devletlerin asimilasyon çaba ve pratikleri birleşince, bu Alevilere düzenli farkında beyaz bir soykırım yaşatmaktadır.

Tarih bugünlere kör bakanları, sağır ve dilsiz olanları yazacaktır.

Aşk ile gerçeklere yürüyenlere...

Eğilmeyenlere..

Aşk ile...

Binali İpek

08.08.2022