Alevilik son dönemlerde yapılan tartışmalar ile yeniden ülke gündemine oturmuş bulunmakta. Aslında son yıllarda sık yaşanan bir gerçeklikle yeniden yüz yüzeyiz. Alevilik çeşitli vesilerle gündeme geliyor. Fakat sorunun çözümü ve tartışmaların sürekliliği sağlanamıyor.
AKP'nin muharrem orucu vesilesi ile düzenlemiş olduğu iftar yemeği Aleviliği yeniden tartışma gündemine taşıdı. Reha Çamuroğlu'nun basın açıklamasına baktığımızda bu iftar yemeğinin AKP'nin Alevilik konusunda yapacağı açılımın ve atacağı adımların ilk olduğu iddiası yer alıyor.
Bu iddialardan yola çıktığımızda AKP'nin politikalarındaki gerçeklik ve samimiyet olgusunu sorgulamak gerekir. Yapılmak istenen aleviler açısından yeni bir açılımı mı? Yoksa yeni bir asimilasyon oyunu mu? Bunu anlamak için bu sorgulamayı yapmak şarttır.
Öncelikle hemen belirtmek gerekiyor ki, düzenlenen iftar yemeğinin siyasi bir şovdan ibaret olduğu hiçbir değer ifade etmediği anlaşılmıştır. Alevi geleneklerinde yeri olmamasına rağmen düzenlenen yemeğin adının "iftar" olması, Sünnileştirme mantığının göstergesidir. Yine alevi toplumunu temsil etme yetkisi olmayan Reha Çamuroğlu üzerinden kişilere bağlı olarak yürütülen yöntemin doğru olmadığı ve kabul görmediği yemek tende anlaşılıyor.
En önemlisi de, açılım iddiasında bulunan AKP zihniyeti düşünüldüğünde açılım iddialarının boş olduğu, yeni bir Sünnileştirme ve yedekleme politikası ile yüz yüze olduğumuz anlaşılıyor.
Gerici siyasal İslamın temsilcisi olan AKP'nin zihniyeti yabancısı olmadığımız bir gerçekliktir. Bu gerçeklik Sivas'ta canlarımız diri diri yakılırken zafer naraları atanlardı. Yakanları avukatlığını yapan, belediyelerde istihdam edenlerdi. Bu gerçeklik cemevlerini cümbüş evi olarak gören Aleviliği satanizmle bir tutanlardı. Aleviler olarak bu gericilerden neyin açılımını bekleyeceğiz? Bunların bize sunacağı acı, gözyaşı ve katliamın dışında ne olabilir? Bu yüzden açık söylemek gerekiyor. AKP' nin iftar yemeği bir açılımın değil yeni bir asimilasyon politikasının adımıdır.
AKP'nin diğer bir amacı ise kendi Alevisini yaratabilme arayışıdır. Tayip Erdoğan kurmaylarına yerel seçimlerde özellikle Kızılbaşlığın sembolü olan DERSİM'i alma talimatı vermiştir. Aleviliği buradan düşürüp yedeklemek istiyor. Tüm bu çabalar bunun altyapı çalışmalarıdır. Para ve devlet imkanlarını kullanarak satın aldığı düşkün kişiler üzerinden Aleviliği içten düşürmeye çalışıyor.
AKP ve devlet samimi bir şekilde Alevilere yaklaşmak istiyorsa Alevilerin talepleri nettir. Bunlar karşılanarak inandırıcı olunabilir. Aksi takdirde bu yalanları Aleviler çok duydu.
Kemalistlerden sonra gerici siyasal İslamın da dün düşman gördüğü Alevileri bu gün kazanmak için çeşitli oyunlar oynadıkları anlaşılıyor. Ciddi bir asimilasyon tehdidi ile yüz yüzeyiz. Alevilerin ve dostlarının bu tehlikeyi görüp kendilerini gözden geçirmeleri gerekiyor.
Giderek demokrasi ve özgürlük mücadelesinden koparılarak sisteme yedeklenmeye çalışılan Aleviliğin özüne sahip çıkmak görevimizdir. Bunun içinde farklı düşünsek de sisteme yedeklenmeye ve Aleviliğin yozlaştırılmasına karşı çıkan tüm güçler ortak talepler etrafında buluşup bir yol haritası çıkarmalıyız. Yüzümüzü halkımıza dönerek halkla beraber geleceğimize sahip çıkma bilinci oluşturmalıyız.
Sonuç olarak egemenler her geçen gün yeni saldırı politikaları oluşturuyor. Bizlere düşen bu saldırı politikalarını halkımıza anlatıp onunla birlikte mücadele yürütüp, Aleviliğin özünü sahiplenmeye devam etmektir.
Hızır paşa sofrasına oturanlarla yan yana olmamız düşünülemez. Gün tarihe yeni bir not daha düşme zamanıdır. Uğursuz, lanetli Hızır paşalara Reyber'lere karşı onurun, direnişin adı olan Pir sultanlaşmak, Seyid Rızalaşmak tarihe not düşmenin adıdır.
Ergin Doğru
Demokratik Özgür Alevi Hareketi
KAYNAK : ATILIM / 30 Ocak 2008