Kemal Okuyan / sol.org.tr
Dün AKP hükümeti, 29 Mart'tan sonra kendisinden "itidal" bekleyenleri yanılttı. Neydi iddia, "oyları gözle görülür ölçüde azalan hükümet artık daha uzlaşmacı, daha dikkatli olacak, öyle aklına geleni yapmayacak"! Bu değerlendirmelerin ne kadar yanlış olduğunu daha ilk günden göstermeye çalıştık, seçim sonuçlarının AKP'yi ABD ve AB karşısında daha teslimiyetçi yapacağını yazdık.
Bu ne demekti? Bu AKP'nin halka, emekçilere, sola karşı daha da sertleşmesi demekti.
Dünkü 12. dalga sola karşı yapılmadı. Yapılmadı ama...
Türkiye'de düzen siyasetinin bir bölmesi tamamen tasfiye ediliyor. Müştemilatı ile birlikte... Burada soldan unsurlar da var, düzen siyasetiyle sol arasında gezinenler... Şu anda siyasi iktidar sola diyor ki, "bakın sizi de o müştemilata dahil ederim, beni destekleyin, bana karşı çıkmayın". Zaten bugüne kadar Ergenekon soruşturmasına en büyük meşruiyet bir kısım soldan geldi. Darbecilerin çanına ot tıkanacak, kontrgerilla tasfiye edilecekti!
Uyardık, tartıştık, denmedik laf bırakmadılar. Bir bölümünden hiç kuşkum yok, bu yolun misyonerleri. Ne yaptıklarını, kime hizmet ettiklerini biliyorlar. Bir bölüm ise, ister akıl tutulması deyin, ister basiret bağlanması, ister ideolojik tutarsızlık, "sonuna kadar gidilsin"i Ergenekon'a devrimci tavır olarak belledi. AKP'yi onaylamıyorlardı ama bazı gerçekler ortaya çıksın, işkenceciler yargılansındı. Olaya buradan bakmak gerekiyordu onlara göre, gerisinin ne önemi vardı, devletin değişik kanatları yesinlerdi birbirlerini.
İçeri alınan her general, her özel harekatçı Ergenekon'a soldan destek verenleri mutlu ediyordu. "Buna da mı karşısınız" diye laf yetiştiriyorlardı. Birkaç hafta moda oldu, sağda solda kazılar yapıldı, ortaya silahlar çıktı "gördünüz mü Gladio'nun silahlarını" deyiverdiler. "Görmedik" deyince bu kez "asit kuyularının açılması"na sardılar. "İşte Kürt düşmanları tasfiye ediliyor, çözüm istemeyenler, katiller yakayı ele veriyor"!
Tasfiye edenler kim? Yazıcıoğlu'nu demokrasi kahramanı ilan edenler. Tasfiye edenler kim? Kenan Evren'i kapılarda karşılayıp en "yüce makam"larında ağırlayanlar!
Yalçın Küçük'ün kontrgerillacı olduğunu yazanlar Yazıcıoğlu'nun kim olduğunu yazamadılar. Ve bunlar solcuydu!
"Oh oldu, iyi oldu, beter olsun"la geldiler düne ve siyasi iktidarımız akıl sınavından çakmış "sol"u bu kez vicdandan sınamaya kalkıverdi: Türkan Saylan'ı nasıl bilirdiniz?
Biraz fire verecekler... Bakın şimdiye kadar "sonuna kadar gidilsin" diyen Gencay Gürsoy başında bulunduğu meslek örgütü adına Türkan Saylan'a sahip çıkmış. Demek ki, "bu işin sonu kötü" diye düşünmeye başlamış. Bakalım diğerleri ne yapacak?
Vicdan önemlidir. Kanser tedavisi gören, yaşlı bir insanın başına gelenlerden rahatsızlık duymak, buna tepki vermek önemlidir. Ama bütün bunlar Türkiye'nin başına gelmekte olanları kavramaktan daha önemli değildir. Sol vicdan sahibi olmalıdır ama en başta akıl sahibi olmalıdır.
Bizden çıkanları dinlemiyor, küfrediyorlar. Türkiye'yi Taraf ve Zaman'dan takip ediyorlar.
O zaman bize değil, Ali Bulaç'a kulak versinler.
Dün akşam bir televizyon kanalında "çüş bu kadar da olur mu, sulanıyor bu iş" değerlendirmeleri yapılırken, büyük İslamcı demokratımız ne diyordu: "Meselenin özünü anlayalım artık". Meselenin özü şuydu:
Bir büyük akıl, ki bunun ABD olması kuvvetle muhtemeldi, başka bir Türkiye kurmaya karar vermişti. Belki on yılı alacak çok kapsamlı bir dönüşüm planı uygulamaya konuyordu. Buna kafası yatmayan, buna ikna olmayan herkes tasfiye ediliyor, etkisizleştiriliyordu.
Ali Bulaç çok açık konuştu ve işin hukuk kısmına, bazı ayrıntılara takılınmaması gerektiğini söyledi. Esas olan bu master plandı, büyük dönüşüm planı...
Sol bu kadar açık bir biçimde itiraf edileni anlamayacak kadar akılsız mı? Bu soruya yanıt vermek istemiyorum.
Vicdan sahibi mi? Onu da göreceğiz...
Büyük dönüşüm ve Ergenekon dalgaları arasındaki ilişkiye ise yarın değineceğiz.
Bırakın bugün biz de vicdanımızla baş başa kalalım.
SOL HABER - 14 Nisan 2009