Enver AYSEVER : Madımak müze olsun

Enver AYSEVER : Madımak müze olsun...‘Şeytan Ayetleri’ yayımlandığında tüm dünyada Müslümanlar ayaklanmış, İran’dan,...

Enver AYSEVER : Madımak müze olsun...

‘Şeytan Ayetleri’ yayımlandığında tüm dünyada Müslümanlar ayaklanmış, İran’dan, yazar Salman Rüşdi için ölüm fermanı çıkmıştı. Bir yazarı milyarlarca insan linç etmek istiyordu! Tüyler ürperten bu gerçek, dokunulmaz olana, tabu olana dokunmanın sonucuydu. Yazmak ve ölüm yan yanaydı!

Bir yaratıyla, kurmacayla Tanrı kelamı arasındaki farkı anlatmak ne denli güçtü imanlı kitlelere. Oysa yazarlar özgür olmak, düşündüklerini alabildiğine içtenlikle kaleme almak, söylemekle yükümlüdürler. Uygarlık ölçütü de burada konuluyordu işte! Hiçbir söze, yazıya kelepçe takılamayacağını anlayan toplumlar gelişiyor, dönüşüyor...

Güncel akış içinde bir yerlerde roman kuran, şiir söyleyen kişilerin olduğunu fark etmeyiz bile. Hatta bazı zaman yaptıkları işi, çabalarını küçümser, alaya alırız. Ama bilmeyiz ki; eğer bir yerlerde yazanlar olmasa, toplumun yapısı hepten bozulur, armoni yiter, yerini kakafoni alır! Diyeceğim; eğer bir toplum vicdan sahibi olacaksa, önce bu yazarlara gereksinimi vardır!

Madımak Müze Olsun!

Aziz Nesin şimdiki ezber bozmaya kalkışanlar gibi biri değildi. Onun içtenlikli çıkışlarının altında, toplumun salt ezberini bozmak değil, altını üstüne getirme arayışı da vardı. Tuhaftır; gerçek yurtsever olan bu aydınlar, nedense, niçinse bir türlü toplum tarafından kolaylıkla benimsenmezler.

Sivas’a giden ozan, yazar, düşünür, sanatçı topluluk içinde Aziz Nesin’in olması büyük talihti elbet. Tanrı tanımaz birinin, bir inanç etkinliğinde olması niçin, diye soranlar çıkabilir. Orada ‘Pir Sultan’ anılacaktı, dev bir heykel açılışı olacaktı ve insanlığa bir mum ışığı kadar da olsa aydınlık getiren herkesin yanında olmalıydı yazar kişi!

Üstelik sanılanın aksine, yazarlar, düşünürler arasında ast-üst ilişkisi yoktur. Tersine eşitlikçi, birbirini besleyen bir birine dayanan bir tarih anlayışından söz edilmelidir onlar için. Biri varsa, diğeri de olur. Bunu en iyi bilenlerdendir Aziz Nesin! Pir Sultan’ın nefesinin ne demek olduğunu en iyi o bilir aslında, yüreğinde en çok o hisseder. Zalim olan, hükümran olan her dönem karşıdır sanatçıya, yazara, düşünüre...

Madımak Müze Olsun!

Aziz Nesin, o gün, pek çok Alevi’nin bulunduğu oturumda konuşurken, tüm inanç gruplarını eleştirmiştir. Alevilerin de yenilenmesi gerekliliğinden söz açmış ve nihayetinde iman etmenin, gün gelip gözü kör etmeye taşıyabileceğinden dem vurmuştur. Salon ilgiyle, sevgiyle Nesin’i dinlemiş ve alkışlamıştır. Bir yazarın, ilk görevinin inandıklarını söylemek olduğunu bilmektedirler. Eğer Aziz Nesin, kürsüde özgürse, kendilerinin de özgür olacağını bilmektedir Alevi topluluk.

Sonuç; Kimilerinse şeriat isteyenler tarafından, kimilerince devlet-şeriatçı işbirliğiyle canlara kıyılmıştır Sıvas’ta!

Madımak Müze Olsun!

Romancı Latife Tekin dostum, Sivas’taki ateşin sıcaklığını 2008 yılı Haziran’ında Karabük’te hissetti. Bir konuşma yapmak için geldiği kentin sokaklarında gördüğü mutsuz, yılgın ve başları kapatılmış insanlar belli ki yüreğini dağlamıştı.

Karabük kimliğini yitirmiş, ötesi mutsuz insanların yaşadığı bir yer olmuştu. Yazar yüreğinin buna dayanması, isyanını dindirmesi güçtü elbet. Toplantı başlayıp, konuşma vakti gelince, bir yazarın yapması gerekeni yaptı Latife! Konuştu, haykırdı, kimi zaman esti gürledi... Ama bir vicdan olduğunu unutmadı. Yoksul insanlar için, köleleşenler için anlattı ve belediye başkanının küstah, terbiyesiz ve cüretkâr saldırısı yaşadı.

Başkan; “Benim paramla geldin buraya, beni eleştiremezsin” dedi ve mikrofonu kapattırdı. Onurlu bir yazarın yapması gerektiği gibi Latife başı dik biçimde terk etti orayı. Ağzından salyalar akarak bakan iri gözler, eskiden solcu olup, şimdi bu belediyeden iş kaparak köşeyi dönen organizatörler nefret ediyordu romancıdan... Az sonra ateşler yanacaktı belki…

Madımak Müze Olsun!

Karabük belediye başkanıyla, Salman Rüşdi’ye ölüm fermanı çıkaranlar arasında bir anlayış farkı yoktur. Sivas’ta güzel insanları yakan ve şimdi Madımak Oteli’nde kebap yiyenler arasında da bir fark yoktur.

Bu vahşetin belgesi olarak, bu anlayışa karşı; aydınlar, yazarlar, düşünenler ve özgür gelecek isteyenler için Madımak müze olmalıdır. Latife kendini yalnız hissetmesin diye, ideal yurttaşı Sünni olarak tanımlayan devlet anlayışı değişsin diye ve en önemlisi vicdanlarımızda çoktan hüküm giymiş olanlara, ayna görevi görsün diye, Madımak müze olmalıdır...

Enver Aysever
www.enveraysever.com
CUMHURİYET - 6 Temmuz 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku