Kureyşan Ocağı dedelerinden Musa Kazım Engin, “Hak ve Hakikat Yolu Alevilik” kitabından bir bölümünde yer verdiği Alevi-Kızılbaşlarda Tanrı-Hakk anlayışını yazdı.
Engin, “Aleviliğin Tanrı (Hakk) anlayışı varlığın birliği ve bunun en mükemmel parçası olan insanın kutsallığı üzerine kuruludur. Alevi-Kızılbaşlar (vahdeti mevcut) varlığın birliğine, her şeyin Hakk’ın kendi varlığından, ışığından, nurundan bir parça olduğuna inanırlar” dedi.
“İNSANIN HAKK’IN NURUNU TAŞIDIĞINA İNANILIR”
Musa Kazım Engin Dede, “Varlığın ‘yoktan var olmadığı gibi, vardan yok edilemeyeceğine’, Tanrı, kâinat( evren) ve insanın, (tüm âlemin) bir bütün HAKK olduğuna ve bu varlığın en mükemmel parçası olan insanın Hakk’ın nurunu taşıdığına inanılır” diyerek şöyle devam etti:
“Bu nedenle tüm varlıkla birlikte, İnsanı Kâmiller ve cemlerimizde darına durduğumuz Halacı Mansur’un, Nesimi’nin, En-El Hak ‘Hakk benden, ben Hakk’tanım, Hak-i-kat’ım’ düşüncesi, Aleviliğin Hakk – Tanrı anlayışının özünü oluşturur. Bu anlayışa örnek; çağdaş İnsan-ı kâmillerimizden Aşık İsmail Daimi; “Kâinatın aynasıyım/ Madem ki ben bir insanım/ Hakk’ın varlık deryasıyım/ Madem ki ben bir insanım/ İnsan Hakk’ta Hakk insanda/ Ne ararsan bak insanda / Enel-Hakk’ım ismim ile Hakk’a erdim cismim ile/ Benziyorum resmim ile/ Madem ki ben bir insanım” diyerek dile getirmektedir.
“ALEVİLİK-KIZILBAŞLIK ÖĞRETİSİNDE İNSAN YAŞAMI KADİM BİR YOL’DUR”
İslam buna Tanrıya şirk koşmak demekte ve cezasını da “idam”! olarak vermektedir. “İnsan çok büyüktür, tarif hiç gelir, Tarif etsem Hakk’tan bana suç gelir.”
Alevi-Kızılbaş öğretisinde insan yaşamı, Hakk ile bütünleşmeyi amaçlayan uzun ince “devriyeli” ve kadim bir Yol’dur. Alevilik-Kızılbaşlıkta Hakk ile bütünleşmeye giden YOL, 4 kapı 40 makamdan geçer. Edebine sahip olup, hak yemeden haksızlık önünde eğilmeden, zalime karşı, mazlumun yanında, 72 milleti bir görerek, bilim, sevgi ve saygı yolundan ilerleyerek, insanın kendini bilmesi, eksiğini bilmesi, kendi özündeki Hakk’ı arayıp bulması, Kâmil insan olmaya çalışması, Hakk için, halka hizmet etmesi ile olur (Halka hizmet, Hakk’a hizmet= insanlığa hizmettir) Alevi-Kızılbaşlar bu nedenlerle inançlarını, “HAK VE HAKİKAT YOLU” diye tanımlarlar.
“OKUNACAK EN BÜYÜK KİTAP İNSANDIR”
“Dert sende, derman senin elinde ama bilmiyorsun, illetinin sende olduğunu görmüyorsun, sen kendini küçük bir cisim sanırsın. Hâlbuki Büyük Evren ( Kâinat) sende saklıdır. Sen öyle bir kitapsın ki, gizli olan şeyler “O” kitabın harfleri ile meydana çıkar, okunur. Kâinat kitabında yazılı olan şeylerin hepsi sendedir. Çünkü okunacak en büyük kitap insandır!” İnsan; ham ervahlıktan, İnsan-ı Kamile evrilecek ve bu yolda 4 kapı ve 40 makamdan geçecektir. “Ham ervahlıktan, İnsan-ı Kâmil’e, Yol O’dur ki Işık ile gidile.” Aklı-mantığı-bilimi “Işığı” takip edecek, gerçeği arayacak ve bulacak, başka bir yol yoktur, Yol ise zaten budur!” Aleviliği bu sözlerde yakalamak, bu sözlerin ışığında yorumlamak ve İnsan-ı Kâmil yolculuğunda bu sözleri temel ilham kaynağımız olarak görmek zorundayız.
Musa Kazım Engin Dede, “Yol ulularının veciz ifadelerle yapılan anlatımını dikkatle, satır, satır incelediğimizde bize gerekli ışığı vermektedir. Bu yolculukta Aleviliği doğru anlamak ve anlatmak için “zor “ olan yolu yani aklı- mantığı-felsefeyi ve düşünceyi esas almalıyız/alacağız” dedi.
“KUL’UN BEYNİ ÖZGÜRLEŞMEZ”
Kolay olan yolun, soru sormayan, irdelemeyen, sorgulamayan, sadece “İman eden, inanmayı emreden, akıl ve sezgileri kullanmayan biat kültürü olduğunu belirten Engin, şunları kaydetti.
“Çünkü biat edenin sezgiye, akla, mantığa ve onun sorarak, sorgulayarak elde ettiği felsefeye ihtiyacı yoktur. Biat eder, biat ettiğine iman eder ve egemen olana uyar. Uysaldır, tartışmaz, emredileni yapar, neden yaptığını düşünmez, bu yüzden “KUL’dur. Beyni asla özgürleşmez.
“ASIL ZOR OLAN ALEWVİ FELSEFESİNİ KAVRAMAKTIR”
Asıl zor olan ise Alevi felsefesini kavramaktır. Maalesef Aleviliğin en az konuşulan ve en az bilinen yönü O’nun felsefi boyutudur. Aleviyi ayaklar üzerine dikecek, yön felsefesidir. Çağdaş insan yaratmanın özgür beyinlerle olacağı, Kâmil İnsan olmak için önce düşünen, sorgulayan, soran bir sürecin yaşanması gerektiği, bu süreç sonunda insanın İlm-el Yakin (Hakk’a İlim ile yaklaşma) prensibinin yakalandığını Alevi Yol önderleri yüzyıllarca anlatmışlar ve uygulamışlardır. Bizler de bu Yol’dan, ilim yolundan, bilim yolundan gidecek, ‘dava İnsanlık davasıdır, okunacak en büyük kitap insandır’ diyeceğiz. Yol’un engebeli, dolambaçlı ve dikenli olduğunu biliyoruz. Egemen olana biat edenlerin arkalarına aldıkları bilinen ve bilinmeyen güçlerle saldırıları elbette olacaktır. Ama gelecek; düşünen, sorgulayan, okuyan, öğrenen ve düşüncelerini bir adap ve edep içinde insanlıkla paylaşanların olacaktır.”
PİRHA/ İSTANBUL