Ender İMREK : Madımak'ın sorumluları her yerde!

Ender İMREK : Madımak'ın sorumluları her yerde!DYP-SHP koalisyon hükümeti ve Fazilet Partisi Sivas Belediye Başkanlığı döneminde gerçekleştirilen...

Ender İMREK : Madımak'ın sorumluları her yerde!

DYP-SHP koalisyon hükümeti ve Fazilet Partisi Sivas Belediye Başkanlığı döneminde gerçekleştirilen Sivas vahşetinin üzerinden 15 yıl geçti. Katliamın gerçekleştiği otel et lokantası olarak hizmet vermeye devam etmekte. Katliamın gerçekleştirildiği uzun saatler boyunca askeriyle, polisiyle, bürokrasisiyle, hükümeti ve partileriyle olup biteni izleyenler, 15 yıl boyunca aynı tutumu sürdürdüler. Ordusuyla, polisiyle, bürokrasisi, hükümetleri, partileriyle, devlet tutumunda bir değişiklik bulunmamaktadır.

Bugün kendisini “sağ”da, “sol”da, “milliyetçi”, “muhafazakar”, “dindar” vb. sıfatlarla tanımlayan tüm burjuva partileri, Sivas katliamında sorumluluk sahibidirler, suçludurlar.

Aksini iddia eden varsa beri gelsin!

Aralarında ünlü yazar ve sanatçıların da bulunduğu, genç yaşlı, kadın erkek 34 aydın insanın Madımak Oteli’nde ateşe verilmesinde, 85 yıllık cumhuriyet tarihinin, onun partilerinin ve onun zihniyetinin sorumluluğu bulunmaktadır.

Sivas katliamıyla ve sonrasında gösterilen tutumla bir kez daha ortaya çıkan gerçek budur. Cumhuriyet tarihi boyunca devleti yönetenler ve hükümet edenler, insanlık vicdanında sanık sandalyesine oturmuşlardır. Hiçbirisi kendisini bu suçtan azade kılabilecek bir tutum ve davranış gösterememiştir.

Alevilere, farklı inançlara, ilerici ve aydın düşünceye, emek ve demokrasi savunucularına karşı sürdürülen tarihi düşmanlık, Kürtlere ve farklı kültürlere karşı sürdürülen yok etme tutumu bize bunu kanıtlamaktadır.

Kendilerini nasıl izah ederlerse etsinler; hangi renge boyanır, hangi isme bulanırlarsa bulansınlar, tüm burjuva partilerinin sicili kirlidir. Devleti ve devlet ilişkilerini bu partilerden sıyırıp ayırmanın da imkanı yoktur.

Dönüp geriye bakılırsa; tarihte yaşadığımız acı olaylarla yüzleşme cesareti gösterilebilirse, bunun bir suçlama olmadığı rahatlıkla görülecektir. Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleştirilen katliamlar var. Farklı kültürlerden, farklı inançlardan ve farklı düşüncelerinden dolayı halkımıza karşı gerçekleştirilen saldırı ve katliamlar da ortadadır. Tüm Türkiye’de ne denli acı olaylar yaşadığımızı biliyoruz. Bu yaşananların hiçbirini devletten ve devlet güdümündeki siyasi partilerden bağımsız düşünmek mümkün değil.

Yangınlar, kundaklamalar, kanlı pazarlar, kontrgerilla eylemleri, “faili meçhul cinayetler”; aydınlara, sendikacılara, sanatçı ve ilerici politikacılara karşı gerçekleştirilen suikastlar, 1 Mayıs ‘77 katliamı, Maraş, Çorum, Malatya olayları; 12 mart, 12 Eylül ve hâlâ süren saldırılar ve darbe hesaplarını devletten ve onların hükümetlerinden sıyırıp almak mümkün değil. Yaşanan acılar karşısında hiçbir burjuva-gerici parti suçsuz değil. Katliamın sorumluları farklı görünümlerine rağmen her tarafı sarmış durumda!

Kimisi bilfiil katılan yönetici ve üyeleriyle, kimi zihniyetiyle, kimi ırkçı ve şoven tutumuyla, kimi seyirci kalmasıyla, kimi sonrasında gösterdiği tutumla, kimisi de hâlâ çıkıp bu katliamdan dolayı özür dilememesiyle, kimi Kürt sorununda aynı tutumu sürdürüyor olmasıyla; Madımak’ta kebap pişirilmesine göz yummasıyla, sorumlu ve suçludur. Dahası, tümü birbirinden doğmuş, birbirinden bağımsız olmayan ırkçı ve şoven bir yatağın ürünleridir!

DYP, MHP, BBP, FP, (SP), SHP-CHP... Hangisi yaşanan bu katliamdan, işlenen bu vahşetten muaf tutulabilir?

Hatırlanacağı gibi dönemin başbakanı Tansu Çiller, 3 Temmuz’da yani katliamdan bir gün sonra yaptığı açıklamada, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir” diyebilmiştir.

Çiller kendi tarzı ve zekasıyla böyle bir açıklama yapmıştır” deyip sıyrılmak mümkün değil. Bu açıklamayı gelmiş geçmiş her başbakan ve mevcut Başbakan’ın yapmaması için hiçbir neden bulunmamaktadır.

Olayı bölgelere göre, kültürlere göre, düşüncelere göre değiştirin ve her birinin yerine burjuva parti liderlerinden birini koyun...

Kürtleri, Alevileri, Ermenileri ya da farklı inançlardan herhangi bir halkı koyun; sosyalistleri, ilericileri koyun... İşçi ve emekçilerin hak ve özgürlük taleplerini, demokrasi mücadelesini...

Sonra Başbakan Erdoğan’ı düşünün. Baykal’ı, M. Yılmaz’ı, Demirel’i, Sezer’i, Büyükanıt’ı, Yazıcıoğlu’nu, Bahçeli’yi ve diğerlerini...

Sivas katliamının 15. yılında çıkarılması gereken sonuç şudur; her dilden, her kültürden, her inançtan ve farklılıklarıyla birlikte emek, barış ve demokrasi yanlısı düşüncelere sahip tüm güçlerin bu katliamcı zihniyete karşı birleşik bir hareket olarak sürece müdahale etmeleri; demokratik blok hareketi, demokratik açılım hareketi olarak örgütlenmeleri gerektiğidir.

Katliamda hayatlarını kaybedenleri saygı ve sevgiyle anarken, katliamı gerçekleştirenleri ve onların arkasındaki tüm güçleri lanetliyoruz!

Ender İmrek

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy63924 = 'enderimrek' + '@';

addy63924 = addy63924 + 'hotmail' + '.' + 'com';

var addy_text63924 = 'enderimrek' + '@' + 'hotmail' + '.' + 'com';

( '' );

63924 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


EVRENSEL - 02 Temmuz 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku