'HSYK'de mezhepsel ilişki gözetilebiliyor'
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gündel, "HSYK'de zaman zaman siyasi, dinsel, mezhepsel ya da arkadaşlık ilişkileri gözetilebiliniyor" dedi.
Sabah Gazetesi Yazarı Emre Aköz'ün Aleviler'in HSYK üyelerinin yarısını oluşturduğuna dair eleştiri ile başlayan tartışmaya yeni bir boyut eklendi.
Sabah Gazetesi Yazarı Emre Aköz'ün Aleviler'in HSYK üyelerinin yarısını oluşturduğu iddiasına dayanak gösterdiği emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gündel, "HSYK'de zaman zaman siyasi, dinsel, mezhepsel ya da arkadaşlık ilişkileri gözetilebiliniyor" dedi.
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gündel, yaptığı açıklamada, bir kaç günden beri bazı medya organlarında, bir televizyon kanalında yaptığı konuşmaya atıfta bulunularak yapılan yorumlarda yüksek yargı organlarında mezhep ağırlıklı kadrolaşma yapıldığı, bunların üyeleri arasında, Aleviler kastedilerek belli bir mezhepten olanların ağırlık sahibi olduğu ifade edildiğini anımsattı. Gündel, HSYK'nin tüm adli ve idari savcı ve yargıçların mesleğe kabullerinden tayin ve terfilerine, meslekten ihraçlarına kadar işlemlerine baktığını, Yargıtay ve Danıştay'a üye seçtiğini belirterek kurulun savcı ve yargıçlar üzerinde önemli yetkileri söz konusu olduğunu bildirdi. HSYK'nin bugünlerde gündemin ana maddesini oluşturduğunu ifade eden Günday, açıklamasında şunları kaydetti:
"Bahsi geçen Kurulun savcı ve yargıçlar üzerindeki tasarruflarında; dürüstlük, tarafsızlık, objektif olma, varsa mesleki ve akademik yayın ve çalışmalar, olumlu terfi ve sicil, iyi hukukçuluk gibi etkenlerin dikkate alınması gerekirken zaman zaman bu kriterlerin yerine siyasi, dinsel, mezhepsel, coğrafi bölge, iyi komşuluk ya da arkadaşlık ilişkileri ve benzeri durumları gözettiği bilinmektedir. Bu da yargıyı zayıflatmakta ve siyasallaştırmaktadır. Bu saptama birçok kez Barolar Birliği Başkanı ve diğer hukukçular tarafından da çeşitli zeminlerde dile getirilmiştir.
Bunların dışında Kurulun yapısından ve işleyişinden kaynaklanan önemli sorunlar mevcuttur. Yüksek Kurul yedi asli üyeden oluşmaktadır. Yüksek yargıdan gelen yedek üyeler de mevcuttur. Kurulun yedi asli üyesinden ikisi bakan ve bakanlık müsteşarı, üç üyesi Yargıtay, iki üyesi de Danıştay kökenli yüksek yargıçlardır. Bu yapıdaki bir kurul, yargı teşkilatını ileriye taşıyabilecek bir nitelik arzetmiyor. Gerek asli üyelerin sayılarının azlığı gerekse bu azlıkta bakanlık temsilcilerinin ve yüksek yargıçların oransal fazlalığı sorunlara sebebiyet vermektedir.
Bizim söylediğimiz hususlar da bunlardır. Her hangi bir kesime yönelik ve ayrımcılık oluşturacak bir düşünce ve konuşmamız söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyetinin tüm vatandaşları eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Ülkenin hassas konularında özen gösterilmesi hepimizin ortak sorumluluğudur. Konuşma bandı izlendiğinde bu durum açıklıkla görülebilecektir.
Ayrıca, başta yüksek yargı olmak üzere yargının bu şekilde gündeme gelmesi gerçekten üzüntü vericidir. Bu tür durumlara sebebiyet verilmemesi için Kurul üyelerine de önemli görevler düştüğünü hatırlatmak isteriz."
CUMHURİYET - ANKA - 25 Temmuz 2009