AHA - 9 Eylül’de 2017 tarihinde İsviçre’nin Basel kentinden kalkan uçakla Türkiye’ye giriş yapan Elbistan doğumlu Selver Kurt, 4 aylık hamile idi.
Eşi Hüseyin Kurt'un aktif olarak kullandığı sosyal medya paylaşımlarında ''Cumhurbaşkanına hakaret'' suçu işlediği iddia edilerek Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alınıp pasaportuna el konuldu ve yurtdışına çıkış yasağı uygulandı.
Bu skandal durum Kurt ailesinin yaşadığı İsviçre'nin ulusal basınında büyük yankı yarattı.
Selver Kurt bu mağduriyet neticesinde yaşadığı stres nedeniyle Türkiye’de erken doğum yapmak zorunda kaldı ve oğulcanı Ahmet Ali dünyaya geldi.
Aradan 2 yıldan fazla bir zaman geçti, Ahmet Ali hala büyüyor..
Babası hala onu koklayıp, kucaklayamadı, kıtalar arası bir aile dramı yaşanıyor.
İsviçrede yaşadığı yerde doğması planlanan ve anne karnında Elbistana giden Ahmet Ali skandal bir hukuksuzluğa maruz kalarak anne karnında esir konumuna düştü.
Türkiye’de doğan Ahmet Ali doğumla beraber İsviçrede kazanacağı birçok sosyal hakkından da mahrum kaldı.
Annesi Selver Kurt çalıştığı işini kaybetti.
Kurt ailesi şu sıralar sadece internet ve telefon bağlantısı üzeri görüşebiliyorlar.
Konuyla ilgili daha evvel artigercek.com sitesinden Süheyla Kaplan'a açıklamalarda bulunan anne Selver Kurt ''Çocuğumu sezaryenle Türkiye’de doğurmak zorunda kaldım. Eşim de Türkiye’ye gelemiyor. Eşim buraya gelse kesinlikle tutuklanır. Duruşmaların ertelenmesine evrak eksikliğini gerekçe gösteriyor. Hem maddi, hem de manevi olarak mağdur olduk. Eşimin İsviçre’de sürekli tansiyonu çıkıyor, şeker hastalığı ilerlemiş durumda. Haksız yere tutuluyorum. Çalıştığım iş yerinden iki hafta için izin almıştım. İşimden de oldum“ dedi.
Ahmet Ali'nin babası Hüseyin Kurt ise yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı hayatına ilaçlarla devam eder hale gelmiş.
Bu dram Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu adayı olarak meclise girmiş olan HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen tarafından Meclise taşındı.
Özen, aynı zamanda bu dramın nedenlerini bir yazılı soru önergesiyle Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e de sordu. Yaşanan aile dramının son bulması için yürütülen hukuk mücadelesinden de sonuç alınmadığını belirterek, “Eşine isnat edilen sosyal medya paylaşımlarının suç niteliği taşıyıp taşımadığına dair herhangi bir hukuki karar olmamakla beraber, çağdaş maddi ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biri olan suç ve cezanın şahsiliği ilkesi gereğince kişi ancak kendisinin işlediği fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilir, başkasının işlediği fillerden asla sorumlu tutulamaz. Ayrıca aile bütünlüğünün korunması hukuktaki temel ilkelerden birisi olmasına rağmen, bu uygulamadan ötürü bir aile yıllardır darmadağın bir halde hukuk mücadelesinden sonuç almaya çalışmaktadır” dedi.
Selver Kurt’un bu mağduriyetler neticesinde yaşadığı stres nedeniyle Türkiye’de erken doğum yapmak zorunda kaldığına dikkat çeken Özen, Kurt’un 2 haftalık izinle Türkiye’ye gelmesine rağmen evine geri dönemediği için İsviçre’deki işinden de olduğunu belirtti. Özen, Türkiye’de doğan çocuklarının da İsviçre’deki birçok hakkından mahrum bırakıldığını konuşmasına ekledi.
Eşi Hüseyin Kurt’un sosyal medya paylaşımlarından dolayı kendisinin muhatap olmak durumunda kaldığı davaların ise defalarca kez evrak eksikliği gerekçe gösterilerek ertelendiğinden dolayı herhangi bir sonuca bağlanamadığını kaydeden Özen, “Bir ailenin yuvasını alt üst eden bu duruma dair insan hak ve özgürlüklerini tanıyan bir hukuk devletinden beklenen temel ilkelerin uygulanması halinde, bu mağduriyet son bulacaktır” ifadelerini kullandı.
Özen, bu bağlamda Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e şu soruları yöneltti:
- Hangi somut hukuki gerekçelerle Selver Kurt’un pasaportuna el konulup, yurt dışındaki evine ve işine dönmesine izin verilmemektedir?
- Eşinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle Selver Kurt’un ve bebeğinin özgürlüğünün elinden alınması suçun şahsiliği ilkesiyle bağdaşmakta mıdır?
- Bir aileyi paramparça eden ve yıllardır devam eden bu drama karşı hukuk mekanizmalarını işlevsel kılmak için herhangi bir çalışmanız olacak mıdır?
10 Mart 2020
AHA - Erkan Birdemir