Resmi ve vakıf okullarıyla yurtlarda laik eğitim ve Atatürk karşıtı etkinlikler yapıldı
Ramazan ayında okul kantinleri ve yemekhaneleri kapatıldı. İstanbul’daki Bağcılar Lisesi’nin bodrum katında kız ve erkek çocukların ders zamanında kimi öğretmenlerin ve yöneticilerin yönlendirmesiyle nöbetleşe namaz kıldıkları ortaya çıktı. Sıvas’ta Prof. Dr. Necati Erşen Anadolu Öğretmen Lisesi’nde belli tarikatların “abla”, “ağabey” adı verilen kişilerce şeriat propagandası yapması ve okul yönetiminin bu çalışmalara göz yummasına veliler tepki gösterdi. Büyükçekmece 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi ve Dr. Haydar Aslan İlköğretim Okulu öğrencileri Harun Yahya’nın “Yaratılış Müzesi”ne götürüldü.
İstanbul Haber Servisi - Eğitimci Mustafa Gazalcı, laik eğitim karşıtı uygulamaların resmi ve vakıf okullarında hangi düzeye ulaştığını yine örneklerle anlatıyor. Laiklik karşıtı uygulamalar yapıldı, özel ve resmi okullarda dinsel sözler duvarlara asıldı, kıyafet devrimleriyle çelişen giysilerle bir dizi etkinlikler gerçekleştirildi. Denizli’deki Kelekçi Beldesi Atatürk İlköğretim Okulu resim öğretmeni Fadime Demirtaş’ın, Atatürk’ün resmini çiğnemesi üzerine savcılık tarafından hakkında soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin soru önergesine Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yanıt vermedi. 23 Nisan 2006 kutlamalarında TBMM’de Öğrenci Meclisi Başkanlığı’na 21 yaşında bir imam hatip lisesi öğrencisi getirildi. Bir ilköğretim okulunda Atatürk’ün resmi örtülerek, öğrencilerle toplu fotoğraf çektirildi.
Yine 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda TBMM’de yaptığı konuşmasında Meclis Başkanı Bülent Arınç, “Anayasamızın değiştirilemez maddesi olan laiklik ilelebet var olacaktır. Ancak günün şartlarına, toplum yapımıza uygun olarak yorum farklılıklarını ortadan kaldırmak gerekir” ifadesini kullandı. Arınç, kendisi hakkında verilen soru önergesini yanıtlamadı. AKP, Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle dini propaganda yapmayı suç olmaktan çıkardı. “Bölgecilik, ırkçılık propagandası yapan veya dinin veya dini hissiyatı veya dince mukaddes sayılan şeyleri alet ederek faaliyette bulunmak” ifadesi yurtların kapatma nedeni sayıldığı halde yönetmelikten çıkarıldı.
Konu ile ilgili olarak verilen soru önergesini yanıtlayan Hüseyin Çelik, “...Mevzuat açısından uygulanmasının farklılıklara ve yanlışlıklara sebep olduğu, kendi içindeki maddelerin çelişkili olduğu, günün değişen ve gelişen şartlarına cevap vermekten uzak olduğu ve özellikle özel hukukun temel prensipleriyle bağdaşmadığı için yürürlükten kaldırıldı” olarak savundu.
RAMAZANDA OKUL KANTİNLERİ KAPATILDI
Ramazan ayında okul kantinleri ve yemekhaneleri kapatıldı. İstanbul’daki Bağcılar Lisesi’nin bodrum katında kız ve erkek çocukların ders zamanında kimi öğretmenlerin ve yöneticilerin yönlendirmesiyle nöbetleşe namaz kıldıkları ortaya çıktı. Hatay’daki okulların giriş ve çıkış saatlerinin ramazan ayı nedeniyle yeniden düzenlendiği ile ilgili olarak Hüseyin Çelik’e yanıtlaması için verilen soru önergesinde, Çelik, ders saatlerinin valilik tarafından belirlendiğini ifade etti. Sıvas’ta Prof. Dr. Necati Erşen Anadolu Öğretmen Lisesi’nde belli tarikatların “abla”, “ağabey” adı verilen kişilerce şeriat propagandası yapması ve okul yönetiminin bu çalışmalara göz yummasına veliler tepki gösterdi. Çocuğu, Ankara Hasanoğlan Anadolu Öğretmen Lisesi’nde okuyan bir veli, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e mektup göndererek, okulda öğrencilerin zikir evlerine gittikleri, gitmeyenlerin ise zorlandıklarını belirtti. Konunun TBMM gündemine taşınması üzerine okul öğrencilerine “Böyle bir şey olup olmadığına dair anket” yapıldığı ortaya çıktı.
100 Temel Eser’de kâr amacı
“100 Temel Eser” adlı kaynak kitaplarda yer alan devlet büyüklerine hakaret, küfür, argo, müstehcen anlatımlar, klasik eserlerin dinsel içeriklerle anlatılmasına ilişkin olarak Hüseyin Çelik’e soru önergesi verildi. Çelik, 100 Temel Eser listesinde yer alan kaynak kitapların amacının öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmak, onları düşünen, düşündüğünü doğru, etkili ve açık bir şekilde ifade eden bireyler olarak yetiştirmeyi amaçladıklarını ancak Batı kaynaklı klasik eserlerin sorumsuzca tercüme edilip yayımlanmasının yanı sıra anonim alanlardan derlenmiş ve içinde müstehcen, kaba ifadeler yer aldığını, sorumluların “kâr amacı güden yayınevleri” olduğunu açıkladı. Ders kitapları dışındaki kitapların, eğitim araçlarının incelenmesi, seçimi ve kullanılması ile ilgili hükümlerin Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği’nde yer aldığını dile getiren Çelik, “Belirtilen eğitim araçları dışında kalan ve bir öğretim yılı boyunca okullarda kullanılacak her türlü eğitim aracının belirlenmesi ders öğretmeni tarafından yapılacaktır. Ders kitapları dışında kalan eğitim araçlarının anayasaya, yasalara ve Milli Eğitim temel araçlarına ters düşmemesinin, bilimsel hata bulunmamasının cinsiyet, dil, din, ırk, renk, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri ayrımcılık içermemesinin esas olduğu belirtilmiş, aksi durumda sorumluluğun eğitim aracının seçimini yapan öğretmene ait olduğu açıklanmıştır” görüşünü dile getirdi.
Öğrencilere ‘Yaratılış’ gezisi
Adnan Hoca tarafından açılan yaratılış müzelerine bazı lise ve ilköğretim okulu öğrencileri götürüldü. Talim Terbiye Kurulu’nun onayı ile Lise-3. sınıf biyoloji kitabında “Hayatın Başlangıcı ile İlgili Görüşler” bölümünde, “E. Yaratılış Görüşü”, “II. Canlıların Evrimi ile İlgili Görüşler” konu başlıkları altında Evrim Kuramı ve Yaratılış Görüşü yer aldı. Gaziantep Milletvekili Ahmet Uzer tarafından Yaratılış Atlası bazı milletvekillerine dağıtıldı. Büyükçekmece 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi ve Dr. Haydar Aslan İlköğretim Okulu öğrencileri Harun Yahya’nın “Yaratılış Müzesi”ne götürüldü. Konu ile ilgili soru önergesine cevap veren Hüseyin Çelik, gezinin Bilim Kültür Vakfı ve Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’nın işbirliği ile düzenlendiğini belirterek, başta okullar olmak üzere diğer kamu kuruluşlarına davetiye gönderildiğini; gönderilen kartvizitte “Milli Değerleri Koruma Vakfı” yazması nedeniyle kim veya kimlerin kuruluşu olduğunu bilmedikleri; 300 yıllık fosil kültür mirasını görmek ve öğrencileri inceleme- araştırmaya yöneltmek nedeniyle art niyet düşünülmeksizin gezinin gerçekleştirildiğini savundu.
Lüks baskılı Yaratılış Atlası fen bilgisi öğretmenlerine parasız olarak dağıtıldı. Milli Değerleri Koruma Vakfı’nın İstanbul’daki 35 okulda konferans vermesi amacıyla İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tavsiyesiyle İstanbul Valiliği’nden izin alınıp alınmadığına; Beşiktaş Atatürk Lisesi ve Seyrantepe Sadık Ahmet Lisesi’nde sunum yapılıp öğrencilere kitap dağıtıldığına ilişkin verilen soru önergesi Hüseyin Çelik tarafından yanıtlanmadı.
Gülen’in okulları araştırılmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na “Fethullah Gülen Okullarının Araştırılması” için soru önergesi verildi. Yurtiçinde ve dışında 500’e yakın okul bulunduğunun belirtildiği soru önergesinde, bu okullarda çalışan öğretmen sayısının 10 bin olduğu vurgulandı. Yine aynı zincire bağlı olarak çeşitli okullara hazırlamak için ülke geneline yayılmış yüzlerce dershane, binlerce öğrencinin barındığı yurtlar olduğunun bilindiğini ve bu durumun eğitim alanında kamu gücünden sonra Türkiye’nin belki de dünyanın en büyük örgütlenmesi olduğuna dikkat çekildi. Gülen’e bağlı okullarla ilgili yurtdışındaki yetkilililerin farklı tutumlarının olduğunun belirtildiği önergede, bu okullarda laikliğe karşı eğitim yapıldığı gerekçesiyle kapatıldığı vurgulandı. Önergede, “Gülen’e bağlı okul, dershane ve yurtlarda Milli Eğitim Temel Kanunu’nda öngörülen, Öğretim Birliği içinde laik, bilimsel bir eğitim mi yapılmaktadır? İlköğretimden üniversiteye kadar yüzlerce okulun yapımı, binlerce öğretmenin aylığı hangi kaynaktan karşılanmaktadır” sorularının TBMM tarafından araştırılması ve yanıtlanması istendi. Ancak AKP iktidarı konuyu gündeme almadı.
ÇİÇEKLER SOLUYOR
Yazar, çalışmasının sonuç bölümünde, “Dünyanın bütün çiçeklerini” bir araya getirip, çağdaş eğitimden geçirmeden soldurduğumuz, yok ettiğimiz çocuklarımıza dikkat çekerek özetle şu görüşlere yer veriyor: “Oysa ne güzel bir yol bulmuştuk Cumhuriyetle. Uygarlığa, çağdaşlığa giden akıl ve bilim yolu. Daha yoksulduk ama çocuklarımız Öğretim Birliği içinde laik, bilmsel bir anlayışla eğitiliyordu. 1940’lı yıllarda Köy Enstitüleri ile eğitimde üreticiliği de yakalamıştık. Bırakılsaydı kız, erkek bütün çocuklar, çağdaş eğitimin ışığında yetişip, çevrelerini aydınlatacaklardı. Olmadı, bırakılmadı. Yolumuzdan ayrılarak başka iklimlere ortamlara getirildik. Hele son 6 yıldır AKP ülkeyi nerelerden alıp, nerelere getirdi. Özellikle eğitim alanında. Nerede kaldı Öğretim Birliği, onu öngören anayasanın 174. maddesi, hür, bilimsel eğitimi emreden 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası? AKP iktidarı adım adım bu ortamı hazırladı. Yasaları, yönetmelikleri değiştirdi, yurtlarda dinsel sömürüyü suç olmaktan çıkardı. Kuran kurslarının denetimini ilköğretim müfettişlerinden aldı. Danıştay’ın iptali üzerine MEB, kararı işine geldiği gibi uyguladı. Yalnızca yaz Kuran kurslarının denetimi yeniden ilköğretim müfettişlerine verildi. O denetim de yeterince yapılamadı.
Aslında çocuklar, ilköğretimi bitirmeden Kuran kurslarına gitmemeli. Aile dışında ilköğretimde yeterince din kültürü verilmektedir. Ne yazık kı bundan önceki hükümetler döneminde yapılan düzenlemeyle, 8 yıllık kesintisiz eğitim bölündü, 5. sınıfı bitirenlerin yaz Kuran kurslarına gitmesi sağlandı. Gerçekte ilköğretimin her sınıfından, hatta okula başlamayanlar bile bu kurslara gitmektedir. Konya’daki göçüğün altında 10-11 yaşındaki çocukların çıkması da bunu açıkca gösteriyor. Konya’daki kaçak kız Kuran kursu yurdunda ilköğretim çağında ölen kızlarımız, eğitimden yeterince yararlanmayan yoksul aile ve köy çocukları ister istemez Köy Enstitülerini ve onların kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’u düşündürdü bize. Başka söze ne gerek.”
- BİTTİ -
Cumhuriyet - 04.09.2008