Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Gülçin İSBERT’in “Gündelik Hayatın Muhafazakârlaştırılmasına Karşı Sessiz Kalmayacağız” konulu basın açıklaması metnidir.
Ülkemizde uzun süredir gündelik hayatın muhafazakârlaştırılması olgusuyla karşı karşıya bulunmaktayız. Her geçen gün AKP hükümetinin kadrolaşma politikaları ile daha kapsamlı bir şekilde karşılaşıyoruz. Daha dün İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi, balık tutarken “uygunsuz giyindiği” gerekçesiyle bir kadını “Hayâsızca hareketler”de bulunmaktan mahkûm etti. Ortak kullanıma açık mekânlar haremlik selamlık uygulamalarına dönüştürülüyor. Bu uygulamanın en son örneklerinden birisi 26 Mart 2008 günü, Ankara’nın Polatlı ilçesinde yaşandı.
Polatlı ilçesi Tigem İlköğretim Okulu Müdürü ve aynı zamanda sendikamızın üyesi, okula gitmek üzere bindiği Tarım Bakanlığına bağlı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)’ ne ait servis aracında, aynı okulda öğretmenlik yapan bir kadın öğretmenin yanındaki boş koltuğa oturmaya kalkınca aynı araçta bulunan kişinin hakaretine ve şiddet girişimine maruz kalmıştır.
Bu kişinin hakareti ve şiddet girişimi, araçtaki diğer kişilerin araya girmesiyle ancak durdurulabilmiştir. Bu olay nedeniyle üyemiz adli makamlara şikâyette bulunmuş ve adı geçen kişi hakkında hakaret suçlamasıyla Polatlı Sulh Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır. Bugün bu davanın ilk duruşması için buraya geldik. Bu davanın adli bir olay olmanın ötesinde bir anlamının olduğuna kuşku yoktur. Bu dava da karşımıza çıkan davranış, ülkemizde bir süreden beri devam eden ve hükümet tarafından teşvik edilen muhafazakârlaşmanın ürünüdür. Resmi-özel çeşitli törenlerde uygulanan haremlik-selamlık uygulamalarının, çağdaş yaşam değerlerine yönelik saldırılara ve kişisel hakları zedeleyen muhafazakâr-ırkçı tutumlara sessiz kalınmasının sonucudur.
Her alanda uygulanan gözü kara kadrolaşma, bu davada da görüldüğü gibi insanların yaşam alanlarına saldırıya dönüşmüş bulunmaktadır. Bu ortamda gün geçmiyor ki insanların kimliğine, cinsiyetine, yaşam tarzına, giyimine yeni bir saldırı haberiyle karşılaşmayalım. Bu yaklaşımlar, kısa kollu giyinen kadın öğretmenlere, alevi öğrencilere, kadınlara, uzun saçlı küpeli erkek öğrencilere ve daha burada saymakla bitiremeyeceğimiz birçok insana kadar uzanıyor.
Söz konusu bu olumsuz gelişmeler, kadınların yaşamın her alanında özgür bireyler olarak yer almaları ve cinsiyet eşitliği açısından olduğu kadar toplumsal barış açısından da engel oluşturmaktadır. Bu nedenle Eğitim Sen olarak öncelikle bu tür saldırıları kınıyor ve gerek hukuksal, gerek örgütsel olarak mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade ediyoruz. Bu tür olaylar karşısında yetkilileri uyarıyor ve bu tutumların karşısında olacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Bu davayı da üyemiz adına sonuna kadar takip edeceğiz ve üyemizi karşılaştığı bu olayda yalnız bırakmayacağız.
EĞİTİM-SEN - 14 Temmuz 2008