Reklamı kaç kere izledim ve fakat ne reklamı olduğunu bir türlü hatırlayamıyorum. Zira ufacık tefecik içi dolu anlam turşucuğu bu reklam o kadar muamma ki, reklamın dediğine dikkat edemiyorsunuz. Reklam, siz şoktayken başlayıp bitiyor. Hadise şu:
Futbolcuların soyunma odası. İçeride minik kafalı, tekno-gulyabani görünümünde Türk Milli Takımı oyuncuları. Bursa sanayide üretilmiş robot misali ayaklarını yere vurup duruyorlar. Löngür löngür sesler çıkarıyorlar, dışarıya bir gürültü sızıyor ki, seyirciye “Girme o kapıdan ey gafil ceylan, seni avlarlar” dedirten cinsten. Kapıda gafil ceylan görünümlü bir çocuk içeriden gelen zikrimsi acayip gürültüyü dinliyor.
‘Yaratık Türkler’
Ha baba de baba ayaklarını yere vuranlar, hormonlu Kurtlar Vadisi karakterlerinin robotlarına ve kafa tokuşturmaktan beyni sallanmış buz hokeyi oyuncularına aynı anda ve aynı oranda her nasılsa- benzeyen topçular. Ama topçu gibi de görünmüyorlar. Daha ziyade kırmızı ve beyaz renkleri kötü çizgi film karakterlerine has bir biçimde ‘kombinlemiş’ yaratıklar gibiler. Ama arada içlerindeki kalbe ‘zoom’ yapılıyor ve anlıyoruz ki o haşin görüntünün altında zöngür zöngür atan bir kalpleri var. Kalbi olan ama bir beyne lüzum göstermeyen, çok gaza gelmiş canavarlar yani bunlar.
Robotun fikri neyse zikri de...
Hadise açık: Reklamı yapan arkadaşlar tayyare bir milliyetçilikle, zikrin o gaza getiren ritmini birleştirerek yeni bir Türk tarifi attırmışlar. Bu karaktersiz karakterlerin adı da: Türko! ‘Çılgın Türkler’ tarifinin bir gömlek üstü olarak tasarlanmış bu canlılar (galiba canlılar) zikrimsi-savaş dansımsı soyunma odası etkinliklerini bitirince dışarı çıkıyorlar. Yaylana yaylana stada çıkmak üzere yürüyorlar. Belli ki o canavar halleriyle sahada futbol oynamayacaklar, daha ziyade insan ırkına karşı bir taarruza geçecekler, kafa koparacaklar ya da gözleri döne döne kriz geçirip sahanın ortasında patlayacaklar. Böyle acayip bir şey.
Türk tarifi
Reklamın şokunu atlatınca gariban beyin bir noktadan sonra normal fonksiyonlarına dönüyor tabii. ‘Türko’ değil, insan beyni olduğu için de düşünüyor:
Bizi, bize daha kaç kere tarif edecekler?
‘Çılgın Türkler’, Müslüman Türkler, kafa tokuşturan Türkler, girişimci Türkler, dinamik Türkler, çağdaş Türkler, aile değerlerine ve geleneklerine bağlı Türkler, badem bıyıklı Türkler...
Bu tariflerden çoğu, bugün Türk-İslam sentezi mahallesi tarafından yapılıyor. Adalet, özgürlük, eşitliği isteyenler ve kendilerini o kadar ‘çılgın’, o kadar ‘Türko’, o kadar da Müslüman hissetmeyenler bu ‘tarif aynasında’ kendi aksini göremiyor. Aynada kendini göremeyince yok oldum sanıyorsun, öyle azap verici bir varlık-yokluk işkencesi.
Liberal-Ulusalcı ve Gülendam
İslamofaşizme doğru ilerleyen bu gidişatı eleştirirken elini korkak alıştıran yazarlara bakmayın; herhangi bir taşra şehrinde bir hafta dayanamazlar. Ama bu aydınlara ‘liboş’ diye hakaret eden diğer yazarlar da aynı şekilde; onlar da gerçek bir özgürlük atmosferinde pek uzun gitmezler. Peki Gülendam’ın durumu ne olacak?
Gülendam evlere temizliğe gidiyor. Bir ulusalcı ile bir muhafazakârın televizyondaki kavgasını izlerken dedi ki:
“Bu iş iyiye gitmiyor!”
Gülendam ‘askeri- sivil bürokrat elitin parçası’ değil. Gülendam liberal aydın da değil. Pek çılgın sayılmaz ve temizliğe başlamadan önce ‘techno-zikir’ de çekmiyor. Onun için girişimci diyemeyiz ve kendini dinamik hissetmediği günler de oluyor. Gülendam’a Türkiye’nin aynasında yer var mı? Yok. Aynadan atılanlara ne olacak? Türkolar yenilince onlar da yenilmiş mi sayılacak?
Ece Temelkuran
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy30219 = 'ecetem' + '@';
addy30219 = addy30219 + 'hotmail' + '.' + 'com';
var addy_text30219 = 'ecetem' + '@' + 'hotmail' + '.' + 'com';
( '' );
30219 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
MİLLİYET - 15 Haziran 2008