Ece TEMELKURAN : Demokrasi davası

Ece TEMELKURAN : Demokrasi “davası”AKP’ye kapatma davası açılmasının acıklı yanı nedir?   AKP yanlısı basın için...

Ece TEMELKURAN : Demokrasi “davası”

AKP’ye kapatma davası açılmasının acıklı yanı nedir?   AKP yanlısı basın için cevap basit:

“Zavallı eski kurtlar, korkunç devlet, tek dişi kalmış Kemalistler, ‘millete’ karşı yeni bir taarruza geçti!”

Dünkü manşetlerine bakılırsa AKP yanlılarının görüşleri bu merkezde birleşiyor. AKP’nin Türkiye’nin demokrasi yolunda tek kurtuluşu olduğuna bir biçimde hâlâ inanan ana-akım, Batı medyasını ve siyasetçilerini de yanlarına katarak bu kapatma davasını “demokrasiye sıkılmış kurşun” olarak adlandırıyor.

Hayali kolonyalistler!

AKP, daha önce de yazdığım gibi, aşırı muhafazakâr ve neo-liberal politikalarına tepki gösteren kitleyi, kendisine oy veren “millete” karşı mevzilenmiş bir cephe olarak gösteriyor. AKP, en başından beri bir tür “hayali kolonyalistler” olarak tarif ettiği bu kitleyle cebelleşerek destek topluyor. Bu kapatma davası da belli ki o “hayali kolonyalistlerin” bir zulmü olarak gösteriliyor ve gösterilmeye devam edilecek.

Demokrasi sokağı

Oysa bu davanın acıklı yanı, başka bir toplumsal resimle birleştirildiğinde daha net ortaya çıkıyor. Önceki gün sokaklar insanlarla doldu. AKP’nin acımasız neo-liberal politikaları çerçevesinde oluşturduğu yeni sosyal güvenlik yasa tasarısına karşı insanlar sokaklara döküldüler. Türkiye siyasi tarihi çok uzun yıllardır görmediği bir sivil hareketle karşılaştı. Gerçek bir demokraside olması gerektiği gibi...

Ve gerçek bir demokraside olması gerektiği gibi AKP, yasa tasarısından geri adım attı. Demek ki olabiliyormuş. Demek ki bu memlekette AKP politikalarını eleştirenler sadece “millete zulmetme meraklısı Kemalist eski kurtlar” değilmiş.

Geçen baharın mitingleri

Peki bu insanların, bu dev kitlenin siyasal sahibi kimdir? Geçen baharda, neredeyse tam bir yıl önce AKP karşıtı mitinglerin, ordu ve milliyetçi söylemler tarafından nasıl başka bir şeye dönüştürüldüğünü hatırlayın. Başlangıçta muhafazakâr politikalara karşı sivil bir tepki olarak başlayan mitinglerin daha sonra nasıl aşırı milliyetçi bir görünüm kazandığını anımsayın. Kitle tepkisini vermiş ama siyasal adres bulamayan bütün o siyasal enerji başlangıçta niyet ettiğinden bambaşka bir yere akmıştı. Bu kez de mi öyle olacak? Bütün bu insanlar, AKP’ye oy vermeyen onca insan bir kez daha mı adressiz kalacak? Bu işin bir yanı.

% 54’e kabadayılık

Başka bir mesele de demokrasi ve hukuk meselesi. Belli ki AKP’nin ideologları ve sözcüleri demokrasinin ne demek olduğunu çok iyi bildiklerini sanıyorlar. Büyük bir yanılgıyla demokrasiyi “En çok oyu alan parti istediğini yapar” rejimi zannediyorlar. Oysa, bu konuda ciddi başarısızlıkları olmasına rağmen Türkiye hâlâ bir hukuk devleti. Ve bir hukuk devletinde bir parti % 46 oy alıyor diye istediğini yapamaz. Eğer yaparsa önce hukuk ve onunla birlikte demokrasi ortadan kalkar. Bir partinin kapatılması çok partili demokraside onaylanacak bir şey değildir elbette. Elbette değildir. Ama AKP’nin “Millet biziz. Siz kim oluyorsunuz!” diye Türkiye’nin % 54’üne kabadayılık yapmasının da elbette bir karşılığı olur.

Davanın asıl sahibi

Derdim odur ki, bu karşılık sokaklara dökülen kitleler tarafından değil sadece bir dava tarafından verilmiş gibi görülecek, öyle gösterilecek. “Demokrasi davası” hem Türkiye’ye hem de Avrupa ve ABD’ye AKP’nin davası olarak satılacak. Bunun olmaması için sokaklara çıkan kitlelerin bir siyasal adres edinerek, hem Türkiye’ye hem de dünyaya demokrasi adına konuşmaya başlaması gerekiyor. Türkiye’de AKP hükümetinin yarattığı hukuksuzluğun ve demokrasi kıtlığının adının konulması ve bunun aşırı milliyetçi, militarist olmayan bir siyasal sözcü tarafından yapılması gerekiyor.

Ece Temelkuran

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy79989 = 'ecetem' + '@';

addy79989 = addy79989 + 'hotmail' + '.' + 'com';

var addy_text79989 = 'ecetem' + '@' + 'hotmail' + '.' + 'com';

( '' );

79989 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


MİLLİYET - 16 Mart 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku