Bir dönem Cem Vakfı Avrupa Koordinatörlüğü yönetim kurulunda çalışan Düzgün Keleş, Cem Vakfı’nın bir kanser gibi Alevi toplumunu sarmaladığını söyleyerek, Fethullah Gülen ve eski ülkücü Musa Serdar Çelebi ile Cem Vakfının kirli ilişkilerini anlattı.
Devlet, diyanet ve Fethullahçılarla ilişkileri olan Cem Vakfı, ılımlı İslam çizgisine çekemediği Alevileri fişliyor. Eski ülkücü Musa Serdar Çelebi ile ortak çalışmalar yürüten Cem Vakfı, Alevi toplumunu bir kanser gibi sarmalamış durumda. 3 Aralık 2006 tarihinde Almanya’nın Dortmund kentinde Avrupa Cem Vakfı kordinatörlüğünce yapılan Cem etkinliğine konuşmacı olarak seçilen kişiler, Cem Vakfı’nın Fethullah çizgisine doğru gittiğinin sinyalini vermişti. O dönem yapılan Cem etkinliğine, Papa suikasti ve Abdi İpekçi suikastinde adı geçen ve ülkücülerin bir dönemki tetikçileri arasındaki Muhsin Yazıcıoğlu’nun Genel Başkanı olduğu Büyük Birlik Partisi’nin Avrupa’daki uzantısı olan Avrupa Türk İslam Birliği Fahri Başkanı Musa Serdar Çelebi’nin konuşmacı olarak katılması dikkat çeken noktalardan biriydi. Çelebi’nin son yıllarda İzzettin Doğan’a danışmanlık yaptığı basına yansımıştı. Son olarak 2 Temmuz seçimlerinde Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da milletvekili adayı olarak göstermek istediği isimler arasındaydı. Cem Vakfı Avrupa Koordinatörlüğü’nü belli bir dönem yaptıktan sonra görevden alınan ve halen Cem Vakfı yönetim kurulu üyesi olan Alişan Hızlı ile yakın ilişkileri de kamuoyunda fazla tartışılmadı. Cem Vakfı eski Avrupa Koordinatörü Alişan Hızlı’nın Almanya Alevi Dernekleri Birliği adı altında bir dernek kurarak ortaya çıkmasının perde arkasında Türk Diyanet İşleri Bakanlığı (DİTİB) ve Musa Serdar Çelebi olduğu ortaya çıktı. Bu arada Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), Almanya Alevi Dernekleri Birliği’nin kurulmasına karşı “isim benzerliği olduğu” gerekçesiyle Alişan Hızlı’ya karşı dava açtı. Davanın karar duruşması 6 Haziran’da Solingen’de görülecek.
Vakıf bir kanser gibi
Bir dönem Cem Vakfı Avrupa Koordinatörlüğü yönetim kurulunda çalışan Düzgün Keleş, Cem Vakfı, Fethullah Gülen ile Cem Vakfı ilişkileri, Musa Serdar Çelebi ile İzzettin Doğan ilişkilerini gazetemize anlattı. Cem Vakfı’nın bir kanser gibi Alevi toplumunu sarmaladığını söyleyen Keleş, vakıf aracılığı ile Alevilerin çok tehlikeli bir yola sokulmak istendiğini belirtti. Keleş, devamla şu bilgileri verdi: “İzzettin Doğan ve Alişan Hızlı’nın Fethullahçı basına geçmişte verdikleri demeçlerde, Aleviler, devrimciler, solcular konusundaki görüşlerini bulabiliriz. Burada AKP’li Alevi geçinen Reha Çamuroğlunu da unutmamak lazım. İlginç olan ise daha önce verilen demeçler son dönemlerde Aksiyon dergisi aracılığı ile sanki yeni yapılmış ve araştırma yapmışlar gibi sunulmakta. Yapılan haberler ile Aleviler çeşitli etnik kimliklere ayrılarak ‘hangi siyasi grubun hangi bölgede Alevisi var’ deniliyor. Cem Vakfı böylece bilinçli olarak, Fethullah basını aracılığı ile Alevileri fişliyor.”
‘Alevi İslam’ düşüncesini savunmayan Alevilerin potansiyel suçlu listesine konulduğunu dile getiren Keleş, “Cem Vakfı, Gülen Cemaati, Diyanet ve Musa Serdar Çelebi ilişkileri giderek derinleşiyor. Burdanda şu tezi çıkarabiliriz; özellikle Azerbeycan’daki Aliyev’in sarayında yapılan Türk dünyası toplantısına Musa Serdar Çelebi, Alişan Hızlı (Cem Vakfı yönetim kurulu üyesi), Ali Kılıç’ın (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu eski yönetim kurulu üyesi) içinde bulunduğu Cem Vakfı’ndan da bazı şahısların katılmasından da anlaşılacağı üzere bu hareket Türk İslam sentezinin, ılımlı İslam’ın Amerika’nın yeşil kuşak ayağının bir parçası” dedi.
Cem Vakfı Erdoğan’a arsa sattı
Türkiye’de giderek her yerde Başbakanlık tarafından yapılan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) yapılanmaları Türk Başbakanı Erdoğan’a bağlı olarak geliştiriliyor. Bu yapılanmalar içinde Cem Vakfı yönetim kurulu üyesi Cemal Canpolat’ın TOKİ’ye arsa sattığının da bilindiğini söyleyen Keleş, “bir dönem CHP İstanbul il başkanlığı da yapan Canpolat ani bir şekilde Baykal tarafından görevden alınmıştı” bilgisini verdi.
Arsa olayını Alışan Hızlı’nın bizzat kendisine anlattığını söyleyen Keleş, “TOKİ’ye verilen arsaya ilişkin İzzettin Doğan ‘önemli olan buranın yeşil alan olmasıdır’ diyerek, Musa Serdar Çelebi aracılığı ile bu arsayı Başbakanlığa vermiştir. Buradan 50 milyon Euro gibi rakamlar dolaşıyor, ama ne kadar alındı, ne kadar daire verildi net bilgi yok. Bence Aleviler öncelikle İzzettin Doğan’ın mal varlığını araştırmalıdır” görüşlerini dile getirdi.
Cem Vakfı yönetiminin sağcı faşist partilerle, tarikatlarla ilişkilere girerek maddi çıkar sağlama peşinde olduğunu ifade eden Keleş, devamla şunları söyledi: “Sol anlayışı yok edecek her yolu denemektedirler. Örnek olarak Cem Tv ilk kurulduğu dönemde hiçbir devrimci sanatçıya yer vermezdi. Devrimcilerin cenazelerini Cem evlerine kabul etmezlerdi. Kürtçe müziğin Cem Tv’de çalınması yasaktı. Şimdi ise yeni bir taktik uygulayarak diğer Alevi kurumlarını yok etmek için yazılı ve görsel basınında sahte bir demokratlık sergilemektedirler.”
Dedeleri Diyanet gönderiyor
“Cem Vakfı sosyal değerlerden uzak durumda. Bu vakıf elde ettiği paralarla kaç çocuk okutmuş bugüne kadar kaç kişiye burs vermiş? Vakıflar kanunu hükümlerine uymuyor” diyen Keleş, ilginç bilgiler verdi: “Din hizmetleri başkanlığı adeta Şeyhülislam makamı gibi fetva vermekte. Örneğin Muharrem ayında Almanya’ya Cem Vakfı tarafından dede yollandı. Bunu bizzat Alişan Hızlı bana anlattı. Gelen dedeler vize almakta zorluk çekiyorlarmış. Bunun için Diyanet dedelere yeşil pasaport sağlamış, Avrupa’ya rahat giriş yapabilmeleri için. Bu dedelerden biri de şu an din hizmetleri başkanlığında genel sekreter olan Sinan Boztepe’ydi. Kendisi İsviçre’de görevlendirildi. Buna ilişkin de ilginç bir anı var, örneğin bu kişiye soruluyor. Doğan ailesi Aleviler yakılırken, zindanlarda işkencelerdeyken bir yazı kaleme almamıştır nasıl oluyor da birden bire Alevi olduğunu hatırlıyor ve Vakıf kuruyor. Bu vakfı kimler ve niçin ona kurdurttu?”
Atatürk ve Türk bayrağının arkasında Azeriler, Şiiler ile bağ kurulduğunu kaydeden Keleş, diğer yandan Balkanlardaki Türklerin Bektaşi olarak kabul edilip toplandığını, Mevleviler, Nakşiler, Nurcular ile dans edildiğini belirtti. Alevilere siz müslümansınız denilerek aksini savunan anlayışı dayatan Alevi olamaz dayatması yapıldığını belirten Keleş, “Türk-İslam sentezinin ılımlı İslam projesi, Diyanet, Fethullah, Musa Serdar Çelebi dörtlüsünün Türki Cumhuriyetleri’nden Balkanlara el ele vererek kendi çıkarları için kurulan bir gladyo olarak değerlendiriyorum. Bu dörtlü bilinçli bir şekilde Alevileri Fethullah çizgisine çekmek istiyorlar” dedi.
Diyanet istedi Alevi derneği kuruldu
Alişan Hızlı’nın Diyanet bütçesinden çok faydanlandığını söyleyen Düzgün Keleş, açıklamasına şöyle devam etti: “İstanbul’da yaptığımız toplantı sonunda, hep beraber bir yerde oturuyorduk. Yanımızda Hakkı Çıplak ve Bad Kreuznach dernek başkanı da vardı. Cem Vakfı tarafından kurulan ancak Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu tarafından Solingen aslı İdare Mahkemesi’ne verilerek durdurulan derneği de o dönemlerde kurulmuştu. Kurulan dernekten sonra söylenen şuydu; bu dernek ile çok iyi para gelecek. İlk başta onbinlerce Euronun geleceği söyleniliyordu. Bize direk söylenmedi, ama sonra yaptığımız araştırma ve derneğin tüzüğünün DİTİB tarafından hazırlanmasının da ortaya çıkması ile bu derneğin kurulmasının en büyük ayağının Diyanet olduğu anlaşıldı. Öyle bir durum da var ki Alişan Hızlı son olarak Başbakan Erdoğan’ın Köln’de yaptığı gezide yapılan görüşmede Erdoğan’a ‘bana destek verin. Türkiye’de düşmanlık yapan Alevi grupları marjinalleştirelim’ diyor.”
Alişan Hızlı iddiaları reddetti
Hakkındaki iddiaları reddeden Alişan Hızlı ise gazetemize yaptığı açıklamada Musa Serdar Çelebi ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, söylenenlerin tamamen yalan olduğunu öne sürdü. Düzgün Keleş’in yönetime girmek istediğini kendilerinin de bunu kabul ettiğini, ama sonradan anlaşamayınca yollarını ayırdıklarını aktardı. Cem Vakfı eski Avrupa Koordinatörü Alişan Hızlı, Almanya Alevi Dernekleri Birliği adı altında kurdukları derneğin DİTİB ile hiçbir bağı olmadığını da savundu.
Sanal ortamda derneğin DİTİB tarafından kurulduğu tartışmalarına ilişkin DİTİB’in faksından gönderilen tüzük örneğinde, “Cemiyetin Gayesi; Alevi İslam kültürünü ve inanç birliğini korumak ve aynı zamanda Alevi İslam inancını ve kültür değerlerini açıklamaktır” olarak belirtilmesine ilişkin de açıklamada bulunan Hızlı, tüzüğün DİTİB tarafından hazırlandığı yönündeki iddiaların kesinlikle asılsız olduğunu ifade etti: “Bu tüzüğü aynı zamanda derneğimizin üyesi olan Avukat Kudret Yıldız hazırladı. Daha sonra Almanca’ya çevirmek için uygun bir yer aramaya başladım. Resmi tercümanlar çok pahalıya yaptıkları için ben de dini bir kurum olduğu için DİTİB’ten bunu ücretsiz yapıp yapamayacaklarını sordum. Onlar da bunu kabul etti. Bu nedenle tüzüğün DİTİB’den fakslanması doğrudur, ancak orada hazırlandığı kesinlikle iftiradır.”
DİTİB’ten maddi yardım da almadıklarını öne süren Hızlı, Musa Serdar Çelebi ile olan tüm ilişkilerini de inkar etti: “Çelebi ile herhangi bir tanışıklığım yoktur. Kendisi ile hiçbir zaman görüşmedim. Yaptığım Cemler herkese açık olduğu için kendisi de geldi. Ve orada konuşmacı oldu.” Hakkındaki iddialara ilişkin İzzettin Doğan’la görüşmek için aradığımız Cem Vakfı basın merkezi, Doğan’ın konuya ilişkin açıklama yapmak istemediğini belirterek, iddiaların yalan olduğunu savundu. Son olarak Avusturya’nın başkenti Viyana’ya gelen Prof. Dr. İzzettin Doğan yaptığı açıklamada, Musa Serdar Çelebi’nin geçmişte neler yaptığını bilmediğini, ama son yıllarda ‘iyi şeyler’ yaptığını, Almanya’ya her gelişinde de görüştüklerini itiraf etti.
Ülkücü militan Musa Serdar Çelebi
70’li yılların etkili ülkücüsü Musa Serdar Çelebi, MHP Hatay milletvekili Mehmet Şandır’ın iş ortağı. Ülkücü militanların eğitilmesi, eylemlerinin yönlendirilmesi, eylemden sonra korunmaları gibi konularda kurulan Orhan Çakıroğlu, Celal Adan, Mustafa Verkaya’dan oluşan komitenin başkanı.
Musa Serdar Çelebi’nin diğer ‘iş ve eylem ortakları’ ise; Mehmet Ali Ağca, Ömer Bağcı, Oral Çelik, Yalçın Özbey, Abdullah Çatlı, Feridun Akkuzu, Samet Aslan. Eski ülkücü Çelebi’nin ismi Türkiye’de Abdi İpekçi suikastinde geçti. Mehmet Ali Ağca’nın arkadaşlarından olan ve adı Papa suikastinde de geçen Musa Serdar Çelebi, Abdullah Çatlı grubu ile arası açıldıktan sonra yurtdışına kaçarak Türk İslam Birliği Teşkilatı’nın başına geçti. Türkiye’ye döndükten sonra ise BBP’den milletvekili adayı oldu. Çelebi, şu anda ise İzzettin Doğan’ın sürekli görüştüğü ve hatta bir iddiaya göre Doğan’ın danışmanlığını yürüttüğü bir isim. Çelebi, son olarak Ankara’da 17 Eylül’de düzenlenen Cem töreninde İzzettin Doğan’la birlikte ceme katılmış bir isim. Çelebi’nin bulunduğu Cem töreninde Namık Kemal Zeybek de bulunuyordu. Cem törenini ise Alevi olmayan biri Namık Kemal Zeybek organize etmiş, Musa Serdar Çelebi’nin de bu organizasyonda yardımcı olduğu konuşulanlar arasında. Cem Radyo ve TV’nin büyük hissedarı konumundaki Tükek Ailesi’nin hisselerinin önemli bir bölümünü devretmesiyle sonuçlanan Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan ile Tükekler arasındaki gerginliği Birgün gazetesine değerlendiren Yaşar Tükek ise, “biz zaten başından beri hisseleri devretmek istiyorduk” diyerek gündeme gelen iddiaların yalan olduğunu açıklamıştı.
KAYNAK : ERDAL ALIÇPINAR
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA - 6 Haziran 2008