Ortadoğu’da genellikle Lübnan, Suriye ve İsrail’e dağılmış olan Dürzîler tüm ülkelerde azınlık konumundadırlar.Anadilleri Arapça olan Dürzilerin yeryüzündeki sayısı 2 milyonu geçmiyor. 100 bini İsrail’de yaşıyor.
1222’de İslam’dan koparak bağımsız bir topluluk haline gelen Dürzilerin kutsal mekanları Makam, Nazareth ile Taberiye gölünün arasında.
Dürzîler Tanrı’nın birliğine inanırlar, bu nedenle kendilerini Ehl el Tevhid (Tevhid ehli – birleştiriciler) olarak anmışlardır.
Dürzîliğin dört şartı, Altıncı Fatimi Halifesi Hâkim’in Allah olduğuna inanmak, emri tanımak, hududu bilmek ve nasihate uymaktır.
Hâkim hem Allah hem de insandır.
Ancak iki türlü görünüşü vardır: Lâhûtî (Allah) ve Nâsûtî (insan).
Bu iki görünüş birbirine benzemez. Akılla anlaşılamayan Hâkim birçok defa insan şeklinde görünmüş, insanlar fitne fesada başlayınca gizlenmiştir. Yeniden ortaya çıktığında Dürzîleri mükâfatlandıracak, kendine inanmayanları da cezalandıracaktır.
Haçlı Seferleri sırasında Anti-Lübnan Dağları’ndaki İsmailîler ile birleşerek İslam ordularına karşı Hıristiyanların yanında yer aldılar. Ancak bu dönemde o yörede yaşayan İsmailîler ile Dürzîler arasındaki ilişkiler hakkında açık bir fikir edinmek olanaklı değildir. Birçok araştırmacı bu iki mezhebi birbirine karıştırmıştır. Kesin olarak bilinen her iki mezhebin de Haçlı Seferlerinin sonuna kadar Hıristiyanlar’ın müttefiki olarak kaldıklarıdır.