Doğru ata oynamaya çalışan cengaverler dönemi

Doğru ata oynamaya çalışan cengaverler dönemi   Hatice ALTINIŞIK / Birgün1995 yılında tanıdım onu. Kısacık kırmızı saçları...

Doğru ata oynamaya çalışan cengaverler dönemi
  
Hatice ALTINIŞIK / Birgün

1995 yılında tanıdım onu. Kısacık kırmızı saçları derin, insanın içine bakan bakışları ve alçak gönüllüğüyle dev kadını…

Tane tane ince sesiyle konuşması ve sarfettiği kelimelerdeki samimiyeti etkiledi beni. İnsana sınıf, cins, milliyet, din anlayışıyla değil de insan gibi bakaşı etkiledi beni. Bu kadın insan gibi insandı. Ve tanıdığım günden beri hep yanında yöresinde yakınında oldum, son anına kadar.

Kendisinin doğurmadığı, ta uzakta Hakkâri’de, Balıkesir’de, Van’da, Kars’ta, Diyarbakır’da, Yozgat’ta, Mardin’de, Tekirdağ’da; Sivas’ta… Ülkenin dört bir yanında devletin varlığını unuttuğu çocuklar için çırpınışlarına şahitlik ettim. Gecenin bir yarısına kadar çocuklardan gelen; Türkan teyze, Türkan abla, Dr. Türkan diye başlayan mektupları yorulmaksızın okuyarak çocukların taleplerinin altını kalemiyle çizerdi. Ertesi gün o çocuklara bot, çorap, kaban bulmak için bağışçı arayışına girerdi.

Bir yıl içinde 10 bin 15 bin çift bot, kaban, çorap bağışı bularak o çocukların üşüyen ayaklarının ısınmasını sağlardı. O minicik ayakları ısıtacak botları bulana kadar her gün her gün hatırlatırdı bize; bir an önce bağışçı bulalım soğuklar başladı diye. Özellikle çok kar yağan bölgelere öncelik vermemizi isterdi.

Yine; valilerden, kaymakamlardan, müdürlerden ve öğrencilerden gelen mektuplarda, o bölgedeki çocukların hiç bilgisayar görmedikleri yazardı. Eski, yeni teknolojik araç arayışına girer ve o çocukların çağı yakalamasını sağlardı. Sonradan okul müdürlerinin gönderdiği cıvıl cıvıl mutlu çocuk yüzleriyle dolu fotoğraflara çocuk gibi sevinip mutlu olurdu.

Başlık parasıyla aileye gelir olsun, evden bir nüfus eksilsin diye 12-13 yaşında evlendirilmek istenen kızların okumaları, meslek sahibi ve geleceğin bilinçli anneleri olmaları için olağanüstü çaba sarfederdi.

Okula gönderilmeyen kızların olduğu bölgelerde okul ve yurt yoksa, okul ve yurt yaptırmak için destekçi bulurdu. Bir dünya okul ve yurt yaptırıp milli eğitim bakanlığına teslim etti. Devlet teslim aldı,başbakan övünerek bu yıl bu kadar okul açtık diye şovunu yaptı.

ÇYDD’nin projelerine uluslararası kurumlar ödül verdiler, ÇYDD’ye haber bile vermeden hükümet heyetini oluşturup gitti, o ödülü aldı. (Kardelenler)

Türkan Saylan, kendisinin doğurmadığı, devletin bir köşede unuttuğu ötelediği çocuklara hayatının son anına kadar elini uzattı. Belki yaptığı çalışmaları hükümet yapmadığı için, belki hükümet gibi çalıştığı için, belki hükümete sorumluluklarını hatırlattığı için; şimdi o ve arkadaşları düzmece davalara maruz kalarak cezalandırılıyorlar.

Pastadan pay kapan, kapmaya çalışan şakşakçı basın: ÇYDD teröristlere burs veriyor diye fütürsuzca her gün manşet atarak bölücülük, ırkçılık ve inkârcılık yapmaktadır.

Hükümet; Doğu ve Güneydoğulu vatandaşa uzanan ele dahi tahammül etmiyor. Neden hep o bölgelere, teröristler besleniyor, teröristlere destek veriyorsunuz diye STK’lere hesap soruyor. Hükümetin ve hükümet basınının terörist dedikleri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, Anadolu’nun dört bir yanında yaşayan yoksul vatandaşların çocukları değil midir?

Tayyip bey ve yandaşlarına soruyorum; Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan tüm vatandaşlar terörist midir, bu bölgelerdeki vatandaşları bu şekilde fişlediniz?

Bunu düşünen hükümet ve ona tabi basın, biz Doğulu ve Güneydoğuluları vatandaş statüsünden çıkarıp terörist statüsüne koyarak, alenen bölücülük ve ayrımcılık yaparak suç işlemiyor musunuz?

Peki o zaman cemaatlerin içinde bulunan öğrencilere başbakanlık burs veriyor diye, başbakan irticacıları irticayı besliyor mu diyeceğiz!

İstanbul Belediyesi’nin geçmiş yıllarda nerelere, kimlere burs verdiklerini bir araştırın isterseniz. Kimlere, hangi cemaatlere nasıl akıtılmış paralar. Bugünün başbakanı Tayip Erdoğan dönemi dahil, Adalet Bakanlığı’ndan talimat alma ihtiyacı duymayan, yolsuzlukları  araştıracak yürekli bir savcı varsa araştırsın bakalım. (korku imparatorluğunun mesleki kariyerini bitirmesini göze alan, Adalet Bakanı atmaca gibi bekliyorken). Kazanan ata oynamayı seçen bahisçilere benzetiyorum, hükümeti ve yandaşlarını ve düzmece basını. Eşleri aracılığıyla bavullarla yurtdışına para kaçıranların yönettiği zamanda yaşıyoruz. Buna gözlerini yuman, kulaklarını kapayan, dillerini sağır edenlerin palazlandığı, adam yerine konulduğu düzmece bir dönemde yaşıyoruz maalesef.

İlkeden, insan olmaktan uzak kula kulluk eden zavallılar takımıyla. Bu takım insanlığa ve insafa  dahi davet edilemez. Akıl kabızlığını kitlelerine yaydılar ve kokusunda yaşıyorlar, orası da onlara yakışıyor. Haksızlık, adaletsizlik, sömürü ve yalan üzerine kurdukları düzen altında kalacaklar bir gün nasıl olsa.

Pirimizin dediği gibi bozuk düzende sağlam çark olmuyor.

Bertarafta; Kendisinin doğurmadığı ama bu topraklardaki her çocuğu kendi çocuğu gibi bağrına basan, sosyal devletin(!) yapamadığını yapmayı başaran, sosyal devlet olgusunu her yaptığı proje ile hatırlatan saygıdeğer Prof. Dr. Türkan Saylan; Bu topraklar sana çok şey borçlu. Bu topraklara insanlığı ektin, kardeşliği ektin, adalet, vicdan ektin, sevgi ektin, barış ektin…

Ve topraklar barışı doğuracak, Anadolu erenlerinin ışığıyla….

Kara kızın Hatice...
  
HATİCE ALTINIŞIK

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy4875 = 'hatticali' + '@';

addy4875 = addy4875 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text4875 = 'hatticali' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

4875 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


Birgün - 22 Aralık 2010

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku