Abbas TAN
Alevi Çalıştayı eski Bakan Mustafa Sait Yazıcıoğlu tarafından gündeme getirilmişti ama ne yazık ki bundan sonrasını yeni Bakan Faruk Çelik ve ekibi tarafından yürütüleceğe benziyor.
Herkesin merakla beklediği Alevi çalıştayının çalışma biçimi belli oldu.
Bu çalıştaya son noktayı bugüne kadar Alevileri yok sayan Diyanet İşleri Başkanlığı koyacaktır. Şimdiden bunu görmeye başladık bile.
Nereden bu ön yargıya vardınız denebilir. Ama görülen köye kılavuza gerek yok.
Yedi aşamalı olarak gerçekleştirilecek olan çalıştayın aşamalarını açalım.
1- 3 Haziran 2009 tarihinde 35 Alevi örgüt temsilcileri Ankara’da toplanacak. Prof. Necdet Subaşı’nın moderatörlüğünü yapacağı çalıştaya Bakan Faruk Çelik de katılacak.
2- Alevilikle ilgili yazılar yazmış, çalışmalar yapmış Akademisyenlerle örgüt yöneticilerinin görüş ve düşünceleri tartışılacak.
3- Alevilik konusunda yazılar yazmış bu konuda çalışmalar yapmış ve önerilerde bulunmuş yazarlar dinlenecek.
4- Meslek kuruluşları, sendikalar, İnsan Hakları Dernekleri, TESEV gibi çeşitli sivil toplum örgüt yöneticileri dinlenecek, görüşleri alınacaktır.
5- İlahiyatçıların ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın temsilcilerinin dinleneceği ve belki de çalıştaya damgasını vuracak bir çalışma yapılacak.
6- Alevi eski ve yeni milletvekilleriyle, Alevi olmayıp da Alevilikle ilgilenen Sünni milletvekilleri ile görüşme yapacak olan çalıştay,
7- Oluşturulacak teknik bir kurul tarafından sonuç raporunu hazırlayacak ve Hükümete sunacak.
Bu çalıştayın amacı ne olursa olsun, katılımcıların ne şekilde tespit edildikleri de önemli değil ancak burada kimlerin özellikle olması ve nelerin daha fazla ağırlık kazanacağı önem taşımaktadır.
Şunun çok iyi bilinmesi gerekir,buraya çağırılan kurum yada kuruluş temsilcileriyle,birey olarak çağırılanların büyük çoğunluğu olaya objektif bakacaklardır. Ama bir kurum vardır ki bu tamamen taraftır. Bu taraflılığı sadece çalıştayı değil Siyasi iktidarın kararını dahi değiştirecek güçtedir. İşte bu kurum Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Demokratik Alevi Hareketi olan ABF ve bileşenleriyle bu kuruma destek veren diğer Alevi kuruluşları,aydın,çağdaş ve demokrasi gönüllülerinin kaldırılmasını istedikleri Diyanet İşleri Başkanlığı buraya nasıl bir görüş sunar,nasıl bir çözüm önerisi getirir.
Karşı olunan Diyanet,Alevileri ve Aleviliği yok sayarken sadece iktidarın siyasi bir malzeme olarak kullanmak istediği Alevilik konusunda neler yapacağı beklenemez ki.
Bu çalıştayda Alevi Din hizmetlerinin de tartışılacağı bildiriliyor.
Dönüp gerilere bakalım. Aleviler ve Alevi Örgütleri yıllardır yazılı ve görsel basında, alanlarda, kurumları içerisinde ve dışarıda haklı taleplerini dillendirirlerken bugüne kadar din hizmetleriyle ilgili bir talepleri oldu mu? Böyle bir talepleri yoktur (bir kurum hariç), buna gerekte yoktur. Aleviler eşit yurttaşlık haklarını aldıklarında kendi inançlarını nasıl yaşayacaklarını çok iyi bilirler. Alevilerin her fırsatta dillendirdikleri talepleri bellidir.
Bu talepleri bizler yazmaktan ve söylemekten usanmadık, usanmayız da ama okurları ve dinleyenleri artık bu konuda yormaya başladık.
Alevilerin öncelikli taleplerinin başında Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması, Zorunlu Din derslerinin kaldırılması, Aleviliğin ve Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Madımak Oteli'nin müze olması, Hacı Bektaş Veli Dergahının müze olmaktan çıkartılması gelmektedir.
Çalıştayın nasıl bir sonuç çıkartacağı ve ne tür önerileri ciddiye alarak rapor edeceği ayrı bir tartışma konusu.
Bu tip çalışmalar göstermelik de olsa,kimler tarafından gelirse gelsin muhataplar dikkate alındığında elbette sonuca er yada geç gidilecektir. Ama bir gerçekten kaçınmamalıyız. Bu çalışmalar Alevi örgütlerinin inançlı mücadelelerinin bir ürünüdür. Yoksa mevcut iktidarın isteyerek yaptığı bir çalışma değildir.
Toplumsal mutabakatla alınan kararlar yada hayata geçirilecek projeler her zaman değer bulacaktır ama Alevi çalıştayı bir yamalı bohça olarak ortaya çıkmaktadır.
Alevilerin kalkmasını dillendirdikleri ve yüzbine yakın personelinin içerisinde bir tek Alevi dahi bulundurmayan bir kurumun Alevilikle ilgili çözüm üreteceğini nasıl düşünebilirsiniz. Bunun ne mantığı var ne de anlaşılır yanı vardır.
Alevi çalıştayına katılacak Alevi kurum temsilcilerine ve tüm aydınlara bir önerim vardır. Bu çalıştaya Diyanetin katılmasına izin vermeyin.
Yaşamın her alanına müdahale eden ve fetvalarıyla her hareketi yönlendirmeye çalışan bu kurumun yazılarını incelediğinizde daha da bilgi sahibi olunacağını göreceksiniz.
Geçmiş dönemde Cemevleri ile ilgili dönemin Cumhurbaşkanından görüş istediğimde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği konuyu (yazımı) İçişleri Bakanlığına, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğüne, Emniyet Genel Müdürlüğü de Diyanet İşleri Başkanlığına gönderdi ve sonuç yazısı aynı silsileyi takip ederek Cumhurbaşkanlığı tarafından bana gönderildi.
Gönderilen yazıda “…cami ve mescidlere alternatif olarak bir takım adlarla dini ibadet mahalleri ihdas,İslam Dini’ne ve tarihi vakıaya uygun değildir. Zira İslam tarihinde cami ve mescit vardır. Cemevi binası yoktur...yüzde doksandokuzu Müslüman olan milletimizin cami ve mescitler dışında bir ibadethanesi mevcut olmamıştır. Kendilerini Alevi ve Bektaşi olarak tarif eden vatandaşlarımız da namaz ibadetlerini CAMİ ve MESCİDLERDE eda etmektedirler.” denilmektedir. D.İ.B.nin 13.8.1999/227 sayılı bu yazısından sonra Alevilerle,Cemevleriyle ilgili nasıl bir görüş belirteceği beklenebilir.
Yazının içeriğine baktığınızda DİB, Alevileri kabul dahi etmemektedir. Kendilerini alevi diye tarif edenler cümlesi doğrudan Alevileri aşağılamaktadır
Abbas TAN
Alevihaber.com - 26 Mayıs 2009