Onlar, 1938 yılında Dersim’de öldürülen ya da şans eseri kurtulup sürgüne gönderilen ailelerin çocukları. Doğdukları yeri ve oynadıkları oyunları değil ama, dilini, dinini unutmuş; aileleriyle birlikte kültürlerinden de kopartılarak subay ailelerine evlatlık verilmiş minik kızlar... Şimdi seksenli yaşlarını sürüyorlar. Onlar, dünyanın pek çok ülkesinden tartışmaya açılan, ancak ülkemizde sorgulanması tabu olmayı sürdüren resmi tarihin, süsünden püsünden, yalanından dolanından sıyrılmasını sağlayacak olan tanıklar... Dersim’in kayıp kızları...
Nezahat ve Kazım Gündoğan çifti, üç yıl boyunca izini sürdükleri ve sonunda sayılarının yüzlerce olduğunu tespit ettikleri Dersimli kayıp kızları, hazırladıkları belgeselle seyirciyle buluşturmaya hazırlanıyor. “İki tutam saç, Dersim’in Kayıp Kızları” adını taşıyan belgeselde, bugün adı Tunceli olarak bilinen Dersim’de 1938 yılında yaşanan kanlı olaylar sonucu ailesiz kalan ya da ailelerinden zorla alınarak subay ailelerine evlatlık verilen kızların tanıklıkları aktarılıyor. Bu açıdan Türkiye’nin karanlık dönemlerinden birini ele alan belgesel büyük bir yankı uyandıracağa benziyor.
Belgeselciler kız çocuklarının neden subay ailelerine evlatlık verildiği sorusunun cevaplanabilmesi için dönemin politik yaklaşımlarının tümüyle anlaşılması gerektiğinin altını çiziyor. Çalışmalarında da bu konuda yazılmış devlet raporlarından yararlanarak bir senteze ulaşmışlar. Nezahat Gündoğan, Dersim’in kültürü ve diline dair çözümlemelerin yer aldığı bu raporlarda, Dersimlilerin Kürtlerden etkilenerek Kürtçe konuşmaya başlayan öz be öz Türk olduklarının söylendiğini belirtiyor. Dersim olaylarının inanç, dil ve kültür birliği yaratma çabasından doğan bir politika içinde değerlendirilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Gündoğan, aksi halde olayı değerlendirme konusunda yanılgıya düşeceğimizi düşünüyor.
Belgeselciler devlet raporlarında, evlatlık verilen Dersimli Kürt kızların Türkleştirilmesine dair açık bir karara rastlamamış. Ancak, dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Türk birliğini yaratmada ailenin, aile içinde de kadının önemli olduğunu ve çocukların şimdiden yetiştirilmesinin, gelecek nesillerin Türk olarak yetişmesinde çok önemli bir rol alacağına vurgu yaptığı raporların dikkat çekici olduğu notunu düşüyorlar.
Dersim’in bulunabilen kayıp kızlarının hepsi katliamı hatırlıyor. Ancak çoğu hâlâ korkuyor. Dersimli olmanın, başlarına dert açacak bir şey olduğunu düşünüyorlar. Hikâyesini en yakınlarına bile anlatmamış çoğu.
Bu belgesel Alevi doğup uyum sağlamak için Sünni olan, ana dili Kürtçeyi tamamen unutan, ailesini de ancak 65 yıl sonra bulan Fatma Nine ve diğerleriyle tanıştıracak bizi. 2 Mart’ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda seyircisiyle buluşacak olan “İki tutam saç, Dersim’in Kayıp Kızları” son tanıklarıyla bize farklı bir tarih okuması yaptıracak.
Dersim'in Kayıp kızları
Gözde BEDELOĞLU / Birgün