Dersim'de olan isyan değil katliamdır

"Munzur 38 Katliamdır! Arşivler Açılsın Hesabı Verilsin!" mitingi ile ilgili PSAKD ve mitingin tertip komitesinden Erdal Yıldırım sorularımızı yanıtladı.Onur...

"Munzur 38 Katliamdır! Arşivler Açılsın Hesabı Verilsin!" mitingi ile ilgili PSAKD ve mitingin tertip komitesinden Erdal Yıldırım sorularımızı yanıtladı.

Onur Öymen'in mecliste Dersim katliamı ile ilgili sarf ettiği sözler başta Dersimliler ve Aleviler olmak üzere pek çok kesim tarafından tepkiyle karşılandı. Tunceli ve Alevi dernekleri bu sözleri protesto eden açıklamalarda bulundular. Sonuçta, Başta Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) olmak üzere Alevi dernekleri, demokratik kitle örgütleri ve bazı siyasi partilerin katılımı ile 13 Aralık'ta Kadıköy Meydanı'nda "Munzur 38 Katliamdır! Arşivler Açılsın Hesabı Verilsin!" adıyla bir miting düzenleme kararı alındı.

Miting kararının alınmasına kadarki süreci, Öymen'in Dersim'le ilgili sözlerini, AKP'nin bu konudaki fırsatçılığını ve mitingin taleplerini Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD) Kadıköy Şubesi'nden 8. ve 9. Dönem PSAKD Kültür-Sanat Sekreterliği yapmış bulunan ve 13 Aralık Mitingi'nin Tertip Komitesi Üyesi Erdal Yıldırım ile konuştuk.

13 Aralık Mitingi'ni hazırlayan süreçten bahsedebilir misiniz? Bu Onur Öymen'in sözlerinin tetiklediği bir miting mi oldu?

Onur Öymen tartışması üzerinden gelişme bir süreç değil bir kere bunu söylemek lazım. Dersim Dernekleri, Tunceli Dernekleri yıllardır Dersim'deki barajlar projesi ile mücadele ediyorlar zaten. Çünkü Dersim coğrafyası sadece Cumhuriyet döneminde, ya da son günlerde değil, Osmanlı'dan bu yana insansızlaştırma gibi bir proje ile karşı kaşıya . Örneğin geçenlerde ortaya çıkan bir belge var. Bundan 134 sene önce, Osmanlı İmparatoluğu'nda 1875'lerde Dersim'in nasıl islah edilebileceği, oradaki direnişin nasıl kırılabileceği konusunda raporlar hazırlanıyor. Daha sonra 1930'larda, Meclis'e sunulan raporlar var ve o raporlarda da Dersim'in ancak insansızlaştırılarak ve suya boğularak sorunun çözülebileceği söyleniyor. Yani yüzyılı aşkın bir süre, şu anki barajlar projesine gelinen en son noktaya dek, nasıl çözecekleri, nasıl insansızlaştıracakları, oradaki çevre ve doğa katliamını nasıl gerçekleştirecekleri ile ilgili kafa yormuşlar.

Orada yıllardır bir mücadele var. 37-38'de katledilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri bile halktan ve ailelerinden saklanıyor. Dersim'in adı değiştirilerek "Tunceli" yapılıyor, Dersim'deki katliam operasyonunun adı Tunç Eli Operasyonu'dur, ismi oradan geliyor.

Onur Öymen'in o gün, hem de Kürt açılımı konuşulurken böyle bir konuşma yapması bu süreci tetiklemiştir, ben böyle değerlendiriyorum. Onur Öymen'in konuşmasından önce de 13 Eylül'de Galatarasay Lisesi'nde Taksim'e kadar 10 binden fazla insanla beraber Munzur'daki barajlar projesine karşı bir yürüyüş yapıldı. Daha sonra 10 Ekim'de Dersim'de 20 bini aşkın bir kalabalıkla Munzur'daki barajlara karşı bir miting yapıldı.

Sonuçta Onur Öymen'in konuşması tam da Kürt açılımının olduğu dönemde, örümcek kafalıların Osmanlı'dan gelen, bu bölgeyi nasıl ıslah edecekleri, kişiliksizleştirecekleri ile ilgili aslında kafalarının içindeki projelerinin bir yansıması sadece. Ama hayırlı bir tarafı da var. Bugüne kadar Dersim katliamı ile ilgili Dersimliler de dahil olmak üzere yanlış bilgilendirmeler ve manipülasyonlar söz konudur. En büyük yalan Dersim'de bir isyan olduğudur. Dersim'de asla bir isyan olmamıştır, sadece toplu bir katliam olmuştur.

Sonuçta, Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) ABF ve PSAKD'ye bir miting önerisi ile geldi. Dersim coğrafyasının Aleviler için ayrı bir önemi vardır, çünkü Dersim coğrafyasının büyük bölümü Alevi toplumudur. Bu nedenle ABF ve PSAKD de olumlu yanıt verdi ve bu mitingi birlikte organize etme kararı alındı.

Onur Öymen sonrasında bir de laflarını düzeltmeye çalışırken "söylediklerim Alevileri kastedmiyordu diyerek" aslında Kürtlere karşı konuştuğunu ifade etmişti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özrü kabahatinden büyük diye bir deyim vardır. Tam böyle. Orada başka bir şeyi de söyledi. Ben Mustafa Kemal'in, Fevzi Çakmak'ın yaptıklarını savunuyorum, karşı çıkıyorsanız bunlara karşı çıkıyorsunuz dedi, güya özür diledi. Burada bizim asıl sorunumuz kişilerle değil, bakış açısıyla, sistemle, mekanizmayladır.

Kaldı ki Kürtlerle ilgili söylediği zaman da Kürt coğrafyasında bir katliamı mı savunmaktadır. Sonuçta ne Aleviler ne Kürtler, ne de başka etnik ve inançsal yapılar üzerinde bırakın toplu katliamı bireyin öldürülmesi bile insanlık suçudur. Bu anlamıyla Afrikadakiler için de söyleyemez. O anlamıyla, konuştukça debelenen bir açıklama.

Bu meselede Onur Öymen'den sonra en çok Tayyip Erdoğan konuştu. O da bu konuyu kendi tarafına çekmeye çalıştı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Mitingin AKP'ye karşı da mesajları olacak mı?

Tayyip Erdoğan Türkiye'deki konjonktürden iyi faydalanabilen, bunu çok iyi kullanabilen, takiyeyi çok iyi bilen bir kişilik. Bu anlamıyla Onur Öymen'in konuşması sonrasında bir mitingin olması asla onun konuştuklarının samimi olduğunu göstermez bize. Tayyip Erdoğan bir insanlık suçu ile ilgili samimi bir insan olabilir mi? Kendi Belediye Başkanlığı döneminde Alevi kutsallarından Karacaahmet'i buldozerlerle yıkmaya çalışan, Alevilerle ilgili çeşitli dönemlerde hakaret tabir edilebilecek sözleri sarf eden ve Alevi asimilasyonunun şu an bile çok güçlü bir şekilde sürdürebilmesine hizmet eden bir adamın "Dersim 38 katliamdır" demesi tamamen faydacı bir yaklaşımdır, tamamen CHP üzerinden kendisine Alevi toplumu üzeinde rant elde etme çabasıdır. Alevi toplumu da bunu yemez. Alevi toplumu bu yalana kanmaz.

Tayyip Erdoğan Alevilik ile, bu katliamlar ile ilgili konuşabilecek en son insanlardandır. Tayyip Erdoğan'ın mensubu olduğu partinin mensupları, hatta şu anda Bakan olanlarının bir kısmı Madımak katliamının avukatlığına soyunmuşlardır. Halen Madımak Oteli müze yapılmamakta, çeşitli entrikalara başvurulmaktadır. Önce orayı bir kitapçı, sonra çiçekçi yapmak, daha sonra et lokantasını oradan çıkartmamak, sonra boşalttım da istimlak edemedim gibi entrika ve hileleri savunan bir adam asla ve asla Dersim 38 katliamı ile ilgili söylediklerinde samimi değildir. Buna Alevilerin hiçbiri de inanmazlar.

Son olarak, mitingin taleplerinden bahsedebilir misiniz?

Mitingin adı önemli. Daha önce de bahsettiğim gibi, "Dersim 38 Katliamdır" ve devamında da "Arşivler açılsın ve hesabı sorulsun". Bu çok önemli birşey. Çünkü arşivlerin açılması ile, bugüne kadar resmi tarih tarafından manipüle edilen hatta Alevilerin de bilmediği, yanlış öğretilen bilgiler orataya çıkacak. Onun dışında Dersim isminin de iade edilmesi mitingin altı ana talebinden bir tanesi. Dersim halkından yaşanan katliam ile ilgili özür dilenmesi de bir diğer talep.

Sürgünler, kayıplar ve evlatlık verilen kız çocuklarının listeleri açıklansın diyoruz. Çünkü belki de yüzlerce kız çocuğu bizzat subaylara, o dönemdeki zenginlere hizmetçi olmaları ve asimile olmaları için evlatlık verilmiştir. Sayısı kestirilemeyen kayıplar ve sürgünler söz konusudur. Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın. Seyit Rıza ile beraber idam edilen altı kişinin mezar yerleri hala belli değildir ve devlet bunu gizlemek için elinden geleni yapmaktadır. Bu aynı zamanda bir ayıptır. Son iki talebimizden biri "dillerimize ve Alevi inancımıza özgürlük istiyoruz" şeklinde ve diğeri de Munzur Barajlar projesi'ne karşı.

Bir de çağrı yaparak bitirelim. Dersim 38 sadece Dersimililerin sorunu değildir. Dersim 38 bir bütün olarak kendisine insanım, aydınım diyen, devrimciyim diyen, solcuyum, sosyal demokratım, sosyalistim diyen, ötekilerden, ezilenlerden yana, haksızlıklara karşı olan herkesin sorunudur. Biz bu sıfatlara sahip herkesi 13 Aralık'ta Kadıköy Meydanı'nda "Dersim 38 Katlimadır" Mitingi'ne davet ediyoruz.

Teşekkür ederiz

Dersim Katliamı Haberleri

Sabiha Gökçen (Hatun Sebilciyan) kimdir?
Toplanan 'Dersim 1937-38 Sözlü Tarih Projesi' paralarına çöken Yaşar Kaya kimdir?
Dersim Soykırım Hikayesi
Sabiha Gökçen mi, Hatun Sebilciyan mı?
Dersim Kerbela’dan çok daha vahimdir