Zimmetine geçirmek üzere çaldığı Dersim 37-38 sözlü tarih projesini mahkeme kararıyla Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu'na (FDG) teslim etmesi gerekirken, yavuz hırsız
ev sahibini bastırır misali bu konuda mahkemeye başvuranları "Bunlar Dersim 37-38'de devletin yanında duran milis güçlerin akrabalarıdır, karanlık adamlardır" diyerek hedef
gösteren şimdilerde bir köşede unutulan Yaşar Kaya bugün de uzaktan, yakından hiç bir bağı bulunmadığı AABF ve AABK'ya sarmış.
Hem de öyle bir sarma ki hızını alamayıp AABF ve AABK içinde, Ermeni soykırımını planlayan, organize eden ve hayata geçiren tekçi, ırkçı, faşist Talat Paşa, Cemal Paşa ve Enver Paşa'ların kanlı örgütü İttihat ve Terakki'sinden örnek vererek eleştiren, muhalefet yapan herkesi terakkici, piyon Alevi Pelikanları olarak suçlamış.
_________________________
FDG’yi Bölüp Parçalayan Yaşar Kaya’nın Suçları ( 1)
Çıkarları uğruna FDG‘yi bölüp parçalayan ve kendisi gibi düşünmeyen hekesi ‚‘‘ BUNLAR KARANLIK ADAMLARDIR‘‘ diye suçlayan Yaşar Kaya, aynı suçlamaları FDG’nin yöneticileri içinde yapmıştır: ‘‘Bunlar karanlık adamlardır. Akrabaları 37-38 olaylarında milis gücü olarak devletin yanında katliama katıldılar…‘‘
FDG'NİN AÇIKLMASI:
‘‘Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG) İçindeki Son Gelişmeler Hakkında Kamuoyuna Zorunlu
AÇIKLAMA
Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG) bünyesindeki ayrılığın temel nedeni, federasyon eski başkanı Yaşar Kaya’nın kurumumuzun bütün imkanlarını seferber ederek Kasım 2009 yılında başlattığı Dersim 1937-38 Sözlü Tarih Projesi (DSTP)’ni kendi zimmetine geçirmek üzere gasp etme girişimidir. FDG’nin 2013 yılında 4. Kongresi’nde seçilen yönetim kurulu, kongreden bir süre sonra, 4. Kongremizin kararı gereği, Yaşar Kaya ve mülakat yapmış olan diğer Arkadaşlardan, Mülakatları Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu adına yaptıklarını, Projenin FDG´ye ait olduğunu ve telif haklarını da içeren bir hukuksal belgeyi imzalayarak Federasyon yönetim kuruluna teslim etmeleri talebinde bulundu. Proje kapsamında mülakatlar yapmış olan Şükrü Aslan, Cemal Taş ve İsmail Yüceer talepleri yerine getirirken, Y.Kaya, bütün ısrarlara ve arabuluculuk girişimlerine rağmen telif belgesini imzalamaktan kaçındı. Defalarca yapılmış olan yazılı taleplere uymayarak güvenilirliğini yitirmiş olan Y.Kaya´dan, FDG yönetimi bu belge ile birlikte tüm materyalleri de talep etmek durumunda kaldı. Ne belgeyi imzaladı nede Materyalleri teslim etmedi ve akla hayale sığmayacak düzmece senaryolarla yöneticilerimizi ve Dersimlileri karşı karşıya getirme yolunu seçti. Önümüzdeki günlerde kamuoyuna yapacağımız geniş açıklamada da görüleceği gibi, onlarca Dersimlinin huzurunda defalarca “imzalayıp teslim edeceğim” dediği halde, işi yokuşa sürmüş ve yarattığı provokasyon ortamıyla federasyonumuzun Ocak 2015’de Berlin’de yaptığı 5. Kongresi’nin yarıda kalmasına sebep olmuştur.
Daha sonra, 30 Mayıs 2015’de tekrarlanan FDG 5. Kongresi’nde seçilen federasyon yönetim kurulu Dernekler Masası’na (Vereinsregister) kaydedildi ve kamuoyuna açıklandı. Buna rağmen son yıllardaki mesaisinin tümünü Dersimlileri birbirine düşürmekle geçiren FDG eski başkanı Yaşar Kaya ve çevresindeki bir kaç kişi, sosyal medyada „FDG yönetiminin görevden alındığı“ şeklinde bir kampanya başlatmış durumdalar. Bulanık suda balık avlama çabası olarak görülebilecek bu yeni saldırıya federasyon başkanımız Metin Bozdağ yaptığı bir açıklamayla cevap verdi. Bu açıklamamızla gelişmeleri maddeler halinde bir daha kısaca kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz.
1) Kongre kararı ve kurumsal sorumluluğumuzu yerine getirmek adına hukuk yolunu seçme durumunda kaldık. Yaşar Kaya mahkemelerde de türlü oyunlara başvurdu. Teşviki ve kışkırtmasıyla Bochum Dersim Gemeinde yönetimi, 2015 Mayıs’ında gerçekleşen 5. Kongre’mizde seçilen ve Dernekler Masası’na kaydı yapılan yönetim kurulunu tanımadığını belirterek federasyonumuza karşı dava açtı. Mahkeme, Köln’de görülen davada Bochum Derneği yöneticilerinin aleyhine karar alarak, kaydı yapılan federasyon yönetim kurulunu onadı. Bochum Derneği yöneticileri, bu karara yaptıkları itiraz da reddedilince, davayı bir üst mahkemeye taşıdı. Üst mahkeme, temyiz yolu kapalı olmak koşuluyla, önceki mahkemelerin aldığı kararın geçerliliğine hükmetti. Şu anda Dernekler Masası nezdinde geçerli olan karar halen bu karardır. Kayıtlı olan Yönetim Kurulu da Ocak 2018 yılında gerçekleşen FDG 6. Kongresi’nde seçilen ve Metin Bozdağ başkanlığındaki yönetimdir.
2) 2015 Mayıs’ında tekrarlanan 5. Kongre’mizde seçilen yönetim kurulumuz iki yıl süreyle tescil belgesini imzalamayarak çalışmalarımızın önünü tıkayan Yaşar Kaya’dan, elinde bulundurduğu 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi (DSTP) kayıtlarını, imzalı telif hakkı belgesiyle birlikte federasyonumuza teslim etmesini talep etti. Bu talebimizin Yaşar Kaya tarafından reddedilmesinden sonra yasal yollara başvurmak zorunda kaldık. Davanın açılması için Bochum Mahkemesi’nde yapılan ön görüşmede Yaşar Kaya, Dernekler Masası’na kayıtlı olanı değil de, Ocak 2015’de seçilen ve Leyla Gündüzkanat tarafından temsil edilen yönetimi tanıdığını, elindeki malzemeleri ancak bu yönetime verebileceğini söyleyip, Bochum Derneği’nin açtığı davaya atıfta bulundu. Bunun üzerine mahkeme, Bochum Derneği’nin açtığı davanın sonucunun beklenmesini ve dava sonucunda belirlenecek yönetim kurulunun materyalleri Yaşar Kaya’dan talep etmesi tavsiyesinde bulundu. (Yaşar Kaya, Sözlü Tarih Projesi çekimlerini ve diğer belgelerini meşru gördüğü Leyla Gündüzkanat ve Nurettin Aslan „yönetimi “ne de bugüne kadar halen teslim etmemiştir.)
3) Kaya, üst mahkemenin Mayıs 2015’de tekrarlanan 5. Kongre’mizde seçilen Metin Bozdağ başkanlığındaki yönetim kurulunu onaylamasından sonra da, 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi’nin ürünlerini gasp etme tutumundan vazgeçmedi. Bunun üzerine 5. Kongre’mizden sonra kendisine karşı açılmak istenen dava tekrar gündeme getirildi. Mahkeme, davanın açılıp açılamayacağına karar vermek için taraflardan savunma talep etti. Kendi dümen suyundan gitmeyen bir yönetimin resmileştiğini gören Kaya, yıllardır tekrarladığı „proje tabi ki FDG’nin projesidir“ söylemini inkar ederek, tabir caizse çamura yattı. Mahkemeye sunduğu savunmasında,
a) „ne çekimlerin, ne de dava dilekçesinde… Konu edilen beyanatların Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nun mülkiyetinde… Olmadığını“,
b) Projenin, „Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nun çalışmalarıyla içerik olarak bağlantılı olmasına rağmen, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu tarafından yürütülen bir etkinlik“ olmadığını, „Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nun böylesi bir çalışmayı yürütebilecek kapasiteden zaten yoksun olduğunu, 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi’nin, „merkezi Köln’de bulunan Förderverein (Projeye mali sağlamak amacıyla FDG tarafından kurulan bir dernek- bn.) tarafından gerçekleştirildiğini “, dolayısıyla „kayıt araçlarının ve bunlara kaydedilen tanık ifadelerinin sahibi“nin de bu dernek olduğunu, çekimleri ve diğer materyalleri „Förderverein“e verdiğini söyledi. (Son genel kuruluna yönetime girecek sayıda üyenin bile katılmadığı bu dernek, Yaşar‘ın deyimiyle „FDG’nin kapasitesini aşan“ bir çalışmayı artık nasıl yürütecekse?) Böylece „Förderverein“ de davaya dahil edilmiş oldu.
c) Daha da ileri giderek FDG’nin yöneticileri için, „bunlar karanlık adamlardır. Akrabaları 37-38 olaylarında milis gücü olarak devletin yanında katliama katıldılar. Metin Bozdağ ve arkadaşları bunların ortaya çıkmaması için bu söyleşileri benden alıp imha edecekler“ türünden deli saçmalıklarına başvurmaktan da geri durmadı.
4) Beklentimizin tersine mahkeme hâkimi, dava açılması için gerekli şartların oluşmadığına karar verdi. Gerekçe olarak da, yeni açılacak bu davada Köln’deki üst mahkemenin verdiği karara bağlı kalmak zorunda olmadığını, Dernekler Masası’ndaki kayıda rağmen, davacının (FDG) yeteri derecede temsil edilmediğini, Köln üst mahkemesinden farklı bir hukuk anlayışına sahip olduğunu öne sürdü. Davacının, yani FDG’nin, Yaşar Kaya’ya, ya da başka bir kişi veya kuruma karşı dava açabilmesi için temsil sorununun çözülmüş olması gerektiğini öne sürdü. Davanın reddi kararına itiraz edildi. Mahkeme, alınan kararı onaylama niyetini bildirdikten sonra itirazımızı geri çektik. Bochum Mahkemesi’nin dava açmayı reddederken öne sürdüğü gerekçesine rağmen, FDG’nin temsiliyeti konusunda Dernekler Masası nezdinde halen geçerli olan karar Köln üst mahkemesinin aldığı karardır. Açılmak istenen davanın FDG’yi kimin temsil ettiği için açılan ve sonuçlanmış davayla bir ilgisi yoktur. Bildik koro elemanlarının mal bulmuş mağribi misali bu karara sarılıp ortalığı velveleye vermelerinin bir alemi de yoktur. Varsa yönetim değişikliğini zorunlu kılan - ki değişikliğe yönelik değil- bir mahkeme kararı, bunun gereği yapılır. Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG) yasal bir kurumdur. Yöneticilerinin mahkeme kararlarına aldırmama diye bir lüksü olamaz. Yönetimimiz, bir mahkeme kararı sonucu gerçekleşecek bir yönetim değişikliğinin gereklerini ebetteki yerine getirmekle mükelleftir. Toplumsal bir davanın ihtiyaçlarını gidermek için oluşturulan kurumların ve değerlerin kişisel çıkar hesaplarına alet edilmesi bizim yaşam tarzımız değildir.
1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi,
Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’na Ait midir, Değil midir?
Kamuoyu, 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi’nin başından beri, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu tarafından hayata geçirilen ve sürdürülen bir proje olduğunun bilincindedir. Yaşar Kaya’nın, çevresindeki bir kaç kişiyi de alet ederek, ortalığı karıştırmak için piyasaya sürdüğü „proje FDG’nin değildir“ yalanı da bu gerçeği hasıraltı edemez. Bu ifadesi sadece kendisinin başından beri sonradan projeyi alet edeceği kötü emeller taşıdığının itirafıdır. Yaşar Kaya, kimin FDG’yi temsil ettiği meselesi etrafında yaygara koparacağına, aşağıdaki basit sorulara net cevap vermelidir:
- 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nun (FDG) bir çalışması mıdır, değil midir?
FDG yönetim organlarının kararıyla başlatılan bir proje midir, değil midir?
- 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi Komitesi FDG yönetim organlarının kararıyla kuruldu mu, kurulmadı mı?
- Onlarca Dersimlinin huzurunda, projenin FDG’ye ait olduğunu, telif hakkı belgesini imzalayıp teslim edeceğini beyan etti mi, etmedi mi?
- Elinde salladığı mahkeme kararıyla bizim görevden alındığımızı varsayalım. Bu karar sonucu Dernekler Masası’na kaydı yapılacak federasyon yeni yönetim kuruluna, imzalanmış telif hakkı belgesi de dahil, söyleşileri ve diğer proje materyallerini teslim edecek mi, etmeyecek mi?
- Edecekse, mahkemelere sunduğu savunmalarda „Proje FDG’nin değildir, Förder-verein’indir, ona verdim“ beyanlarını nasıl izah edecek?
Dersimlilerin, dost kurumların ve kamuoyunun bu sorulara net bir cevap alma hakkı olduğunu düşünüyoruz.
Aynı, ya da benzeri soruları, Ocak 2015’de yarım kalan kongrede seçilen ve kendilerini FDG’nin meşru yönetim kurulu olarak gören arkadaşlara ve Darmstadt ve Bochum derneklerimizin yöneticilerine de yöneltelim:
- 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi, FDG’nin bir projesi midir, değil midir?
- Mülakatların telif hakkı FDG’ye ait midir, değil midir?
- FDG’ye aittir diyorsanız, Yaşar Kaya’nın telif hakkı belgesini imzalamaktan köşe-bucak kaçmasına neden ses çıkarmadınız, çıkarmıyorsunuz?
- Yaşar Kaya, 5. Kongre arifesinde yapılan birçok toplantıda telif hakkı belgesini imzalayıp, 4. Yönetim Kurulu eş başkanı Leyla Gündüzkanat’a verdiğini iddia etti. Bu doğruysa, Leyla Gündüzkanat bu belgeyi sizin meşru gördüğünüz yönetime neden teslim etmiyor? Size teslim etmişse, FDG’nin bölünmesine sebep olan bu belgenin size verildiğini neden kamuoyu ile paylaşmıyorsunuz?
- Ocak 2015’de Berlin’de yapılan kongrede Yaşar Kaya bu defa da „telif hakkı belgesini imzalayıp, Leyla’nın telefonuna gönderdim“ diye tutturdu. Gözle kaş arasında bir şekilde Leyla’nın telefonuna gönderilen bu belge orijinal haliyle Leyla’yla aynı salonda bulunan Yaşar Kaya’da olduğuna göre, bunu kendisinden istemek ve böylece kongrenin dağılmasını engellemek neden hiç birinizin aklına gelmedi? Haydi, diyelim ortam bu belgeyi istemeye akıl etmenize müsait değildi, ya da Yaşar’daki imzalı belge „yandı gitti kül oldu“, peki Leyla Gündüzkanat’ın elindeki akıllı telefonun aklı mı dumura uğradı ki, siz aylar sonra bile bu aletten bir çıktı alamadınız? Yoksa siz kurum idare etmeyi, Yaşar Kaya’nın yarım kalan hesabını görmesini sağlamak görevi olarak mı telakki ediyorsunuz?
- Yaşar Kaya’nın mahkemeye sunduğu savunmasında iddia ettiği gibi, FDG Başkanı Metin Bozdağ ve onunla birlikte hareket edenler milis torunları oldukları için mi kendisinden Sözlü Tarih Projesi’nin mülakatlarını talep ediyorlar? Katliama iştirak etmiş dedelerinin kötü itibarının gün yüzüne çıkmaması için, mağdurlarla yapılan mülakatları alıp imha edecekler suçlamasına gerçekten inanıyor musunuz? Bugüne kadar hiçbirinizden aksi bir ses çıkmadığına göre bu suçlamalara inanıyorsunuzdur. Hakikaten, sizin vicdanınız ne zaman bu tür deli saçmalıklarına inanacak kadar köreldi?
Sonuç olarak tekrarlıyoruz:
FDG içindeki bölünme ve belirsizliğin esas sebebi, Yaşar Kaya’nın 1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi’ne el koyma girişimidir. Bu sorunun aşılmasının tek yolu, Kaya’nın, FDG’nin 4. Kongresi’nde aldığı ve kendisi de dahil, bütün federasyon bileşenlerinin onayladığı kararın gereğini yerine getirmesi için projenin imzalanmış telif hakkı belgesini ve diğer materyallerini, dost kurum temsilcilerinden oluşacak bir heyet şahitliğinde FDG’nin resmi yönetim kuruluna teslim etmesidir. Herhangi bir mahkeme kararıyla gerçekleşecek bir yönetim değişikliği bu yola başvurmamasına sebep değildir. Kimden oluşursa oluşsun, muhatabı o anda Dernekler Masası’na (Vereinsregister) kayıtlı kişilerdir.
Köln, 4 Ocak 2019
Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG)
Yönetim Kurulu
Not: Bu yazı Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu FDG’nin Resmi Facebook Sayfası’ndan Alınmıştır.
5 Ocak 2019